hesabın var mı? giriş yap

  • o kadar uzun sürdü ki, ilk şutun veli'nin elinden dönmesine itiraz etmeyi düşünen kiev'li futbolcular pozisyon bittiğinde bunu unuttular.

  • tık

    "moskova’da sokak köpekleri sabahın erken saatlerinde yaşadıkları varoşlardan yola çıkıyorlar… metroya binip, kolaylıkla yiyecek buldukları şehir merkezine geliyorlar…
    sokak köpeklerinin geceyi geçirdikleri varoş bölgelerine gitmek için metro kullandıklarını farkeden uzmanlar onları incelemiş.
    bu incelemenin sonunda elde ettikleri bulgular onları daha da şaşırtmış. dr. andrei poiarkov gözlemlerini şöyle anlatıyor: 'farkettik ki, köpekler doğru metro durağında inmek için alıştırma yapıyorlar. birbirlerine metroda ne kadar kalmaları gerektiğini öğretiyorlar. bu köpekler için en iyi yiyecek kaynağı şehir merkezinde… o yüzden de yaşadıkları bölge olan varoşlardan şehir merkezine gitmeyi öğrenmeleri gerekiyordu. sabah erken saatlerde metroya binip şehir merkezine gidiyorlar, akşam mesai bitiminde de tekrar metroya binip varoşlara dönüyorlar. insanlardan hiçbir farkları yok.bazen trende uyuyakalıyorlar ve inmeleri gereken durağı kaçırıyorlar… incelememiz sırasında sokak köpeklerinin trafik lambalarına da uygun hareket ettiklerini gördük.'

    tabii, bu arada moskova halkının da bu köpekleri, itip kakmak, şikayet etmek, görevlileri çağırıp barınaklara attırmak yerine, beraberce seyahat etmeleri ciddi bir alkış gerektiriyor."

    haber linki de buldum.
    tık
    edit. linkler yenilendi.

  • yine bir cehalet ornegi ile karsi karsiyayiz. bir de cehalet ortaya cikmasin diye sut ureticileri ile beraberim şeklinde bir girizgah yapilmis. ancak dizdar soyadli doktorun ve karatay gibi tiplerin el ustunde tutuldugu bir ortamda bu cahilligi, 2015 senesinde, hazreti google a bile sormadan buraya gelip ahkam kesmeyi cok yadirgamamak lazim....neyse efendim, simdi tum sevenler icin, (basitlestirerek ) anlatalim:

    1- sut bir kan urunudur denilebilir, inek memesinde dolasan kandan her turlu bakteri, protein, ilac ot kok gecisi dogrudan sute olabilir. mesela inekcagiz o sira hasta ise aldigi her turlu antibiyotik, ilac vs. dogrudan sute gecer. yani, ister siz evde bakin, ister ciftlikte inek hasta oldugunda ilac verilirse bu sutu kirletir.

    2-sut inekten sagıldıktan sonra (eger bir kooperatif, firma vs toplamaktaysa-sokak sutculerini bir yana birakiyorum), sogutmali kamyonlarla tasinir (bkz: soguk zincir), ancak firma kendisi uretiyorsa memeden cikan sutu hemen +4 c ye sogutacak tertibata da sahiptir zaten.

    3-fabrikaya, pompalanan, tankerle getirilen sut oncelike bazi testlerden gecirilir. bu testler, mikrobiyolojik testler (toplam bakteri sayısı ile korele testtlerdir bunlar), biyokimyasal testler, asidite, ve kuru madde testleridir. buradaki amac, belirli bir toplam bakteri sayisina tekabul eden sonuclara haiz sutlerin alinmadan fabrikadan geri cevrilmesidir (bir suru para verip kutulamazsin, ya da yogurt yapmazsin). ya da asiditesi kotu cikan sutler(eksime diyelim) geri cevrilir. maalesef tak diye kapida sute antibiyotik bulasmis mi diye hemen bakmak hala mumkun degildir, bu nedenlede sut alinan hayvanlar takip edilmektedir.

