• --- spoiler ---

    çocuğun ergen hallerinin sırası ile justin bieber, matt damon ve tolga karel olduğu film.

    --- spoiler ---
  • benim gibi sıradan hayat karelerinin abartısız gayet natural akıp giden hallerini beyaz perde de görmekten keyif alıyorsanız izleyin beğenirsiniz diyeceğim, ciddi emek ürünü, uzunluğunu hissettirmeyen, vasatın biraz üzeri otobiyografik izler taşıyan richard linklater filmi.

    boşanmış anne babanın çocukları olmanın zorlukları, özellikle annenin mason'a içini döktüğü sahnede iyice anlamlandırdığımız her şeye emek vererek yaşamanın zorluğu ve hayatın geçip gittiği temalı gerçekçi söylev ( bir nevi tüm annelerin durumunu 'adanmış hayatlar' üzerinden betimledi ), ilişkilerin ilk zamanlarına nazaran ilerledikçe farklılaşması, ergenlik sendromu ve yaşanmışlıklar en çokta sorumluluk sahibi olmak gibi alt metinlere linklater' in zekice kotarılmış diyaloglarının örtüştürülmesiyle anımsanacak hatrı sayılır bir film boyhood.

    leziz/ akılda kalan sahneler var. babanın samantha'ya utanarak verdiği ilk ayaklı cinsellik dersi, mason'un saçının ona sorulmadan gayet kuralcı bir tavırla kesilmesi, tesisatçının bir tesadüf sonrası görüp hayatımı değiştirdiniz temelli minnettar olduğunu ifadeleyerek annenin gururunu okşadığı sahne, gene annenin ne çektim ben şu kısa hayatta söylevi gibi...

    en sevdiğim replikte şu oldu: (anne ve mason arasında)

    --- spoiler ---

    +yapma o senin çektiğin ilk fotoğraf...
    - bu onu geride bırakmak için en geçerli sebep değil mi?

    --- spoiler ---

    son tahlilde otobiyografik deyince aklıma aynı konseptte anlattığını 75 dakikada anlatan daha vurucu sayılabilecek noah baumbach filmi geldi. bunu alan bunu da aldı:

    (bkz: the squid and the whale)

    edit: 5 üzerinden şöyle bir puanlama yapacaksak tamı tamına 3 veririm ben buna. ne 3,5 olur, ne de 3'ün altına iner. c sınıfı araç misali. eli ayağı düzgün ama fazlası da değil.
  • 12 yıllık deneysel çalışma. bu açıdan müthiş bir fikir ve hakkını vermek lazım. fakat gerçekten ötesi yok. orjinal senaryoya aday olması tam bir komedi. film ne anlatıyor, teması nedir, derdi ne? sorularının cevbı yok. "2 saat 45 dakika su gibi aktı, sıkılmadan izledim" diyenin filmden daha sıkıcı hayatı olduğu kesin. allah aşkına bu filmi arkadaşınıza eşinize dostunuza önerir misiniz? ne zaman açıp tekrar izlersiniz?
  • 2014'ün açık ara en çok en iyi film ödülü alan filmidir. imdb'de puanı 8.3, metacritic'te puanı 100/100'dür. ama filmin güzelliğini kanıtlayan en büyük etken bunlar değil, filmi ekşide beğenmeyen bir sürü insanın olmasıdır.
  • her yerde rastlamaya başladım filme dedim bi izliyim madem. puanına falan baktım yüksek e beklenti arttı tabii. bi açtım ne bi olay var ne konu var ne adam gibi bi son var hiçbişey yok. ne var? 12 yıllık bi çekimin ardından oluşan bi film. gereksiz olmuş. bu kadar senelik emeğin, düşüncenin ardından çok daha yaratıcı şeyler çıkabilirdi kanımca. izlerken çok sıkıldım ama filmleri yarım bırakmayı pek sevmem izledik mecbur.
    bi de 2 saat 45 dakika. sanki bi olay anlatıyo da uzun tutmuşlar süreyi. bide aile yapısını falan anlatıyo denilmiş ama zaten çoğu amerikan filmlerinden, dizilerinden çat pat öğrendik bişeyler ben farklı bi durum göremedim.

    filmdeki alt mesaj: küçüklükleri tatlı olan çocuklar büyüdüklerinde çirkinleşiyor.

    acımasızca olucak ama bence 4/10.
    o da emeğe saygıdan.
  • fuları olmayanlar izlemesin. benim yoktu. 2 haftada ancak bitirebildim.

    filmden çok belgesel kategorisine layık bir film bu. 12 yıl boyunca çekilmiş. çocuk oyuncuların büyümesini, diğerlerinin yaşlanmasını izliyorsunuz. aynı harry potter serisi gibi. bunlar seri yapmadığı ve içinde büyü falan da olmadığı aksine inanılmaz realistik bir film olduğu için de filmin hissedilen uzunluğu 300 saat falan sürüyor işte.

