hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite sınavından çıkmış, allak bullak olmuşum, annem kapıda beklemiş, konuşmuyorum, ağlıyorum... ana kız okuldan çıkıyoruz. okulun hemen yakınında park etmiş kamyonlar var, adamın biri kamyondan iniyor, bildiğin kamyon şöförü:
    adam-ne ağlıyor bu?
    annem-sınavı kötü geçmiş de. (annem de şokta sanırım)
    adam-(bana dönüp)- ağzının üzerine bir çakacağım şimdi!
    ben- ühüüüüüü. (daha yüksek ağlama sesi)
    annem-üzülme bak, adam da dövecek...

  • flört dönemi her türlü angaryaya en açık olduğumuz dönem. evlenme niyeti ve vaadi olmasa da, erkeğin kadına aile babası rolündekini başarısını, kadının erkeğe ev hanımı potansiyeli hakkında ilk intibaı vermeye kastığı stajerlik dönemi gibi bir şey. zaten sözlükte de aratın stajer (stajyer?) asistan angaryaları gibi örnekleri bulacaksınız. özetle bu örnekten de anlaşılacağı üzere en güzel angarya, karşılıksız iş ve emek olduğu kadar, karşılığı verilecek olsa bile mahiyetinin ne olacağı belirsiz bir takım umut ve hayaller sırası ve sayesinde de yaptırılan angaryadır.

    hayatımda bu tip flört dönemlerinde en az iki kere ev taşıdım, nereden baksan 200-300 kilometre yol gittim, toplamda 20-30 saat hiç bir alakam olmayan yerlerde bekledim, bir düzine kadar hiç bir şekilde muhatap olmamam gereken adamla 'böyle' (elimle iç içe geçmiş kanca hareketi yapıyorum) oldum. ne oldu sonuç? sıfır.

    yani o flörtlerden beklentim, flörtlerin sevgilimleşmesiydi, olmadı. koliyi taşıdığım, yatağı, şilteyi sırtlandığımla kaldım. terli terli 'ne önemi var canım?' derkenki sahte babacanlık ifadelerinden öte yüzüme bir ifade konduramadı bu işler. o kadar kolisini, kaya gibi sofasını, masasını taşıdığım bir kişiden de ne bir hayır duası aldım, ne başka bir şey.

    bunu niye yazıyorum? şundan. bir kaç vakit evvel bir kızlan tanıştım. öyle 'maksatlı' tanışma da değil, normal tanıştım. kız sürekli beni arıyor, ne yapıyon, ne ediyon. dedim, 'vay yazış'. sonra bugün öğlen saatlerinde aradı, dedi ki 'otis ev taşınacak.'. yaaa. işte o an böyle bir sevindim anlatamam. iyi ki flörtleşmemişim. flörtleşeydim yine taşıyacaktım koli koli, bali bali, koli baliyi. ya çok yorgunum hastayım, bir yetiştirmem gereken iş var dedim, oturdum bu entry'i yazdım. şimdi buradan bana eşyasını taşıtmış olan diğer iki kıza sesleniyorum: sağa sola eşgalimi mi dağıttınız ulan? otis bıraktı artık o işleri. kendini zor taşıyor. yallah.

  • ülkede deprem vergisi toplanıyor hükümet o vergiyi yola harcadık diyor ve harcadık dediği yollar depremde kullanılmaz hale geliyor.

    az bile söylemiş

  • 6-7 yaşlarinda 1 türk 1 avrupali cocukla dixit denen oyunu oynuyoruz geçen ay tatil yöresinin birinde.

    turk cocuk surekli hile yapiyor, bizi kandirmak icin blöf bile yapiyor, acayip numaralar çekiyor. tamam bizde de öküzlük var çok gülüyoruz vs

    avrupali cocuk bi turlu anlayamiyor hile yapilmasini. biz her turda belki o da blöf yapmiştir diye oyunu ona göre oynuyoruz ama yok. cocuk her seferide dürüstçe oynuyor oyunu ve hep düşük puan aliyor tabi.

    cocuk bi turlu hileye neden gerek duyuldugunu, neden hile yapmasi gerektigini anlayamadi la. hilenin mantigi anliyor ama neden bunu yaptigimizi anlamiyor.

    adam 7 yaşinda alayimizdan ahlakli ve kaliteli bi insan cikti.

  • türkiyedeki suriyelileri göçmen kabul edip bir de almanya'ya giden türklerle kıyaslama yapması gerçekten akıllara ziyan. türkiyedeki suriyelilerin hepsi (bkz: sığınmacı) statüsündedir ve türkiye bu suriyelileri göçmen statüsüne alıp ülkeye adapte etmek zorunda değildir. bunu akplilerin de bu tuzu kuru liboşların da iyi anlaması gerekiyor.

    (bkz: ülkemde suriyeli istemiyorum)

  • ön siparişi nasıl verilir diye soran olmuş. ön siparişe açılırsa tesla'nın sitesine girip siparişinizi geçebilirsiniz. normal araç alımları da internet üzerinden yapılıyor. aracı, modelini, rengini, aksesuarlarını belirleyip, ne kadar peşinat yatıracağınızı ekleyip siparişi geçiyorsunuz. apple pay bile kabul ediyor.

    eğer deneme sürüşü yapmak isterseniz, onun da rezervasyonunu internet üzerinden yapıyorsunuz, ancak deneme sürüşü yaptığınız araç satın aldığınız araç olmayacak, çünkü siparişiniz size hazır olduğunda yollanıyor.

    eğer 6 bin dolarlık veya 15 bin dolarlık self driving paketlerini düşünüyorsanız birincisini öneririm, ancak 15 binlik paket gereksiz, ve türkiye'de çalışıp çalışmayacağı bile meçhul. 6 binlik pakette ise otobanda otonom sürüş, aracın park yerinde sizi bırakıp kendi kendine park etmesi, geri geldiğinizde park ettiği yerden gelip sizi bulması gibi özellikler var. en iyi yanı da arabayı sipariş verirken karar vermek zorunda olmamanız. bir süre kullandıktan sonra bu paketlerden birini aktif hale getirmek isterseniz ücretini ödeyip satın alabiliyorsunuz.

    edit: yukarıdaki yazar arkadaş çekici falan demiş. tesla sahibi olan 10'un üzerinde eşim dostum var. elektrikli araçların en iyi yanlarından biri kaza yapmadığınız sürece öyle arıza falan çıkarmamaları, periyodik bakımlarının ucuz olması. bu araçların kırk yılda bir frenlerine baktırmanız yetiyor. onun haricinde, eğer olur da yolda kalırsanız, tesla servis aracı gelip sizi bulup arızanızı gideriyor. öyle çekiciye bağlanmış tesla görmeniz mümkün değil.

  • uzaydan su döken ruslardan sonra ilaç gibi gelmiş hamledir. videoda ki abinin de dediği gibi allahını seveyim senin ispanyol.

  • az önce fenerbahçe taraftarının siyasi tezahürat yapmasının takıma zarar verdiğini, bunun da rakip takım -ki galatasaray diyor- taraftarını mutlu ettiğini söyledi.

    bir galatasaray'lı olarak fenerbahçe zarar gördü diye değil, onurlu taraftarlara sahip olduğu için mutlu oluyorum ben. bu basit söylemleri, ısmarlama sözleri, taraftarın dev ekranlar aracılığıyla gazını almayı bırakın.