hesabın var mı? giriş yap

  • italya'da, roma imparatorluğu döneminde zenginlerin tatil bölgesi olarak bilinen yer. fantastik.

    baiae, ms. 79’da vezüv yanardağının patlaması sonucu sular altında kalmış. patlama sonucu yaşanan volkanik aktiviteler kıyıyı 400 metre kadar içeri çekmiş ve baiae’nin sular altında kalmasına yol açmış. roma döneminin las vegasıymış. baiae ‘lüks ve keyifle' eş anlama gelir ve dönemin ultra zenginlerinin sayfiye alanıdır. şehrin altın çağında, dönemin ünlü romalılarından julius caesar, nero, pompey, marius ve hadrianus gibi isimlerin burada evleri varmış.

    1
    2
    3
    4
    5

    kaynak

    @sweet leaf tarafından 2 ay önce verilmiş bir ukteymiş. bana denk geldi doldurması*.

  • hayvan herif doğal seleksiyon yazmış. kabullenemiyorsunuz nispeten de olsa eğitimli bireyleri. herkesi kendilerinin olduğu gibi bok çukuruna çekmek istiyorlar. bokunuzda boğulun.

    edit: tabiki silip kaçmış.
    görsel

  • bundan 17 yıl önce sabaha karşı saat kaçta olursa olsun sacramento maçlarını izlemek için babamla saatin alarmını kurar, kalkar hidayet'i izlerdik. hatta çoğu zaman annem de kalkar hem bize atıştıracak bir şeyler hazırlar hem o da keyifle izlerdi maçları. hidayet süre aldıkça heyecanlanır, sayı attıkça mutlu olurduk gecenin o saatinde. ertesi gün okulumun olması veya babamın işe gidecek olması çok da umurumuzda değildi acayip keyif alırdık kendimize çok yakın hissettiğimiz bi adamın amerika'da basketbol oynamasından, garip ama böyle.

    şimdi geceleri saatin alarmını kurma ihtiyacı duymuyorum çünkü zaten o saatlerde uyumuyorum uzun bir süredir, bizimkiler de yok yanımda, yalnız izliyorum bu sefer maçları. ama sanki 8 yaşındayken hido'yu izlediğimde duyduğum heyecanı duyuyorum cedi'yi izlerken. bana o yılları, o maçları anımsatıyor izledikçe. biraz da hüzünleniyorum tabi ama geçiyor.

    bu geceki performansı da şahaneydi. böyle devam edeceğine inandığım bana sabahın köründe böyle hissettirip entry yazmama sebep olan sempatik basketbolcu diyerek tanımı da buraya bırakıym. may the force be with you.

  • 2006'dan beri ülkeyi yöneten mevcut başkan evo morales'in üçüncü (toplamda dördüncü kez) kez başkan seçildiği seçimler. ülkede başkanlık seçimleri iki tur üzerinden yapılıyor ama evo morales bu seçimlerde yüzde 47 oy almasına rağmen, en yakın rakibine yüzde 10'dan fazla fark attığı için yeniden başkan seçilebildi. bolivya'da da birçok latin amerika ülkesinde olduğu gibi ikili meclis sistemi var (parlamento ve senato). morales'in partisi sosyalizme doğru hareketi (movimiento al socialismo - aslında bu kısaltılmış hali asıl adı gereksiz uzun olduğu için yazmadım) hem parlamentoyu hem de senatoyu domine edecek bir zaferle çıktı sandıktan.

    yalnız bu noktada seçim sürecine değinmekte fayda var. ülkenin ilk yerli başkanı olan ve ilk iktidara geldiğinde değişim ve demokrasi vaat eden ama giderek otoriterleşen morales, aslında üçüncü kez seçimlere katılamıyordu yasa gereği. burada ilginç bir durum var yalnız: bu iki dönem şartını 2009 yılında bizzat morales'in kendisi getirmişti ve 2006 seçimleri yasa yapıldıktan önce gerçekleştirildiği için sayılmıyordu. yani 2009 yılından itibaren seçilen başkanlar beşer yıldan ancak iki dönem hükümet edebileceklerdi. 2014 yılında morales toplamda üçüncü kez seçildi ve yeni yasaya göre ikinci ve son dönemine başlamış oldu.

    normalde, kendi getirdiği yasaya göre 2019 yılında bir daha aday olmayacaktı ama 2016 yılında bir referandum düzenleyerek görev süresinin uzatılmasını halka oylattı. halk yüzde 51 ile hayır diyerek morales'in önünü kesmesine rağmen, morales ertesi yıl (yani 2017'de) bu sefer yüksek mahkemeyi kullanarak, seçimlerden önce yasa değişikliği yaptırdı (yaptırdı diyorum çünkü her ne kadar kağıt üzerinde yargı bağımsızlığı olsa da pek bağımsız değil görüleceği üzere). morales'in üçüncü dönemi için kanuni engeller bertaraf edildi, morales seçime katıldı ve seçildi. tabii seçimlerden sonra ülke karıştı.

