• bir türk grubu olsa "elektrikli süpürgen olup tozunu alayım, anadol'un olayım, pas tutmayayım" diye şarkı yazsalar topa tutulacakken britanya dilinde bunu yapınca çok seksi oluyorlar.

    (bkz: algı yönetimi)
  • bir şarkısına miley cyrus tarafından cover yapılmasının 'ergen grubu' olduğuna dair bir delil teşkil etmeyeceği brit grup. fanboyluk değil, sadece objektif bir analiz.

    zira, joan jett'in grubu ergen grubu mu?
    peki ya queen?
    bon jovi?
    bir queen örneği daha.
    bob marley ergen sanatçısı mıdır?

    dinleyici yaş ortalaması düştü evet, 'ele ayağa' düştü tabiri de geçerli hatta rahatsız edici biçimde. ancak, dinleyici kitlesine engel olamazsın sonuçta. the beatles'ı döneminde bütün dünya dinlemiyor muydu? çocuğuyla, yaşlısıyla. ona ne yapacağız mesela, o zaman genelleme yapmak olmaz işte.

    bakın, bu adamların en önemli ve göze çarpan özellikleri;

    -ilk albümleriyle beraber(hatta demo albümde), british invasion ruhu geri geliyor algısı oluştu ada'da. daha önce aynısı franz ferdinand yükselişiyle bekleniyordu ancak olmadı. zaten, ilk albümde tamamen brit tınısı hakim. 19 yaşındaki bu gençlerin wonderkid olduklarını hemen keşfettiler zira.

    -ilk çıktıkları dönem doğru yol izlediler. demo kayıtlarıyla myspace gibi sitelerde meşhur oldukları malumunuz. başlarda, ısrarla plak şirketleriyle anlaşmadılar, sonradan doğru şirketle anlaşarak profesyonelliğe geçtiler. ani gelişen bir olay ile karambole almadılar çocukları o dönem.

    -sanat, sanat için mi yoksa toplum için midir?*
    alex, keyif pezevengi bir insan olduğu için, her albümde farklı şeyler denendi. sonraki albümlerde, ilk albümle aynı tarz sözler ve aynı ton ile devam edilse yine tutacaktı ama muhtemelen üçüncü albümde havluyu atacaklardı.
    hani, 'bütün şarkıları birbirine benziyor' algısı var, aslında en azından elektro ve bas gitar tonlarına, kullanılan pedallara vs. bakılırsa albümler arasındaki farklılıklar ortaya çıkıyor. son albümlere doğru da, vokal ve ses kullanımı olarak müthiş şekilde değişime uğradılar. ayrıca, 'aynı albüm içindeki' tonlar ve genel hava birbirine benziyor evet.

