• chinua achabe'nin yazmış olduğu sömürgecilik etkisindeki nijerya toplumunu anlatan ilginç bir roman. henüz türkçeye çevrilmedi sanırım. yeats'in the second coming adlı şiirinden bir bölümle açılır:

    "turning and turning in the widening gyre
    the falcon* cannot bear the falconer*;
    things fall apart; the centre cannot hold;
    mere anarchy is loosed upon the world."
  • "hmm size biraz kabile kültürü aşılamalıyım" şeklinde bir kaygısı olmadığı için rahat takip edilen, ne yerli tarafına, ne de beyaz ırka ön yargıyla yaklaşmadığığı için takdirimi kazanmış, okunası kitap.
  • son yillarda uzerine en cok yazi yazilan kitaptir. ataerkil aile kavramini, toplumda kadinin rolunu, geleneklerin insanlikla catistigi noktalari yuzeye vurur. oldukca basarili bir anlatimdir.
  • yayvan zenci burnu, ogbanje gibi seyleri aciklayan kitap.
  • "şeyler ayrı düşer"
  • (bkz: i fall apart)
  • (bkz: okonkwo)
  • nedense okuduğum zamanda bana işkence gibi gelmişti, ortaokul-lise hayatım boyunca en istemeyerek okuduğum, tek nefret ettiğim kitaptı. herhalde tekrar okumanın vakti gelmiş.

    tragic hero kavramıyla da ilk tanışmamdı, o açıdan sevmiştim bir tek...
  • esin kaynağı heart of darkness olan kitaptır. beyaz adamların algısındaki, yarı insani organizma olan siyahların da bir medeniyetleri olduğunu haykırır. achebe kısaca; "sizin bir medeniyetten haberdar olmamanız onun var olmadığına tekabül etmez demek ister. igbo kabilesindeki günlük yaşamı, genekleri, insanları, sosyal düzeni, problemleri, anlatır kitapta ki,
    biz okuyucular; "eeee hani bunlar yamyamdı? hani hiç medeniyet diye bir şey yoktu burda?"sorusunu sorar oluruz.. tam burda biz de afrika toplumunu kendi algımızdan değil de batılı algıdan öğrendiğimizi farkederiz * *
    batılılaların bir diğer "öteki"si biz'in afrika'yı kendi algımızla keşfetmediğimizi anlarız.

    romanın kahramanı; okonkwo koloni güçlerine karşı elinden geldiğince kabilesini koruyan, geleneklerden uzaklaşılmasını engellemeye calışan, bu arada oğlunun safdan ayrıldığını gören, idealist bir liderdir. achebe onun dilinden konuşur, geleneği korumanın önemini bize anlatır, kendince de şöyle bir fikri benimsetir ona: geleneklere bağlı kalmak insanı yaşatır.

    kolonicilerin yaklaşım şekli; tek medeniyet benimkidir lan! seninki de medeniyet mi şimdi pis yamyam" şeklinde olunca davranışları da buna benzer. kabilenin kutsal mekanına saldırırlar bir çok şeyi değiştirirler. ama kesinlikle tebliğ, iyiliği götürme mantığı ile değil. madem değil neden hristiyanlaştırmaya çalıştılar diye sorulacak olursa onun da cevabı şu olur; kendilerinde olan bir din düzeninin olduğu gibi aktarmazlar ki zaten o topraklara, değiştirip yerle bir edicek kadar ama isa'nin sevgi düzenin getirmeyecek kadar. hristiyan öğretisini tam olarak benimsetmek kolonicilerin hiç işine gelmezdi. başta onların hareket alanı kısıtlanırdı.

    bununla birlikte achebe kabilesinde geleneklerinin sütten çıkmış ak kaşık olmadığını da belirtir bize tarafsızlık adına*. örneğin sati diye bir gelenek vardır igbo'da; ikiz doğmuş çocuklar ölmek üzere bir yere bırakılırlar lanetli oldukları düşünüldüğünden. koloniciler anne ve bebekleri kurtarmak adına anları alıp kendi istekleri doğrultusunda kullanırlar.*

    hasılı kitap, koloniciliğin başlangıç hikayesidir. ingilizce yazılmıştır. kolonicilğin merkezi londra'da yazlmıştır. bunun sebebi ise pek tabi ki daha çok insana ulaştırma isteğidir. achebe'nin kendi dilini bilememesi gibi saçma bir sebepten değildir.
hesabın var mı? giriş yap