• doktor camiasında henüz ham olan, pişmek için pratik yapan doktor cünyırlara yakıştırılan ad
    (bkz: pratisyen doktor)
  • herhangi bir bransta uzmanlas(a)mamis doktora verilen isimdir.
  • teorisyen'in karşıtı olsa gerek...
  • nedense (mesela bilincsizlikten mi) bu ulkede bazi alanlarda ne kadar az egitim alirsan o kadar cok bilgili sayilirsin. mesela yuksek lisans yapmamis bir psikoloji mezunu pek cok dala sahip olan psikoloji disiplininin ancak bazi alanlarinin giris derslerini alip mezun olabilmekteyken kendisine psikolog deyip her turlu alana el atmaktan cekinmez (bkz: #9890636). ayni sekilde bir kisim pratisyenler de - uzmanliklari olmadigindan - 'ben herseyden anlarim' seklinde dolasirlar. bunlar muhtemelen tusta basarili olamayip bir yere girememis doktorlardir.
  • tip fakultesinden mezun olmus ancak tusu henuz kazanmamis olan doktorlara verilen ad. nacizane onerim tusu kazanmak bir hayli zor oldugundan yeniden oss ye girip psikoloji okuyup hem doktor hem de psikolog olabilirler. boylece recete yazabilen psikolog olurlar..bir bakanin eczacilara aile hekimligi sertifikasi verelim onerisinden daha yerinde oldugu kanaatindeyim.
  • "pratisyen misin doktor mu?" sorusuna tabi tutulan insancik*
  • (bkz: altay öktem)
  • halk yararına planlanmış bir sağlık hizmeti sunumunda öncelikli hekim grubudur. nusret fişek 'in tanımıyla; toplumda sık görülen hastalıkları ve tedavisini çok iyi bilen doktor demektir. toplumun sağlık ihtiyacının %90'ını karşılayabilen hekim demektir.
    günümüzde ise işleyiş şu şekildedir: tıp fakültesine başlamış her öğrenciye; ailesi, akrabaları, arkadaşları ve öğretim görevlileri " hangi dalı seçeceksin? " diye sorar. hatta aile büyükleri, "o kadar okumuşsun yarıda bırakmak olmaz" diye de eklerler. sonuçta uzmanlıktan başka birşey düşünmeyen tıp fakültesi öğrencisi profili çıkar karşımıza. tıp fakültesinin temel bilimler eğitimi bir şekilde bittikten sonra, staj dönemi başlar. staj döneminde öğrencimizin, toplumda sık görülen hastalıkların tanısı ve tedavisi hakkında teorik ve daha çok pratik eğitim alması gerekmektedir. zira okul bitince doktor olacak ve insanları tedavi etmeye başlayacaktır. stajlarda, okulun tus başarısını yüksek tutmak maksadıyla, bir kısım öğretim görevlileri (çoğunluk), toplumda sık görülen hastalıklar yerine bilmem kaç milyonda bir görülen ve o da (şans ya) bizim ülkemizde görülmeyen sendromlar anlatırlar stajyerlere. (bkz: tusta çıkabilir) derken stajlar da bu şekilde biter. gelinir son aşamaya. (intörnlük dönemi) intörnlük dönemi kalite kontrol ve deneme sürüşü dönemidir kaba tabirle. (bkz: bak bakalım olmuş mu) bu dönemde öğrenciler, aldıkları temel staj bölümlerine 2şer aylık süre ile tekrar giderler. amaç, 12 aylık intörnlük dönemi sonunda taşraya gönderilecek doktorun, eğitimini tamamlamış olmasıdır. aksilik bu ya, fakülte hastanesinde personel açığı vardır. intörnler, hastalarla daha çok temas halinde olmaları gereken dönemde, bir masanın başına oturmuş hastanın evrak işlerini hallederler. saatlerce epikriz yazarlar. boş kalan zamanlarında da (genelde kalmaz), bir köşe bulsam da tus çalışsam derdindedirler. derken 12 ay da biter. bir anket yapılır tıp fakültesini bitirmiş öğrenciler üzerinde. hasta olan bir yakınınızı sizinle birlikte mezun olan arkadaşınıza emanet eder misiniz? cevap, %80 oranında hayır çıkar.
    sonra bu mezun arkadaşlarımızdan tusu kazanamayan çoğu, taşraya gönderilir, sonra halk o doktorları beğenmez uzmana gitmek ister, sonra doktorlar bu durumdan şikayetçi olur, sonra tusa kilitlenmişken pratisyen kalan mutsuz bir hekim yığını oluşur, sonra fakülte dekanlıkları tusu kazanan öğrencileriyle gurur duyar, derken böyle anlamsız, saçma salak bir döngünün içine girer tıp eğitimi.
    yok mudur kendini geliştiren pratisyen doktor arkadaşlarımız?
    elbette vardır, vardır ama "her şeye rağmen"dirler.
    pratisyenler hiçbirşey bilmiyor manasına mı geliyor bu? tabi ki hayır, 6 sene o kadar da boş geçmedi
    sorun ne peki? topluma, hekime, tıbba (tıpa) zarar veren salak döngü.
  • en sansli hekim pratisyen hekimdir. cunku hastalarinin hastaliktan nasil etkilendigini birebir bilme sanslari var. grip, nezle, kas agrisi,vs. ancak her uzman boyle bir durumda olamiyor. bir onkolog kanser tedavisi goruyor olsa teoride gozlemleyemeyecegi etkileri kendi vucudunda gozlemleyip hissetmesinin tedaviye yansimasi heralde pozitif olurdu.
    gerci pratisyen hekimin, olmayan bir tedaviyi uygulamadigini dusunursek, teori is now offline.
  • tıp fakültelerini bitiren zeki insanların unvanlarıdır. şöyle ki; inekler her türlü ezberi yapıp, saçma sapan şeyleri sorgulamadan öğrenip, tıpta uzmanlık sınavında sike soka bir yerlere yerleşirken; çalışmayı sevmeyen, sınıfını hep sınırdan geçen bu insanlar da çoğunlukla deneme bile yapmadan tus'tan vazgeçmektedir. toplumun bütün baskısına, bilgisizliğine, bu salakmış kazanamamış vb. tepkilerine rağmen yıllarca çalışacak, zira çalışmamak gibi bir lüksü yok çoğunun. 6 yıl baba parası yemek, sonra da bi polisten, küçümsemek için söylemiyorum ama polislerin iki yıllık bir eğitimin ardından aldıkları paradan çok da farklı bir para almamaları haksızlık hem ailelerine hem doktorlara.
hesabın var mı? giriş yap