    boyhood için senaryo yazıldığını düşünmüyorum. bence kadro her yıl belli günlerde toplanıp bir araya gelmiş, aslında toplanmaya da gerek yok zaten hep aynı oyuncularla çalıştığı için ben birlikte yaşadıklarını düşünüyorum, sonra yönetmen sen şu yatakta otur, sen de şunu şunu söyle sonra kapatalım kamerayı gidelim falan demiş gibi.

    kısaca; her insanın bir şekilde yaşadığı şeyleri anlattığı için sıradan, daha önce hiçbir film 12-13 yılda çekilmediği için de sıradışı bir film.

    son olarak ellar coltrane, ben küçükken sarışınmışım diyerek insanlara bu filmi kanıt gösterebilir.
  • karakterlerin uzun zamanlık hayat dilimlerini yansıtan filmlerde "yok bu adam o çocuğun yaşlılığımı ergenliğimi yok olmamış " sorularından kafayı uzak tutmasından mıdır, merak ettirdiğinden midir "sahiden aynı karakterlermi yahu ?" diyerek çok farklı bir konu işlenmemiş dahi de olsa 2.5 saat boyunca sıkılmadan izlenebilen filmdir.
  • son 3 günde 2 kere izlediğim film. son yıllarda hiçbir filmden bu kadar etkilenmemiştim. olumsuz yorumları da anlıyorum ama. herkese göre bir film değil; mesaj verme amacında değil, tek bir olay etrafında dönmüyor, bir vurgusu yok. esasında filmi güzel yapan da bunlar iken bu yüzden beğenilmiyor. doğal.
  • bir filmin yaşadığı tüm süreci 12 yıla yayan, sadece bu özelliğiyle değil anlattığı hikaye ve karakterlerin dramatik hayatlarını takip ederken de süreci (dönemleri) başarıyla yansıtan emeğin büyük olduğu bir richard linklater filmi.

    boyhood, david fincher ve christopher nolan'ın en iyi yönetmen ve film adaylıkları dahi alamadığı çoğu festivalde birdman'le birlikte ödülleri ve adaylıkları acayip bir şekilde götürdü. boyhood, ne kadar minimalist ve olağan bir hikaye anlatırsa anlatsın üç saate yakın süresi ve mason gibi bir çocuk üzerinden onun hayatına dokunan herkesin hayat dökümünü yapmaya çalışması gibi komplike bir meselenin peşine düşüyor. öncelikle hikaye de yıllar arası geçişler kullanılan harika soundtrack ve hayatlarımızın tam ortasına giren teknolojik gelişimle gayet güzel yansıtılmış. ve böylece kurgunun kendisi gayet akıcı ve karakter odaklı iken her hangi bir zaman bildirimi yapılmasına gerek kalmamış.

    benim gözümde bu naif filmi en değerli kılan şey; hayatı, insan ilişkilerini, aile'nin kişinin hayatına etksini, insanların ve özellikle kişinin kendisinden beklentileri gibi gerçekten hayata dair meseleleri son derece başarılı ve doğal diyalogları, doğru ve dozunda kurduğu dramatik çatısı yüksek patlamaları hikayesine ustaca yedirerek ilerlemesi.

    boyhood, hoş ve dokunaklı bir film. gerçekten çok doğal. hikayesi de karakterleri de etrafımızda gerçekten var olduğunu bildiğimiz samimi ve iyi niyetli insaların bize niçin var olduğunu hatırlatan anlarıyla ciddi bir sinema işi. fakat öyle unutulmayacak ve başucu eseri kabul edilecek bir film değil. zaten sinema sanatı adına anlattığı hikayenin mininalliğine tezat bir şekilde hem gişe hemde tüm ödül sezonu boyunca fazlasıyla göklere de çıkartıldı. ki çok büyük ihtiamalle çok umursanan oskardaki en iyi film ve en iyi yönetmen ödüllerini alacaktır.

    sanırım ne kadar umursamasam da son kısımdaki olumsuz manevrayı benim başucu filmim interstallar'ın aforoz edilmesinden dolay yaptım.

    --- spoiler ---

    son olarak söylemek istediğim şeyde filmde en sempati duyduğum karakter olan "obamacı baba" oldu. ethan hawke adeta içtenliği ile parlarken işte olması gereken "arkadaş baba" modeli bu dedirtti. hakikaten hani elinden gelse ya da şartlar oluşsa hep daha fazlasını yapmak isteyen insanlar vardır ya baba mason da böyle biri.

    --- spoiler ---
  • aptal amerikan kültürünün her seferinde gözünüze sokulduğu, sürekli öğütler, tavsiyeler içeren bomboş film. 2 saat 45 dakikanızı ayırıp izlenecek film asla değil. 12 yılmış, emekmiş geçelim bunları. farkı bu yaratmamalı. lezzetsizdi bence klişe dolu gereksiz bir amerikan hayatıydı.

    --- spoiler ---

    kadın bir öğrencisiyle bir hocasıyla evleniyor ya esra ceyhan programına dönüşüyor bir ara.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap