hesabın var mı? giriş yap

  • sene 2010. kardeşimin ergenlik döneminin nirvana yılları.
    yaşı 15.

    taşınıyoruz. sıra kardeşimin odasında.
    annemle kardeşim halıları kıyafetleri falan toplarken, babamla ben de yatak ve dolap gibi ağır şeyleri alıyoruz.

    yatağı kaldırdığımız zaman bir de ne görelim!!
    yatağın altı peçete dolu. *

    annemi dışarı çıkartıp, kardeşimi çağırıyoruz. babam peçeteleri gösteriyor ve yıllar sonra hâla gülmemizi sağlayan o soruyu soruyor.

    " bu ne lan aile mezarlığı gibi? "

  • hayır her şeyi geçtim bir insan deprem sonrasında aklına babala tv gelecek kadar ne yaşamış olabilir?

  • murphy kanunları uyarınca, doğru insan tam da beklenmeyen anda çıkar aslında karşımıza.
    her kalabalık kutlamaya, üzerimize en kibar elbiseler, en içten gülücükler alıp gideriz.
    herkesin alnında ne yazar okumaya çalışırız, gel gör ki doğru insan, kafada takke, ayakta sabo terlik ve dizleri çıkmış bir eşofmanla bakkala indiğimizde düşen parayı yetiştirmek için arkamızdan koşan insandır.
    ya da otobüste cep telefonunu açık unuttuğumuz için tüm yolculardan azar işitirken, -ikarus otobüste ne abs' si- diyerek bizi kollayandır.

    doğru insanı ararken girilen şekil şemal, bizi onun için doğru olmaktan çıkarır aslında. en doğru en doğal olandır. bunu unutur, o bizi yüzlerce metreden seçsin diye şatafata boğarız kendimizi.yüksek sesle konuşuruz o ne kadar esprili olduğumuzu anlasın uzaklardan diye, pembe, morlara boğarız kendimizi elalem çok yakışıyor dedi diye, sosyal görünmek için bir merhabamız olan herkesi öperiz yol ortası rastlantılarında.

    bu sebeple bekleyiş kaybettirir aslında ha keza arayış da. çünkü gerçek, yağmuru seyrederken yalnızlığa ağlamaktır.
    doğru insan bu anı içten içe bilen ve bu anı silmek için emek verendir.
    oysa göremeyiz. çünkü yaptığımız şatafatın benzerini bekleriz ilk etapta.

    karizmatik bir merhaba bekleriz belki de o her bayram mesaj atanımızdır. 15 yıldır doğum günümüzü unutmayan ve sadece dost gördüğümüzdür.
    belki okulda sınav dönemi bize de fotokopi çektirendir.

    doğru insan biz teklif etmeden ders çalıştıran, hava soğuduğunda ceketini verendir.
    doğru insan yalındır, doğaldır. bunu bilmek bekleme süresini kısaltır.
    aramak ya da beklemek değil aslolan görebilmektir.

    herkes için doğru insan vardır, önemli olan omzunuza bırakılan ceketteki sıcaklığı hissedebilmektir.

  • bir müzik aletidir. giderek artan boyutlardaki cam kaselerin birbirine eklenmesiyle oluşmuş gibi gözükür. modern cam armonikalarda cam olan kısım kendi etrafında döner* ve dönen farklı büyüklükteki cam kısımlara parmak dokundurulduğunda sürtünmeden dolayı çeşitli notalar duyulur. ilk örnekleri farklı miktarda su doldurulmuş kadehlere ıslak parmakların sürtülmesi şeklinde icra edilmiş olup 1740'lı yıllarda ingiltere'de görülmüştür (ıslak parmak sürtülen bardaktan güzel seslerin çıktığının keşfi rönesans'a kadar gidiyormuş bu arada).

    bu müzik aleti -belki de hakkında çıkan, dinleyenleri çıldırttığına dair olan söylentiler sebebiyle- 19. yüzyıldan sonrasında popülerliğini yitirir. aletin çıkardığı ses*, beynin sesin yönünü algılama için kullandığı metodların limitlerinde bir ses olduğu için sesin geldiği yönü kestirmek biraz zor olduğundan insanları "noluyoz lan ne biçim bişi bu" şeklindeki tepkilere sürükleyebilir. bu etkinin insanları delirttiğine dair tam bir çalışma olmamış sonradan ama eski cam armonikaların camı kurşun bazlı olduğu için kurşun zehirlenmelerine neden olduğu düşünülmüş**.

    her nostaljik şeyde olduğu gibi birileri yıllar sonra tekrardan bu aleti canlandırmaya karar vermiş ve kurşun bazlı olmayan versiyonlarını üretmişler ve günümüzde de bu cihazla güzel dinletiler yapan insanlar pek tabii mevcut:

    (bkz: thomas bloch)

    edit: diğer bir adı verillonmuş. wereydaya teşekkürler