    4-simdi gelelim en onemli kisma, icme sutune islenecek sute neler oluyor. fabrikaya alinan kalite kontrolden gecen cig sut, ya pastorize sut ya da uzun omurlu sut olarak degerlendiriliyor. pastorizayon ne demek, su demek efendim, coexiella brunetti (q-fever denen hastalik etmeni), brucella abortsi (yavru atma hastaligi etmeni), mycobacterium tuberculosis (verem etmeni) adli uc bakteriyi oldurme amaci guden bir isil islem sureci demek. bunu evde anneler kaynatarak yaparlar. ancak burada soyle bir problem var: anneler sutu 30 dakika kaynatmak zorundadir. soyle diyelim anne sut pastorizasyon normu 95c x 30 dakikadir (malum nedenlerden daha yusek sicakliklara cikamazlar), bu sicaklikta bu bakteriler direkt oldugunden bu kadar uuzn sureler kaynatmak sutte besinsel problemlere yol acabilir (bu benim hipotezim, deneyini yapinca yazarim buraya). ancak fabrikada bu normlar su sekildedir (85 c -90 c’de 15 saniye). plakali isi degisitirici denen bir muhendislik harikasinda sut cok hizli bir sekilde isitilip hemen ardindan da sogutulur. simdi pastorize sut hemen sogutulup, +4 c de paketlenip soguk depoya alinir. sizin bakkaldan aldiginiz, gunluk sut budur. icerisinde laktik asit bakterisi diye anilan ve bagirsaga falan faydali bakteriler bolca bulunur. bu nedenden dolayi bu sut uzun sure dolapta acilmasa dahi son kullanma tarihinden bir sure sonra isitilirsa vs. cokelek olusturur, adi gecen bakterilerin metabolik faaliyetleri sonrasinda artan ortam asiditesine bagli olarak (laktik asit fermentasyonu).

    5- simdi gelelim uht'ye yani nasil oluyorda, pakette sut 3-4 ay boyunca birsey olmadan kaliyor, bu sorunun cevabi yukaridaki maddede sakli, uht islemi (135-150c de 2-6 sn) seklinde bir sicaklik normu kullanir. bu sebepten bu yuksek sicaklikta hicbir bakteri vs kalmaz iceride, bu nedenlerde bu sut oda sicakliginda rafta cillop gibi kalir. tabi tetra pak denen paketleme teknolojisini de yabana atmamak lazim her iki tur sut icin de. derdin protein almaksa, kalsiyum almaksa , immunoglobulin almaksa bu sut gayet isini gorur. bu sutten yogurt da yapabilirsin evde, dedigimiz gibi tek eksigi dogal bakterileri yoktur icerisinde.

    6-ha diyebilirsiniz ki, arkadas bu sicakliklarda o proteinlere ne oluyor? cancagizim, sutteki en temel protein kazein adi verilen proteindir, bu islemlerde yapisal olarak cilgin degisiklikler gecirdigi rastlanmis sey degildir. simdi bu gida kimyasindan zerre anlamayan doktrun salladigi gibi proteinler denature oluyor (bu terim halkkinda dahi birsey bildgini sanmiyorum, bu olumsuz bir durum degildir her zaman) ondan oyle cok yuksek sicaklara cikmamak lazim vs. gibi zirvalarin hicbir deneysel kaniti yoktur. bu konuda yapilan tum deneylerde besinsel olarak bir sorun ortaya cikmamistir. ayrica, her temel biyokimya bilgisine sahip birey bilir ki, isil denaturasyon kazenin dahil pek cok protein icin tersinirdir. proteinler mutasyona ugradi diyeni, islak odunlar degil, civili sopayla doverim, once bir ziktir git, proteinde mutasyon ne demek, onu ogren oyle gel.

    7-ama dersen ki, aga herkese boyle mi yapiyor. yok canim, sokakta sut satan hasan dayi, yazin sicaginda bi suru para verip ordan burdan topladigi sut , sicakta bakterilerin hizla asiditeyi gelisitirmesiyle, kesilmesin diye icine basiyor sodayi (baz cozeltisini). ya da merdiven alti diye tabir edilen yerde emmi basiyordur antibiyotigi, bakteri falan kalmiyordur, sutte bozulmuyordur. sen de organik diye iciyorsundur.

    8-aga bu sut bu kadar dayanmaz, kesin icine katki katiyorlar diye desteksiz sallayanlar hala varsa, fazla soze gerek yok. eve inegi al agzini memeye daya birader, sen ancak oyle iflah olursun...

    edit: pekcok imla/yazim hatasi

  • "maradona zaman zaman maradona oluyordu, messi ise her gün maradona." - jorge valdano

  • ulan fenerlilerle beşiktaşlılar bile bizi destekliyor. adam gelmiş bu gol fb'lilere, bjk'lilere girsin diyor. renktaş da olsak salak adam hiç çekilmiyor amk.