    -her daim catchy parçalar ürettiler. hani bir belgesel vardı(national geographic olmalı), insan beyni ve müzikle ilgili. orada notasal olarak çeşitli kombinasyonların insan beyni üzerindeki etkisini araştırıyorlardı ve belli kombinasyonların insana çok açık biçimde catchy geldiğinden bahsediliyordu. bu işi sürekli yapmak, parça üretebilmek için de müzik dehası olmak gerekiyor herhalde.
  • 7 eylülde yeni albümleri şerefine hazırlayacağım 'am var dediler,geldik' pankartımı huzurlarına açacağım grup.
  • bu entry geçmişten günümüze bir arctic monkeys şeması entrysidir.
    grup üyeleri 85, 86lı yıllarda doğmuşlar. hepsi orta sınıf ingiliz ailelere sahip. alex turner ve matt helders hem komşu çocukları hem de aynı sınıfa gidiyorlar. jamie cook karşı komşuları. andy nicholson yine aynı mahalleden arkadaşları. (sonra grubu bırakıyor tur yapmakta zorlandığı için. ilerde pişman olsa da iş işten geçiyor. bas gitaristler turlamaktan çok haşlanmıyor ve gruptan ayrılanlar onlar oluyor genelde ilginç.) gruba sonradan andy'nin yerine dahil olacak olan nick o malley ile de yine aynı çevredeler ve ortak arkadaşları var.
    çocukluk dönemlerinde 90lı yıllara damga vuran hip hop kültürüyle büyüyorlar. wu tang clan, dr. dre ve outkast dinliyorlar.
    2000li yılların başında ise the strokes gibi rock grupları fırtına gibi esiyor. arctic monkeys üyelerinin üstünde en çok etkisi olan grup şüphesiz. (2018 tarihli albümleri i just wanted to be one of the strokes sözleriyle açılır.) bu grupla birlikte gitara ilgi duyuyorlar. şanslılar ki alex turner'ın babasının müzik öğretmeni. onunla birlikte müzik enstrümanlarına ulaşıyorlar. 15 yaşına geldiklerinde aslında grup çoktan oluşmuş oluyor.
    arkadaşların partilerinde orda burda gig yapmaya başlıyorlar. milletin eline yaptıkları şarkıların cdlerini tutuşturuyorlar. sonra giglerden birinde bir kız bunları çekip myspace'e atıyor. ordan domino records'a ulaşıyor bir şekilde. (domino'nun patronu tamamen beğendiği grupları bağlayan biriymiş. kendi zevkine göre, yani çok satar bunlara imza attırıyım gibi bakmıyormuş gruplara. zaten arctic monkeys dışı patlayan bi grup da yok şirkette.) şirket yetkilileri yüksek bir meblağ ile arctic monkeys'i bağlıyor. gruba daha sonra başka şirketlerden teklif gelse de bu şirkette tam otorite oldukları için başka şirketleri kabul etmiyorlar.
    ilk albüm ingiltere'de 1 haftada en çok satan albüm rekorunu kırıyor. the beatles falan geride kalıyor o derece. alev alev bir piyasaya giriş oluyor yani.
    ilk iki albümlerinde (bkz: whatever people say i am that's what i'm not) ve (bkz: favourite worst nightmare) daha önce bahsettiğim gibi hip hop ve rock'ı birleştiriyorlar. hızlı sözler, rhyme, gitar. tam olarak iki tarzın karışımı. özellikle parlatılması gereken iki nokta var burada. birinci alex turner'ın lirik zekası. 16 yaşında hayran olunacak seviyede sözler yazmayı başarmış. bazen ilk albümü dinlediğimde kıskançlığımdan çatlıyorum bunlar nasıl aklına gelmiş de yazmış diye sjhshsskksj ikinci nokta ise matt helders'ın takdir edilesi yeteneği. normalde bateriyi kendi istememiş bana o enstrüman kaldı ben de mecbur onu çaldım diyor. 2000li yıllarda gördüğümüz en iyi baterist bence. zaten daha sonra iggy pop ile de çalıştı. müzik dünyasının önde gelen kişileri hep yeteneğinden bahsetti.
    üçüncü albüm dönemi (bkz: humbug) biraz karışık tepkiler topluyor. ilk iki albüm dönemi çıkmadıkları festival kalmamış, almadıkları ödül kalmamışken (mercury prize bile var) üçüncü albüm dönemi biraz köşelerine çekiliyorlar. queens of the stone age solisti çok sevdiğim josh homme ile takılmaya başlıyorlar. grubun müziği onun etkisiyle ağırlaşmaya başlıyor.
    ilk iki albüm dönemi daha sivilceli ergen gibi görülürken (ki şarkılar pek de öyle değil aslında) artık olgunlaştık büyüdük mesajı verilmeye çalışılıyor belli ki. (my propeller gibi bir şarkıyla açılıyor albüm.) artık 20lerimize geldik ağır abi olduk albümü tam slskslslsş bir de bu dönem alex turner, alexa chung ile birlikte. albüm öncesi alexa amerika'ya taşınmayı teklif ediyor ve alex de kabul ediyor. yani hem josh homme hem de amerika'ya taşınmalarıyla grubun britishliği erimeye başlıyor diyebilirim. ingilizler o yüzden ilk iki albümü çok benimserken diğer albümlere "onlar da iyi ama ilk iki albüm başkaydı" gözüyle bakıyor.
    dördüncü albüm dönemi (bkz: suck it and see) humbug'da da olduğu gibi çok başarı elde edemiyor. yine alex'in lirikleri övülüp geçiliyor.
    kırılma noktası beşinci albüm dönemi (bkz: am) oluyor. tam amerikan kültürü albümü. artık daha yavaş sözler daha akılda kalıcı melodiler var. alex'in british aksanının yerinde yeller esiyor. ama en çok tutulan albümleri oluyor global olarak. hala spotify uk'de listede 2013'de çıkan albüm düşünün. eleştirmenlerin de en sevmediği albümleri bu olabilir. şarkıların soundları birbirinin aynısı eleştirisi yapılıyor hep. ama tam konser albümü. humbug ve suck it and see daha slow şarkılar olduğu için rock konseri için çok da uygun kaçmıyor gibi. ilk iki albüm de takip edilemeyecek kadar hızlı. ingilizler bile zorlanıyor alex'i takip ederken. ana dili ingilizce olmayan bizler nasıl takip edelim ahahaha
    sonra uzun süreli bir araya giriyor grup. aralarda tabi alex'in bir diğer grubu olan the last shadow puppets ile projeleri var ancak o bambaşka bir entrynin konusu. yeri gelmişken şuna da değineyim. arctic monkeys'in beyni kalbi gözü kulağı alex. tüm şarkıları o yazıyor, besteleri o yapıyor. diğerleri onun üstüne enstrümanlarını çalıyor. (yine belirtmekte fayda var matt helders burda nick ve jamie'ye göre tam bir star.) hatta başlarda press tour olayını matt üstlense de alex zamanla utangaçlığından sıyrılınca onu bile üstleniyor. grubun diğer iki üyesi jamie ve nick'in zaten canına minnet onlar baştan beri press olayına girmiyor. yani tam kontrol alex'in kendisinde diyebiliriz.
    the last shadow puppets da ise en az alex kadar etkin bir isim var o da grubun diğer üyesi miles kane. geri çekilip alex napıyosa yapsın üstüne ben de bi şey tıngırdatırım demiyor tüm sürece ortak oluyor.
    ve çıkan son albümleri (bkz: tranquility base hotel & casino) döneminde ise hem eleştirmenler hem hayranlar büyük şaşkınlığa uğruyor. rock grubu olarak bildiğimiz, gitar ve bateri ağırlıklı şarkılarla tanıdığımız arctic monkeys piyano albümü yapıyor. gitar çok fazla yok, entrynin başından sonuna övdüğüm alıştığımız matt helders baterisi yok. baştan beri bu albümle ilgili hep düşündüğüm şey keşke alex'in solo projesi olsaydı şeklinde. bu albüm o kadar ama o kadar arctic monkeys değil ki... alex beşinci albüm sonrası belli ki kendi köşesine çekilmiş ve dinlenmek istemiş. kendine hayali bir otel yaratmış ve bunun üstüne senaryolar kurmuş. çok kişisel bir albüm bence. asla konserde bangır bangır dinlenecek bir albüm de değil. kötü bir albüm değil bence bu arada ama arctic monkeys albümü olarak değil alex albümü olarak dinliyorum ben. babası alex küçükken hep jazz ve piyano müzikleriyle büyütmeye çalışmış onu. sanki ona biraz ahde vefa gibi.
    şöyle bi tüm albümlere baktığımızda albümlerin korelasyonları aslında çok düşük sşssşslşs yani birbirinden alakasız temalar ve enstrümanlar var. arctic monkeys şudur diyemiyorsunuz. bu yüzden gelecek albümü merakla bekliyorum. her defasında şaşırtmayı başarıyorlar iyi ya da kötü.
    yeni albüm ısınma turlarına istanbul ile başlamalarına çok sevindim. umarım yine gelirler ilerde. ve geldiklerinde zorlu psm yerine başka bir yerde yapılır. 10 bin kişilik bir alanda yapılması şart bu adamlar küçük bir grup değil. stadyuma koysan doldururlar yani. bunun dışında konser performanslarını çok beğendim. canlı dinlediğim için şanslı hissediyorum.
    çok uzun bir entry oldu yazarken yoruldum okuyanlara sabırlar sşsksşslşsls
  • afedersiniz yarrak gibi bir albüm cikartmistir kendileri. su saate kadar bekledim ki ingiltere saatiyle gece 12 de cikacak albümlerini dinliyim, dinlemez olaydim tam bir hayal kirikligi.

