32 entry daha
  • bodrumlular erken biçer ekini
    feleğe kurban mı gittin bodrum hakimi
    nasıl astın mefaret hanım kendi kendini
    altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini

    hakim hanımın memleketi kütahya tavşan
    hakim hanım sen eyledin bizleri düşman
    nasıl kıydın mefaret hanım kendi kendine
    çifte doktor gümüş bıçak ile doğradılar tenini

    şu bodrum'un dağlarında ceylan dolaşır
    kara haber mefaret hanım pek tez ulaşır
    hakim hanımın memleketi kütahya tavşan
    hakim hanım sen eyledin bizleri perişan

    ***
    folklorcu ve türkü araştırmacısı halil atılgan'ın ayrıntılı ve kişisel anılarla bezediği bilgilere göre bodrum hakimi fatma mefharet tüzün aslen balıkesir balyalı olup babası müftü halil ibrahim efendi vardar göçmeniymiş, bir ara istanbul müftüsü olmuş. yaygın bilindiği gibi 1906 değil 2 mart 1914 izmir doğumlu. kaydı erdek nüfus kütüğünden çıkarılabilmiş. kendisi doğmadan önce ölen aynı adlı bir kız kardeşi varmış.

    hukuk eğitimi sırasında çok büyük bir aşk yaşadığı, nişanlandığı genç geçirdiği bir ameliyatta ölmüş. onu içine gömmüş ve evlenmemek kendi kararı ve çizgisi olmuş. kütahya tavşanlı onun memleketi değil, gene çok sevildiği aradaki görev yerlerinden biri; atandığında tüm ilçe peşinden gözyaşı dökmüş. gene de yaygın söylentilerden biri bodrum savcısıyla aşk ilişkisi olduğu. burada bir düş kırıklığı veya çevre ve dedikodu baskısı yaşadığı düşünülebilir.

    yüksek devlet memuru sayıldığından hakkında bilgi devşirmek de güç olmuş, bodrum halkı da ketum ve sır küpü çıkmış. özkıyım mektubunda ölümünden kimsenin sorumlu olmadığını, savcının ve doktorun bedenine dokunmamasını istediğini yazmış. ölümünden once ölüm niyetlerini çevresindeki bazı kişilere açıklamış. bir de son gecesinde milas'taki bir eğlence/toplantıda bir parçayı üç kere çaldırmak üzere istek yapmış. tolga çandar bile çocukluğundan beri türküsünden etkilendiği ve peşinde olduğu halde öyküsünün bütün parçalarını birleştirememişmiş.

    bodrum hakiminin ölümünden etkilenen çelik lakaplı mustafa bacaksız birkaç başka türküsü gibi (karaova düğünü, hayıtlı'dan çıktım) sözlerini de yazdığı bir türküyü bodrum hakimine yakıp çevresinde çalıp okumaya başlamış. sonra ondan duyan nazmi yükselen hem kaynak kişi görünmüş hem plağa okuyup meşhur etmiş, hatta altın plak gibi bir ödül almış; tanıdıklarının da baskısıyla mustafa bacaksız dava açmamış, ses çıkaramamış.

    mefharet hanım 17 mayıs 1954 pazar günü, ramazan bayramına birkaç gün kala kendi evinde asıyla intihar etmiş. mezarı iatanbul'daymış. bu ölümde karanlık noktalar hala bulunmakta sayılabilir. uzaktan bakı ile yetersiz birebir kişisel veri ışığında temel ruhsal zaaflarından başka güncel ilişkilerdeki olası düş kırıklıkları ve başa çıkma yetersizliklerine ek olarak 1- ölen aynı isimde bir kardeşin yerine geçen olarak doğma psikolojisi, 2- gene erken sayılabilecek dönemde aşık/nişanlı kaybıyla sevdiğini kaybetmenin yaşamayı ve dünya hazlarını haketmediği sanısı uyandırması özkıyımına giden yolu döşemiş olabilir. aradaki olağanüstü mesleki ve sosyal iletişimselliği hem bir bireyin özgün taraflarını hem de belki bir kuyruklu yıldız olma arzusu ve olasılığıyla kendini tüketircesine fedakarlığı, dolayısıyla bedeli pahalı bir ödünlemeyi (yüceltme/ sublimasyon) düşündürebilir.

    türküdeki tavşan, tavşanlı. "altın makas gümüş bıçak ile doğradılar tenini" dizesi ve izleyen dörtlükteki benzerinin otopsi anlattığı sanırım açık.

    bodrum hakimi'nin ayrıntılı öyküsü

    ***
    bodrum'un 1950'lerde hakimesiyle ilişkisi buralardayken, fethiye/beşkaza'nın 19. yüzyıl sonlarında kadıyla ilişkisi deyimlere konu oluşuna bakılırsa şöyleymiş: "etmişler ediyi, sikmişler kadıyı."

    (bkz: zeybek/@ibisile)
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap