• her yeni gün, bir şarkısının daha hikayesine dalınan, uzun uzun dinlenilecek albüme emek vermiş band.

    (bkz: mount wroclai)
  • bazen, insanların doğdukları yere ait olmamalarının kanıtıdır. lou reed'in kılık değiştirip berlin gecelerine kendini bırakması gibi, ruhunun sadece prag, peşte ve görüntüde değil ama içeriğinde renki doğu avrupa kentlerinde rahat etmesi gibi, santa fe'den doğuya giden bir trene binmiş çocuğun hikayesi.

    aslında bir alter ego.
  • ederlezi'yi en bi degi$ik $ekilde yorumlami$liklari vardir. balkan grubu degil, new mexico* ciki$lidir. sen amerika'nin gobeginden cik, balkan turkulerini yorumla... her $ey ozune sadik kalip farklilik yaratabilmekte sakli aslinda. standart, alternative amerikan gruplarina doymu$ken, iyi oluyor boyle gruplarin varligi.
  • dinledikçe dinlenmek isteyen, muhteşem şarkılar yapmış grup. öyle ki bu şarkılar... hani yazın çok bunalırsınız sıcaktan, o an içtiğiniz bir bardak buz gibi limonata bünyede ferahlık yaratır, işte öyle bir şey
    santa fe'den başlayan yolculuğun istanbul'da da mola verecek olması güzel. takvime 30 haziran notu düşüldü. balkan şarkıları dünyanın her yerinde...

    (bkz: brandenburg)
    (bkz: prenzlauerberg)
    (bkz: mount wroclai)
    (bkz: postcards from italy)
    (bkz: scenic world)

    ... (bkz: böyle gider bu)

    *
  • kendi kökleriyle alakası olmadığı halde, belki de zach in kendi iç dünyasına yaptığı yolculuktan arda kalanlarla donattığı muhteşem bir albüme sahip, 2006 nın en başarılı gruplarından bir grup beirut..albümü dinledikçe daha da çok dinlemek istemenin dışında çözemediğim, hüzünlüyken mutlu görünmeye mi çalışıyor acaba, yoksa mutluyken hüzünlü mü? her iki öğenin de eşit miktarlarda alınıp, adeta altın oran hesabıyla ölçülüp biçilmiş ve icra edilmiş olması gerekiyor sanırım bunu başarabilmek için.. belki de birbirini tekrarlayan müziklerle donatılmış piyasanın dışında olmasındandır- playlistime getirdiği farklı ve yeni soluk kafamı karıştırıyor..aslında cevabını çok da önemsemediğim bi soru bu. cevabını önemsemeyip tekrar ve tekrar dinlemeye devam ettiğim..
  • londra konserini siki siki baba ile bitirmis insan evladidir.

    baska da bir sey demiyorum, diyemiyorum.
  • sahnede gerçekten de çok içten ve mutevazi duran gurup. zaten mutevazi durmamaları için bir sebepleri de yok. içtenlik konusuna gelince de, hayatında beirut'a gitmemiş amerikali bir gencin yaptığı müzik bir türlü samimi / içten gelemiyor bana malesef. lakin eli ayağı düzgün ve tatlı bir insan, genç kızlarımızın bu 'overrated' beirut aşkını da buna bağlamaktan başka şansım kalmıyor malesef. ha birde türk insanı oynamak ister adem'den beri.. alın size bahanesi.. anadolu etnik müziğine olsun balkan muziğine olsun bunca zaman sırt çevirip onları "cool" bulmayan gençlere, cool paket formulu beirut..

    mütevazilik!!! ve içtenlik!!! için
    (bkz: 30 haziran 2007 james istanbul konseri)
  • bu hafta ici fort greene mason tapinaginda verdikleri konserle insanlari kendine hayran birakmis grup. soyle de diyebilirdim: mason tapinaginda izledim, kendilerine hayran kaldim. ama o zaman "mason tapinaginda ne isin vardi, sozlugu mu satiyordun?" diyebilirler. evet, sozlugu satarken sauntrek gerekiyor, neseli, eglenceli.

    bir arkadasin deyimiylen bitireyim: "insana guzel bir hayata dair hayaller kurduruyor."
  • (bkz: #11249512)
hesabın var mı? giriş yap