• bir müzik türü. güzel örneklerini zahmetsizce ivy.fm 'den dinleyebilirsiniz.
  • holy fuck ın akıllara zarar müthiş albümü.
  • ecnebice romance olarak tabir edilen dilleri, yani hint-avupa dil ailesinin italik diller ya da romen dilleri ya da latin dilleri diye tabir edilen dilleri konuşan insanlara latin denmektedir. fakat latin kavramı günümüze karşıladığı anlamlar bakımından bu kadar dar ya da bu kadar kolay tanımlanabilecek bir kavram olmayıp, din-mezhep ve kültür-coğrafya bakımından da irdelenmelidir. şöyle ki, bizans'ı işgal edip latin imparatorluğu'nu kuran 4. haçlı ekibinin içinde kutsal roma-cermen imparatorluğu unsurları da olup bunlar aslında cermen bir halktır, fakat latince de konuşurlar ve katoliklerdir. dolayısıyla belki de roma imparatorluğu'nun en geniş sınırlarını baz alıp, bu sınırlar içerisinde yaşamış olup latince konuşmuş/yazmış olan ve katolik olan kimselere latin denir diye bir tanım yapabiliriz. fakat bu konuda karşı ya da yardımcı görüşlere de açığım. *
  • aslında latin dillerini konuşan kişilere denmesine rağmen benim için latin güney amerika'da yaşayan ne esmer ne beyaz olan kişilerdir.
  • bana çekici gelen güruh. sıcak, ateşli, güzel götlü. dilleri de çok şeker.
  • antik roma’da koios ve phebe’nin bir kızı vardır. adı leto’dur. bazı lehçelerde kendisine latona da derler. leto zeusla birlikte olunca hamile kaldı diye zeus’un resmi eşin hera bu durumu kıskandı ve leto’yu sürgüne göndermeye karar verdi dedi ki; “güneşin doğduğu hiçbiryerde doğuramasın!” çünkü güneşin doğduğu topraklar zeus ve kendisine aitti. leto kıskanç hera yüzünden diyar diyar dolaşarak çocuklarını doğrabileceği bir mekan aradı. nihayet sonunda buldu ve sonradan bir tapınak bölgesi olan delos adası’ndaki apollon ve artemis’i doğurdu. burası da aslında atina’nın yönetimindeydi ancak dünyanın tüm kara parçalarından ayrı biçiminde bir ada idi. krallığa bağlı sayıldığından burada doğum yapmasına izin verildi. yani burasının bir sürgün bölgesi olduğunu düşünebilirsiniz heredot kayıtlarında mısır’da bir ada da o’na ithafen inşa edilmiş bir tapınak olduğunu iddia eder. işte biz aslında şimdi heredot‘un bu ifadesinin peşine düşeceğiz leto’nun mısır’da bir liman kenti olan iskenderiye’den giriş yaparak arabistan’ın iç kesimlerine doğru nasıl bir biçim aldığına şahit olacağız. bu arada leto‘nun en çok tapınıldığı bölge anadolu’daki şimdiki fethiye civarında olan letoon antik kentiydi. burada leto, artemis ve apollon’a ait üç tane tapınak var. ve bu antik kent 1988 yılında unesco dünya mirası listesine alındı. umarım gidip görürsünüz bu antik masala inananlar leto’yu putlaştırıp kendi diyarlarında onu kutsadılar ve gittikleri, sürgün edildikleri her yere bu putlarını yanlarında götürdüler. tahmin edersiniz ki daha alt sınıfta olanlar köleler ve cariyelerden oluşan bir kesim leto’nun hikayesini benimsedi. ve hera’ya karşı leto’nun yanında oldular. leto ezilenlerin simgesi haline geldi. sonraki yıllarda ona bağlı olanlara onun adından yola çıkılarak “latin halk” denilecekti. leto, letona ve ona tabii olan “latinler”...
  • antik yunan site devletlerinın devamı olan ve ms 1. yüzyıl ile 15. yüzyıl arasında hayatiyetini sürdürmüş olan roma imparatorluğunun halkı olan insanlara verilen isim
  • antik roma’da koios ve phebe’nin bir kızı vardır. adı leto’dur. bazı lehçelerde kendisine latona da derler. leto zeusla birlikte olunca hamile kaldı diye zeus’un resmi eşin hera bu durumu kıskandı ve leto’yu sürgüne göndermeye karar verdi dedi ki; “güneşin doğduğu hiçbiryerde doğuramasın!” çünkü güneşin doğduğu topraklar zeus ve kendisine aitti.