  • arada kaybolacak ama söylemekte fayda var, sıkı bir fenerbahçeli olarak galatasaray'ı seveni seviyorum. sen maçtan önce böyle nefret dolu bir pankart açarsan ben de galatasaray'ın kazanmasına sevinirim bile. tebrikler galatasaraylı dostlar, hak ettiniz ve kazandınız. maçın en büyük skandalı daha düdük çalmadan başladı, futbolcular ellerinde ırkçı saldırıya karşı pankartla çıkarken tribünde "seni de seni seveni de sevmiyoruz" pankartı yazıyordu. rezalet.

  • futbol oynadığı yıllarda beşiktaş'ın ceza sahası civarında serbest vuruş kazanmasıyla, hınca hınç dolu semt meyhanelerini sessizliğe boğan adamdı.

    topun başına geçtiği zaman, kafa kıyaklığından sandalyelerinde yamuk oturanlar kendilerine çeki düzen verirdi. herkes yerlerinde şöyle bir doğrulurdu. garsonlar servise ara verir, ocakçılar televizyona doğru döner, gözlük kullananlar gözlüklerinin camlarını silerdi. meyhaneye bir sessizlik çökerdi. saygı duruşu bir nevi. öyle nadide bir yetenekti sergen.

  • #125539282 ilgili entry'imden sonra ülkeye giriş hakkında oldukça fazla mesaj geldiği için şuraya 3-5 bir şey karalayarak gideceklere yardımcı olayım dedim.

    1. ukrayna'ya giriş için pcr, antijen testi ya da aşı kartı şartı var.
    antijen testi yaptırmayı tercih ettim hem daha ekonomik, hem de 15 dakikada sonucumu aldım. her iki testi de havalimanlarında oldum. sabiha gökçen havalimanı'nda 175 tl, kiev havalimanı'nda ise yaklaşık 200 tl gibi bir ücret ödedim. (600 küsür grivna idi. aslında 450 grivna civarı olduğuna dair yazı asmışlardı ancak ödeme noktasına gidince ukrayna hükümetine ek bir ödeme daha yapıp 600 küsür grivna gibi bir rakam ödüyorsunuz. şaşırmayın orada.) havalimanında döviz exchange yapabiliyorsunuz.
    aşı için ise benim gittiğim dönemde sinovac kabul etmiyorlardı ancak 2. temmuz itibariyle sinovac'da kabul ediliyor. iki doz yapılıp üzerinden 14 gün geçmesi gerekiyor. aksi taktirde test istiyorlar. 13 gün geçtiği için test yaptırmak zorunda olanlara denk geldim. tek tek sayıyor sovyet teyzeleri.

    2. sağlık sigortası istiyorlar. visit ukranie bu siteden online yapabilirsiniz. 30000 euro teminatlı olmasına gerek yok. ekstra ücret ödemeyin boşuna.

    3.türkiye'ye dönüşte de pcr, antigen ve aşı şartı var. çok ilginç olarak türkiye sinovac kabul etmiyor.

    4. türkiye'ye dönüşte doldurmanız gereken bir form var. form bunu doldurup telefondan gösterebilirsiniz. check in sırasında görmek istiyorlar.

    5.gelelim şu meşhur sorgu odasına. evet bir oda var arkadaşlar ama sorgu odası denilebilir mi emin değilim. uçaktan indikten sonra yaklaşık 1-1,5 saat bekletildik. ilk defa gittiğimiz için mi bu prosedür, daha sonraki gidişlerimde bekletilir miyim bilmiyorum. öyle tipinize göre falan bekletilmiyorsunuz. gidiş dönüş uçak biletleri, konaklama belgeleriniz, varsa şehirler arası geçişlerinizin biletleri, sağlık sigortanız , test/aşı bilgileriniz, üzerinizdeki para kontrol ediliyor. sorgu odasına! girdiğinizde bunların hepsine bakıyorlar. tavsiyem her belgenin çıktısını alıp, dosyalayarak hazırlamanız. meslek, yaşadığın şehir gibi sorular soruyorlar. ses ve görüntü kaydı yapılıyor. parmak izi ve farklı profillerden fotoğraflarınızı da çekiyorlar. aslında schengen vizesi başvurusunda yapılanları ülkeye girişte yapıyorlar. sadece biraz yavaşlar. öyle sert, suratsız falan da değiller. kimlikle ya da pasaportla da girmiş olsanız bunlara tabisiniz.

