• paris'te toplumun öfkesini anlamak için kullanılan ölçü birimi. sinirlilerse 500, çok kızmışlarsa 1000, öfkeden kudurmuşlarsa 2000 tane filan yakılır.
  • - teyzemler araba aldı
    - hadi ya, hayırlı olsun, ne renk
    - valla bilirsin ben arabalardan hiç anlamam
  • bir zevktir araba. kullanması, binmesi, yıkaması, yağına suyuna bakması.
    açıkçası bazen pahalı bir arabam olmadığı için üzülüyorum ama çok da umrumda değil. o dört tekerlek dilediğin zaman kaçıp gitme özgürlüğü veriyor, orada olduğunu bilmek bile içini rahatlatıyor. okuldan kaçmak için otobüs peşinde koşmamak, sabahları donmama hissi...yalnız kalmak istediğine binip çıkabiliyorsun. ama amaç trafikte gezmek değil..hız yapmak da. yavaş yavaş gideceksin sapa yollardan, etrafına bakacaksın, yürüyerek gitsem ne hissederdim diye düşüneceksin..
    hız yapmak da ayrı bir zevk..tamamen kontrolün altında etrafın sağın solundan geçip gitmesi, motor sesini duyman..
    müzik dinlemek için de ideal ortam, git herkesten uzaklaş, sonuna kadar aç müziği, bağır çağır..
    bir camaro veya impala sahibi olacak kadar şanslıysan ayrı güzel. içini kurcala, dışını kurcala, motoru bağırt..
    araba özgürlüktür, kız tavlama aracı değildir, bazen ulaşım aracı bile değildir. tadı çıkartılacak bir şeydir..
    bmw, audi falan herkes ister ama zevk almak için araba kullanmaktan bunlar şart değildir. onlar zengin oyuncağıdır. araba şahin de olur, q7 de, karsan da..
    umuyorum ülkemizde herkesin bir arabası olacak kadar kazandığı günler gelecek çünkü araba kullamanın tek kötü yanı yayaların yanından geçerken duyduğunuz eziklik, gelir dağılımına edilen küfürler..

    edit: biri bunu oylayınca resmen ergenken arabaya güzelleme yaptığımı fark ettim. hâlen kendisini kullanıyorum. arada bir.
  • 90'larin sonuna damgasini vurmus mustafa sandal sarkisidir ve ayni isimli albumde yer almistir. ergenligime denk gelen bu damga beni avrupanin gobeginde kendime getirmistir. arkadas yil olmus 2012, ben cek cumhuriyeti guney bohemyasinda ceské budejovice diye bir sehirde gittigim bir karaoke barda elimizde 10 sayfalik sarki listesinde bir tane turkce sarkiya rastladigima mi sasirayim bunun mustafa sandal'in arabasi olduguna mi sasirayim bilemedim. o ses turkye'de kibirinden olecek juri uyeleri bu lafim sizlere. ne hadise ne hulya ne de murat hic birinizin bir sarkisi en kuytuda kalmis bir karaoke barda yok. sadece bu sarki var. mustafa agabeyinizden ders alin azcik.

    aklimin ucundan bile gecmeyecek bir karaoke deneyimi yasattigi icin mustfa sandal'a saygilarimi iletirken sozlerimi butun bari costurmayi basardigim bu sarkiyla kapatmak istiyorum. onun arabasi var....bastimi gaza....sadece ruhu yok.
  • şu sıralar hayallerimin odağı olan nesne. biliyorum ki benim yaşımda olan herkesin hayalleri vardır. annem benim yaşımdayken, bir çocuğu olsa onu nasıl giydireceğini, nasıl besleyeceğini, nerelere götüreceğini hayal edermiş. o sıralar iki yıllık evliymiş zira. ablamlarsa benim yaşımdayken nişanlıydılar. gelinliklerinin nasıl olacağını, balayına nerelere gideceklerini hayal ediyorlardı. bense benim yaşımdayken` :cümleye gel` ne evliyim ne nişanlıyım ne de sevgilim var. ufukta birileri görünür gibi olsa da bu kafayla benden kimseye sevgili falan olmaz. neyse...

    ben de elbette bi evim olsun isterim tabii... ama kendi paramla alınmış, kendi zevkime göre eşyalarla döşenmiş ve kendi başıma yaşayacağım bir ev. ama bu ikinci planda. öncelikli hedefim, bir iş bulup götümü toparlar toparlamaz bir araba almak.

