protesto etmek

• bir düşünceyi, davranışı veya durumu tasvip etmediğini bildirme amaçlı eylemde bulunmak.
  
  (bkz: protesto)
  (bkz: protest)
• (bkz: protesto etmeyi bile becerememek)
• asla ve asla türk insanına uygun olmayan durum.
  
  neden mi? çünkü tek bir görüş benimseyemeyecek kadar çok şey düşünüyoruz. çünkü protesto etmek istenilen şeyi unutup ona buna dalaşabiliyoruz. çünkü kimin zarar gördüğünü -kendimizin bile- umursamıyor delice birilerinin desteklediği şeyi destekliyormuş gibi görünüyoruz. çünkü meydanlara çıktığınızda polislerle kavga etmek dışında başka bir amacı olmayan tuhaf yaratıklar gibi medyada boy gösteriyoruz.
  
  insan olmanın gereklerinden belki ters düşmek idrak edemeyip kavgayla şiddetle beslenen insanların duygularını pekiştirmek neden? birşeylere karşı durulacaksa bunu farklı yollarla yapamaz mı insanlar? illa hem dayak yiyip hem de dövmeli mi birilerini?
• bu aralar sokaklarda terör estiren, içlerinde bol miktarda vandal barındıran isyancıların kendilerine destek olmayan iş yerlerini hedef aldığı eylem.
  
  adam türkiye'de %5. haydi 10 olsun. kendisinden olmayanı protesto ediyor. her eylem karşıtlığını da beraber yükseltir. %90 olmasa da büyük bir yüzde o firmaları destekleyecektir. dolayısı ile her türlü reklamları oluyor. adam gitmiş bilmem nereyi molotoflamış, polis kovalayınca gelip dükkanıma sığınmaya kalkacak ben de onu içeri alacam? hadi lan ordan haydut.
  
  haydut olmayıp bir şekilde bu eylemlere katılıp yaralanmış ve yardıma ihtiyacı olan vatandaşı bu tanımdan ayrı tutuyorum. yoksa bilmem hangi örgütün militanına yardım etmemek gayet yerinde.
• "açıkça ilan etmek, tanıklık etmek" .
  önce itiraza, sonra da gösteriye dönüşmüş gelişiminde.
  
  gandi'nin tuz yürüyüşü
  kendini kralın atının önüne atan kadın
  süngüye takılan çiçek
  boston çay partisi
  güney afrika'da alkol tutuklamasına tepki
  martin luther king'in başlayanı sürdürdüğü sivil direnişi,'bir rüyam var'
  çin'de pekin'deki tiananmen meydanı gösterileri
  berlin duvarı'nın yıkılmasıyla sonuçlanan eylemler
  kutsal paskalyanın simgesi.. yumurtalı veya yumurtasız protesto
  budist rahip thich quang duc güney; vietnam hükümeti'nin din adamlarına eziyet etmesini protesto etmek amacıyla saygon'un ortasında kendini yakması (örnektir-önerilmez)
  abd'de özellikle vietnam savaşı sırasında
  marian anderson, 1939'da, washington d.c.'deki constitution hall'da şarkı söylemesi
  sevgili george w. bush, ıraklı bir gazeteci "bu sana veda öpücüğüm köpek" diyerek, ayakkabılarını fırlatması
  montgomery (alabama) rosa parks'ın, otobuste ön sıralarda oturup kalkmaması.
  olimpiyatlarda amerikalı 2 atlet tommie smith ve john carlos, zencilere uygulanan ırkçılığı şeref kürsüsünde abd bayrağı göndere çekilirken, siyah eldivenli yumruklarını havaya kaldırarak protesto etmesi.
  
  (bkz: pasif direniş)
  ...
• çocuk tacizcilerini,ırkçılığı,her türlü ayrımcılığı,kadına şiddeti aklınıza hangi konu gelirse gelsin bir dakikalığına,bir saatliğine yada bir günlüğüne protesto edildi türkiye'de yada dünyanın herhangi bir yerinde.ne değişti?hiç bir sey.aksine her geçen gün daha da artacak.insanlık bu aptal protestolarla vakit kaybetmeye devam ettikçe, ''ahhh eskiden...'' diye başlayan cümleyi her yeni nesil söylemeye devam edecek ,ancak gerçekleri düşünmekten ve söylemekten korkmadığı anda çözüm üretmeye başlayacak.
• ıslıklamak, yuhalamak.
  
  beklemek de konsere dahil. sanatçının geç çıkışını ıslıklamak, alkışla protesto etmek çelişki. sessizlik de müzik, sokağın sesi, konser alanının sesi müzik.
• bulaşık ve şüpheli diye kale'nin karantina mekanına tıkılan yirmiye yakın müslüman çocuğuna aile bulunamayınca vali sahipsiz çocukları bu rum yetimhanesine yerleştirmeye başladı. bir hafta sonra kadiri tekkesi çevresinde, müslüman çocukların rum okulunda hıristiyanlaştırılmasını protesto eden^* bir arzuhali kadiriciler'in imzaladığını vali muhbirlerinden işitti ve çok öfkelendi. arzuhal yazarı kadiri dervişinin (gözlük takan tuhaf bir delikanlıydı zaten!) karantina yasaklarını ihlal etmekten zindana atılmasını emretti.
  
  orhan pamuk, veba geceleri, s. 277