    whatever people say i am, that is what i am not albümünden beri dinlerim kendilerini sene 2006 when the sun goes down, a certain romance falan yardira yardira geliyor gencler o zamanlar.

    2013te am albümü geldi why you d only call me when you re high olsun arabella olsun r u mine? olsun bu albümden rahat 5 6 sarki sayarim cok cok hosuma giden. allahu ekber hiiaaa albüme bak aminium diye sevincten götüme soktugum bir albümden sonra 5 sene bekledim aq 5 sene...

    sene olmus 2018 adamlar 5 senede cikarta cikarta bunu cikartmis yemin ediyorum cildiracagim gecmisleriyle tamamen alakasiz cok garip bi sey denemisler ne gerek vardi aq böyle abidik gubidik islere girmelere alex turner senin maço tavirlarini sikeyim yavsak uzun sacli ergen zamanlarini da biliyoruz güya sekil yaptin am ile birlikte olusturdugun o imaj devam etsin istiyorsun senin o jöleli saclarini siyah deri ceket oldschool tavirlarini sikeyim 5 sene bekledim yaa allah bana öte tarafta sorcak gencligini nerede harcadin diye ne diycem ben söyler misin aq? allahim cok afedersin yarrak gibi arctic monkeys albümü mü bekledim diycem? puuu sizin suratiniza. utanacaginizi bilsem yuzunuze tukurmek isterdim de siz ondan da anlamazsiniz.