    çok istiyorum bir arabam olmasını. öyle markada modelde gözüm yok, anlamam da zaten. iç hacmi geniş olsun, kliması olsun, bir de uzun yolsa rahat ettirsin yeter. öyle arabamı modifiye de ettirmem ben. zaten arabanın yanlarına alevli malevli şeyler çizdirmeyi, altına ışık taktırmayı son derece kıroca buluyorum. ses sistemi? belki. ki ona da dünya para yatırırsam kimse beni tutamaz arabamda uyurum.

    arabam olunca ilk işim, arabama kocaman bir buzluk koymak. zaten senin gibi oburdan başka ne beklenir demeyin sebebi var. içini doldurcam alkolsüz soğuk içeceklerimle, allah ne verdi ve canım ne çektiyse yiyeceklerimle... torpidoma koycam acil durum makyaj malzemelerimi, cımbızımı, törpümü, makasımı.... çikolatalarımı, kitaplarımı, laptopumu, kameramı, fotoğraf makinemi... herşeyimi alıcam. fazladan giysilerimi, polar battaniyemi, yolculuk yastığımı, senelerdir beraber uyuduğum ve artık ciddi ciddi emekli etmeyi düşündüğüm ayıcığımı atıcam arkaya... bagaja da mangalımı, çadırımı uyku tulumumu, kamp çantamı koyucam... tüm ekipmanımı hazır edicem, tüm saltanatımla çıkıcam yola.

    nereye mi gidicem? hiç bir yere! başkalarının arabalarındayken "aaa bu yol nereye çıkıyor acaba?" diye soramadığım yollara sapıcam. canım nereye isterse, yol nereye götürürse oraya doğru sürücem. canımın istediği yerde de durucam. yol kenarındaki ağaçların, çeşmelerin, bulutların, akşam güneşinin yıkadığı tarlaların fotoğraflarını çekicem. kuzuları, ağaçlara salıncak kurmuş çocukları videoya alıcam. devam edicem yoluma... sonra belki bir su kenarı bulucam, çekicem arabamı, atıcam mangalımı... bir taraftan mangalımın cızırtısını, bir taraftan suyun şırıltısını dinliycem. aklımdan da "aahhh aaahhh... şimdi bi küçük açaydım keşke" diye geçirecem ama "höst ulan araba kullanıyosun" diyerek bu düşünceyi beynimden hemen uyzaklaştırıcam. sonra sapığın biri bana tecavüz etmek amacıyla gelecek. ben de onu levyeyle evire çevire dövücem. mangalı alelacele söndürüp arabama koşucam. yüreğimde mangalı yiyememenin üzüntüsü, kafamda sapığın oluşturduğu asabiyetle gaza basıcam...

    ve tüm bunları yaparken yalnız olucam. her dakikasından ayrı bir keyif alıcam. belki sadece sapığı levyeyle dövdüğüm kısımda "keşke yanımda başka biri, sevdiğim biri olsaydı" diycem. ve tek keşkem de o olacak.

    çok istiyorum bi arabamın olmasını be sözlük...
  • çok eğlenceli bir şiiri vardır özdemir asaf'ın arabaya dair, neşeli ve buruk:

    "bu araba dördümüzü de alır,
    buradan gidelim
    dördümüz bu arabayı alamayız,
    buradan gidelim..."

    özdemir asaf
  • bir dayak birimi. *
  • kökeninin ne olduğu uzmanları zorlamış bir sözcük. türkçe kaynaklarda da ingilizce kaynaklarda da belirsizlik ifade ediliyor. türkçe dışında rusca'da, ingilizce'de ve arapça'da var. rusça ve ingilizce'ye türkçe'den geçmiş olabileceği yazılı birçok yerde. arapça'da da var. örneğin al araba suudi arabistan'da bir otomobil markası. ya da mısır'da bir şehir var, adı el araba el madfuna, wikipedia the buried vehicle diye çevirmiş (defin, malum). ayrıca lübnanlı birisinin çocukluğunda otomobil yerine kullanılan ve arabeh ya da arabiyeh diye yazdığı sözcükleri hatırlayan bir yazısına rastladım internet'te. rusçasını araştirirken farkettim ki bu kelimenin rusça yazılımı ile dört kelimesinin arapçasının rusça yazımı ayni. dört anlamına gelen arapça kelime arbaa ya da erbaa (evet o da dört demek). yine internet'te bir yerde araba kelimesinin olası kökeni olarak bu erbaa kelimesinden sözetmiş birisi, akla geldiği gibi dört tekerlekten. akla çok yakın ama etimoloji sözlükleri belirsizlik ifade ediyorlar nedense.
  • arabayi icad edenin allah belasini versin. bu ne lan? onunde bir simit, simidin sagindan solundan kollar cikmis, ayaklarinin altinda bir kac pedal, bir de afedersin yarak gibi bir seyle oynayip duruyoruz ikide bir.
    bu araba dizaynini steve jobs'a yaptirtmak lazim. (bkz: icar) sonra zaten google alir duzeltir onu. duzelmis halini apple alip hafifletir. aslan gibi olur.
  • çok ulvi bir şarkıymış gibi başlayan mustafa sandal şarkısı.
hesabın var mı? giriş yap