    6. genel olarak 3-5 bilgi de vereyim. uber çok ekonomik mutlaka kullanın. bir de uber gibi çalışma sistemi olan uklon var, bunu da kullanabilirsiniz. şehrin içinde 60 tl gibi bir fiyata sınırsız internet paketi olan kyivstar telefon hattı alabilirsiniz. biz 4 kişiydik. birimiz hat aldık. sonra onun hattı üzerinden veri alanını açıp, wifi gibi kullandık.

    pandemi süreci dinamik bir süreç olduğu için şartlar sürekli güncelleniyor. ben bilet aldığım tarihten itibaren 4 kere değişti. gerisini siz düşünün. visit ukranie sitesinden takip edebilirsiniz. ayrıca bu site üzerinden canlı iletişime geçip bilgi alabilirsiniz. çok hızlı bir şekilde cevap veriyorlar.

    son olarak ben ailem ile 7 günlük bir seyahat gerçekleştirdim. 3 gün lviv, 3 gün kiev şeklinde. lviv'den kiev'e tren ile geçtim. 5-6 saat kadar sürdü. biletleri internetten aldım. tren gayet rahat ve konforuydu. yataklı alma şansınızda var. konaklayacağım yerleri airbnb'den tuttum. evler çok iyiydi ve hiçbir sorun yaşamadım. lviv'e aşık oldum (ne kadar aşık olduysam ekim gibi tekrar gitmeyi planlıyorum. aile ile olunca bir şeyler eksik kaldı sanki.*) kiev'de görülmeye değer ancak bir lviv değil. şöyle ki; lviv prag'sa kiev milano'dur.

    hııı evet kızları çok güzel. onların yaratan allah ise bizi kim yarattı.

  • abd’nin sekülerlik anlayışı türkiye’den farklıdır, buraya taşınan ilk göçmenlerin büyük kısmı avrupa’daki dini baskılardan kaçıp bu kıtaya gelmiş oldukları için her türlü inanışa karşı hoşgörülü bir toplum yaratmayı amaçlamışlardır. parasında in god we trust yazar, ama bu devletin bir dini olduğu anlamına gelmez.

    abd isteyenin istediği şeye serbestçe inandığı veya inanmadığı bir yerdir. devlet sana dinini sorarsa istemezsen cevap vermezsin, cevap verirsen de devlet cevabın nedeniyle sana ayrımcılık uygulayamaz. eğer ateistsen veya şeytana tapan bir gerzeksen inançsızlığını veya inancını serbestçe yaşarsın. devlet örneğin ateistlerden, müslümanlardan, yahudilerden, katoliklerden aldığı vergilerle protestan din adamlarına maaş ödemez. tüm inanç sistemlerine prensipte eşit mesafededir. hiç bir organize dine hiç bir şekilde kaynak aktarmaz. en fazla vergi muafiyeti verir. onun da nedeni dini toplulukların kar amacı gütmeyen organizasyonlar olarak sınıflandırılmayı seçmeleridir.

    eğer kiliseye gitmek istiyorsan o kiliseyi bağışlarınla sen inşa eder, içindeki papazın maaşını sen verirsin. devlet okullarında din ve ahlak bilgisi dersi diye bir saçmalık yoktur. eğer dindarsan ve çocuğuna dini bir eğitim aldırmak istersen onu özel kilise okuluna yollarsın. bunun için paran yoksa cemaatlerden yardım alırsın, ya da istersen okula göndermeyip evde eğitim de verebilirsin, ancak çocuğunun diploma sahibi olabilmesi için ana müfredat sınavlarına girip başarılı olması gerekir. bunu yapamayanlar üniversite okuyamaz.

    abd’de dinini yaşayan insanlar bunun tüm maliyetini kendi ceplerinden karşılarlar. kimseye yük olmazlar. devletten ayrım veya baskı görmezler. kanunlara uyulduğu sürece kimse kimsenin din veya dinsizlik adına ne yaptığına bakmaz.

    amerika bile parasına in god we trust yazıyor diyen yazarlara soralım. amerikan tarzı seküler devlet anlayışına türkiye’de sahip olmaya maçanız yer mi? imam hatiplerin kapanmasına, din dersinin kaldırılmasına, diyanetin feshedilmesine, çocuğunuzu özel imam hatip okullarına yollamaya, imamların maaşlarını cebinizden vermeye, devletin hazine arazisine yaptığı camileri hazineye iade etmeye, cemaatlere verilen devlet yardımlarının kesilmesine, devletin gözünde alevilerle, hristiyanlarla, yahudilerle, ateistlerle eşit mesafede olmaya, bunun karşılığında da dininizi istediğiniz gibi yaşamaya var mısınız?

  • beşiktaşlıyım ama galatasaray'ı destekledim.

    yapmayın şöyle boru falan. büyük bir heyecanla takip ettim maçı. galibiyete de çok sevindim. ama siz böyle yapınca tiksinti geliyor.