    sakin kafayla gelen edit:
    o kadar da kötü degil albüm girince alisiyorsun. yine de bircok yazarin da deginmis oldugu bu kabuk degistirme olayi cok zoruma gidiyor. hani su zamana kadar yaptigin albümler dinlenmese begenilmese dersin ki lan bi degisiklik sart yeni seyler denemek lazim. ama siz zaten dinleniyorsunuz be alex cigim niye böyle yaptin ki? bu tarz zaten arctic monkeys haricinde cikardin istersen yine git cikart ama niye arctic monkeysin genel konseptini degistiriyorsun yalyarak senin ben nineni sikeyim yavsak oç güzelim gruba naptin bak gene sinirlendim.

    bak size red hot chili pappers örnek olsun. ayni sekilde buradaki müzik severler de bilmiyorlarsa rhcp in zamanla degisimine bi göz atsin. kabuk degistirmek sizinki gibi degil onlarin yaptigi gibi olur alex cigim. sizin yaptiginiz gibi öyle daldan dala atlanmaz sahip olunan dinleyici kitlesini kaybedersin. simdi am albümüyle seni taniyan seven festival festival gezen 18lik kiz senin kara kaşın kara gözün maco tavirlarin sebebiyle yeni albumunde okudugun siirleri begenmek dinlemek zorunda degil uzun lafin kisasi. u understand?
  • ne tarz şeyler yaparlarsa yapsınlar harika şeyler yapabilmiş gruptur. coşku dolu olanından (from the ritz to the rubble) huzur verenine, kasvetli olanından insanı içine alıp götürenine (love is a lazerquest) ya da insanı hem mutlu hem hüzünlü hissettirebilenine (bunun en iyi örneği fluorescent adolescent bence) bi şekilde cok iyi şeyler yapmışlar.

    bu müzik zevkine göre kişiden kişiye değişebilecek bi sıralama ama ben en iyisinden sıralayacak olursam

    humbug, fwn, am, whatever people say, tbhc, suck it and see şeklinde gider. ama hepsi ayrı bi şaheser olduğu için bu sıralamanın cok bi önemi yok. en iyi şarkılarına gelirsek do i wanna know benim için de en üsttedir. ondan sonra the jeweller's hands, üçüncü şarkıyı da geriye kalan 20-30 şarkı arasından seçmemiz gerekecek :d

    eh, sesimiz kısılana kadar "i bet that you look good on the dance floor" diye bağırmaya devam
  • muse overrated olmadığı gibi bu grup da overrated değildir. sadece hak ettiği değeri gören gruplar bunlar. arada kaynayıp giden, kimsenin bilmediği harika gruplardan değiller. ne rak yapıyorlarmış, ne pop. ulan pop rock diye bir tür var zaten? bu nasıl eleştiri? ki bu iki grup da pop rock yapmıyor zaten. sadece popülerler o kadar.

    tanımımı da yapayım: bana justin bieber hayranı ergenler gibi entry girdirten grup. beyler bu gruba laf etmeyin lan. valla. üzülüyorum. ağlıyorum geceleri yastığa kafamı gömüp. hüzünle uzaklara dalıyorum.
  • niyeyse 2010 dönemindeki grupları dinliyorum ara sıra. cidden am albumu ile zirveye ulasan bir gruptan bahsediyoruz. bir 20-30 yıl sonra muhtemelen zeppelin, floyd gibi anılacaktır.

    alex turner garip bir adam, çok şekil değiştirdi. ama bir konuşmasında da bahsettiği üzere rockn roll ölmeyecek. bir gün o karanlık yerden geri gelecek ve bunu önlemek için yapabileceğiniz bir şey yok.

    yeni album geliyomus, umarım cok da deneysel takılmazsınız da biraz british rock dinleriz. son album siir dinletisi gibiydi.

    edit: yıllar sonra imla, yeni albüm de öyle.
  • böyle alex rock’n roll takılıyor ya, hele bir de şu yeni saç kesiminden sonra. işte o tarafı gözümüze sokmaya çalışıyorlar. adam rock’n roll cu, rockstar diyorlar ama o adamın öyle bir yanı var ki; cornerstone, love is a laserquest, stuck on a puzzle, suck it and see, 505 gibi şarkıları yazıyor. o gururu öldüren aşkın yazdırdığı şarkılarla rock’n roll ayakları bana sökmüyor sanki. belki de ben üzerine fazla düşündüm. bilmem.
hesabın var mı? giriş yap