    leto kıskanç hera yüzünden diyar diyar dolaşarak çocuklarını doğrabileceği bir mekan aradı. nihayet sonunda buldu ve sonradan bir tapınak bölgesi olan delos adası’nda ki apollon ve artemis’i doğurdu. burası da aslında atina’nın yönetimindeydi ancak dünyanın tüm kara parçalarından ayrı biçiminde bir ada idi. krallığa bağlı sayıldığından burada doğum yapmasına izin verildi. yani burasının bir sürgün bölgesi olduğunu düşünebilirsiniz heredot kayıtlarında mısır’da bir ada da o’na ithafen inşa edilmiş bir tapınak olduğunu iddia eder. işte biz aslında şimdi heredot‘un bu ifadesinin peşine düşeceğiz leto’nun mısır’da bir liman kenti olan iskenderiye’den giriş yaparak arabistan’ın iç kesimlerine doğru nasıl bir biçim aldığını yazalım.

    bu arada leto‘nun en çokta penaltı belki anadolu’daki şimdiki fethiye civarında olan letoon antik kentiydi. burada leto, artemis ve apollon’a ait üç tane tapınak var. ve bu antik kent 1988 yılında unesco dünya mirası listesine alındı. umarım gidip görürsünüz bu antik masala inananlar leto’yu putlaştırıp kendi diyarlarında onu kutsadılar ve gittikleri, sürgün edildikleri her yere bu putlarını yanlarında götürdüler.

    tahmin edersiniz ki daha alt sınıfta olanlar köleler ve cariyelerden oluşan bir kesim leto’nun hikayesini benimsedi. ve hera’ya karşı leto’nun yanında oldular. leto ezilenlerin simgesi haline geldi. sonraki yıllarda ona bağlı olanlara onun adından yola çıkılarak “latin halk” denilecekti. leto, letona ve ona tabii olan “latinler”

    bu hikaye ibrahim’i dinlerde anlatılan “sare” ve “hacer” hikayesine de benzer aslında o hikayede de biliyorsunuz ibrahim’in resmi eşi sahra’dır çocuk doğuramıyor. bunun üzerine cariye olan hacer hamile kalır ve sare sonunda çocuk doğduğunda hacer ve hacer’in doğurduğu ismail’in sürülmesini ister. ibrahim de bu ikisini ürdün civarına bırakır ve olaylar gelişir. bu hikayeyi leto‘nun hikayesinden uyarladıklarını söyleyemeyiz ama ne kadar benzediğine dikkat etmek lazım sadece hikayenin ana iskeleti de değil konu.

    bu hikayede de sare’ye tabii olanlar ve hacer’e tabii olanlar var biliyorsunuz. tıpkı bir önceki hikayede hera’ya tabii olanlar ve leto’ya tabii olanların var olduğu gibi. helenistik dönemin milattan sonra ikinci üçüncü yüzyılda yeniden hortladığı zamanlarda işte bu antik putlar yeniden canlandı ve imparatorluğa bağlı şehirlere ve kasabalara sürgün edilen ya da imparatorluğa bağlı eyaletlere başka topraklardan gelip sığınan kitleler arasında yeniden anlatılmaya yeniden her yere dikilmeye başlandı.

    bu putlar aynı zamanda başka bir işe de yarıyordu bu putları da bölgenizdeki tapınaklara yerleştirdiğinizde oradan geçen tüccarlar o kasabanın eyaletin nereye kime bağlı olduğunu biliyordu. sözgelimi ipek yada baharat yolu üzerinde ticaret yapan bir tüccar bu put’un yerleştirildiği bir tapınak gördüğünde güvenli bölgede “haram” yani kutsal bir bölgede olduğunu biliyordu. haram dedik ama harem de olur haremde olduğunu düşünen tüccar doğal olarak kendisini güvende hissediyordu putlar birer semboldü o toprağın nereye bağlı olduğunun en önemli simgelerinden bir tanesiydi. roma, çin ve hindistan’ın arasındaki ticari yolların nasıl güven altına alındığını da anlatacağım. işte bu üzerindeki tapınakların içine yerleştirilmiş putlar anlatmaya çalışacağım konuda kimlik için en önemli sembollerinden bir tanesiydi hatırlayın bir şehir devleti kanunları olan bir bölge -medine- yada medeniyet kurmak istediğinizde iki imparatorlukdan birine bağlı olmak zorundaydınız.
  • (bkz: latina), spic
    (bkz: hispanic)
hesabın var mı? giriş yap