    eski başkan ve bu seçimlerde ikinci gelen carlos mesa seçimde hile yapıldığını söyleyerek, seçim sonuçlarını tanımayacaklarını açıkladı ve büyük şehirlerde genel protestolar başladı. hala da sürüyor, ortalık henüz yatışmış değil. futbol federasyonu ulusal ligi askıya aldığını duyurdu. birçok yerde iktidar yanlıları muhalefete saldırılar yaptı ama bu saldırılar henüz büyük çaplı olmaktan uzak tekil vakalar. yine de muhalefete yakın medya kuruluşlarına yapılan saldırılar endişe verici. bu arada belirtmem lazım: morales sol bir gelenekten gelmesine rağmen şu anda yine sol bir muhalefetle uğraşıyor. carlos mesa ve adayı olduğu yurttaşlar topluluğu (comunidad ciudadana) sol bir ittifak. yani, sol geleneğin epey güçlü olduğu ülkede sol sola karşı şu anda.

    bu başlığı da zaten bu yüzden açtım, asıl takip ettiğim ülke arjantin ama kimse yazmayınca bir el attım. şimdilik bu kadar, gelişmeler oldukça güncellemeler yaparım ya da yeni girdiler yazarım.

    tema: latin amerika tarihi

  • doların tüm para birimlerine göre değer kazanması, doğru.
    sebebi: fed'in faiz arttırımı.

    dolarla birlikte tüm para birimlerinin tl'ye karşı değer kazanması, o da doğru.
    sebebi: türkiye'nin içler acısı hali.

  • çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş.. yanına bir cherokee yanaşmış. cerruti ayakkablar giyen, ray-ban gözlüklü bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana sormuş:

    - eğer kaç tane koyuna sahip olduğunu bilirsem, bana onlardan bir tanesini verir misin?

    çoban bir adama, bir de koyunlarına bakmış..
    - pekala anlaştık, diye cevap vermiş..

    genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına bağlamış google earthe girmiş, gps'ini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açıp ve 150 sayfalık bir rapor basmış ve çobana dönmüş;
    - tam olarak 1586 adet koyunun var, demiş..

    çoban da;
    - doğru, koyunu alabilirsin; diye cevap vermiş..

    genç adam bir tane almış ve cherokee'inin arkasına koymuş..

    bu sefer çoban genç adama dönmüş;
    - eğer ben senin ne iş yaptığını bilirsem, koyunumu bana geri verirmisin? diye sormuş.

    adam güvenle;
    - evet neden olmasın, diye yanıtlamış..

    çoban;
    - sen dünya bankası'nda danışmansın demiş..

    adam, çobanın bildiğini görünce, şaşırarak sormuş;
    - peki nasıl oldu da bildin?

    çoban;
    - çok basit, diye cevap vermiş..

    birincisi; buraya çağrılmadan geldin..
    ikincisi; benim bildiğim bir şeyi, bana söylemek için benden bir koyunumu istedin..
    üçüncüsü ise; yaptığın işten bir bok anlamıyorsun, çünkü koyun yerine köpeğimi aldın..

  • birisi sizi evlendiğiniz, çocuğunuz olduğu ya da iyi bir mevkiye geldiğiniz gibi sebeplerle tebrik ediyorsa, ona cevaben "teşekkür ederim." demek.

    "darısı başına" oldukça kısıtlayıcı, kaba ve karşı tarafı küçük düşürmeye yönelik bir cevaptır.

  • trende gidiyolar:
    raymond: hmmm 365 koyun var
    -nası saydın?
    raymond: ayaklarını saydım dörde böldüm

  • akp’li belediyede çalışıyorum diye hayatımda 1 kez zoraki akp mitingine katıldım. kitleyi ilk kez yakından gördüm.

    arkadaşlar öyle bir kitlenin sayesinde iktidarlar ki hayatı sorgularsınız. gördüklerimi hala unutamıyorum. bizim asıl rakimiz rte falan değil bu kitle. asla yenemeyeceğin (!) çipli bir ordu gibi düşün…

    o yüzden parti marti ayırt etmeden (ki ben eski bir iyi parti üyesi ve mustakbel zafer partisi sempatizanıyım) istanbul’da bu çipli orduya rağmen erdoğan hegemonyasını yıkmış olan ekrem imamoğlu’nu destekliyorum. bu geleceğimiz için elzemdir. önce bunları yıkmalıyız. sonra aramızda rekabet ederiz. önce bu hegemonyayı en güçlümüzle tamamen yok etmeliyiz…