786 entry daha
  • alçak gençlik. pislik ve iğrenç gençlik. şerefsizler ya, bak nası sinirlendim. ramazan da geldi, dini hikayeli anektod aktarayım sevgili okur sana. azıkcık da ahirete çalışayım, hem sinirim geçsin. heyıl satan.

    oruç ibadetini id ya da nefs ya da adına ne dersen de, o insan çiğliğini terbiye etmek adına aksatmadan senelerdir yerine getirmeye çalışıyorum. çocukken de yapardım. oruçun şöyle faidesi var, böyle kerametleri var, vay 50 derecede tutulan oruçu hissetmezsin bile, ecri çok filan tribine girecek değilim; oruç gerçekten zor bir ibadet. ortaokul yıllarımda da bu dördüncü dersin tenefüsünde, son dersin son 10 dakikasında filan oruç açma mevzularını görmüşlüğüm vaki. iki lokma atıp, eve valide sultan sofrasına gidiyorum.

    bir de ben uzun boylu filan bi çocuğum. o yüzden otobüslerde sen güçlüsün tosun, sen aslansın koç filan derler, benden kısa arkadaşlarıma uylamaz ama bana muhakkak sarardı teyzeler. hatta kimi zaman sözsüz, sadece bakışlarla sevişerek yaratılan bu sessiz baskıyı o denli rahatsız edici bulurdum ki oturmazdım boş otobüste. uzun boyluyuz ya, insan değiliz anasını satayım. bu arada uzun dediğim de 1.70 filanımdır taş çatlasın. öyle viking çocuğu gibi bir durum, taze dayak yemiş çocuk al yanaklılığı gibi bir gürbüzlük de yok. yine böyle bir ramazan, parayı atariye gömmüşüm. 5 kuruş param yok cebimde. oruç açmaya kesme şeker alamam, o kadar çulsuzum. işte dersin son 10 dakikası ezan okundu, milet harala gürele daldı yemeğe, selçuk sen niye yemiyosun, ya benim canım istemiyor, annem en sevdiğim yemeği yaptı onu bekleyeceğim. köpek gibi gururluyum. sıra arkadaşım lan gerizekalı gerizekalı iş yapma, al bari bi yudum su iç diye pet şişe tutturdu elime. açlık bastırdıkça yudum çekiyorum şişeden, bi de bol bol sabır. eve gitmeme bi şey kalmadı. ulan normalde de acıkmam ha bu kadar, yiyemiyorum ya; deliriyorum resmen.

    neyse bitti ders, çıktım okuldan. iftar oldu ya artık kimsenin açın halinden anlayacak mecali kalmamış olsa gerek ki her yerden çatal, kaşık sesleri yükseliyor. sırtımda 20 kilo çanta, bayılacak gibiyim ama kendi düşen ağlamaz, paranın sonuyla atari oynamayacaksın demek ki. otobüs durağına geldim, baktım sıra var. ayakta yolculuk edemem ama otobüs beklerken otururum kaldırıma, 15 dakika sonra kalkan otobüse bineyim. bekledim biraz geldi otobüs, bastık akbili, dililidilili. oturdum bir yere. otobüs dolu, ayakta bir iki tane genç sayılbilecek insan var. otobüsün kalkmasına yakın, iki tane zorlasam orta yaş diyeceğim kadın bindiler otobüse. gezmeden geliyorlar belli. kakara kikiri gülerek oturduğum yere geldiler. normalde yer veririm ama kıpırdayacak halim yok. kadınlar bir iki cıkcık yaptılar, duymazdan geldim. ters ters baktılar, kafamı önüme koydum. yanımdaki çocuk strese dayanamadı kalktı, kadınlardan biri ayakta kaldı. sevgili okur, bir iki dakika ayakta durdu ya haspam, küplere bindi. "ay hiç terbiye kalmamış ya, yarım saattir gözünün içine bakıyorum yer vermiyor. saygı yok ki büyüklere" diye çığlık attı. yüksel desibel, bildiğin justin biber konserindeki genç kız çığlığı, yüzüğün hüküm dağında olduğunu farkeden nazgûl çığlığı. sanki bana etini koparıyorlar garibin. otobüsteki herkes döndü haliyle bize doğru. o zamanlar tabii ağzımı açsam edepsizlik edeceğimi düşündüğümden, sessizce kalktım yerimden. arkaya doğru ilerledim. öyle gururum kırılmış ki anlatamam. hanımabla gönül rahatlığıyla oturdu yerine. ben de en arka koltukların yanındaki direklerin birinin yanına geçtim, direğe başımı koydum.

    en arka koltuklarda da 4-5 tane tahminen üniversite öğrencisi çocuk oturuyor. çocuklardan bir tanesi dürttü beni, yer verdi. abi yok gerek filan dedim ama ısrar etti. teşekkür ederim dedim ama sesimin titrediğini 15 seneden çok geçmesine rağmen, şimdi bile hatırlayabiliyorum. sonra nerden anladı bilmiyorum ama oruç mu tuttun bugün diye sordu, evet dedim. bi de simit verdi. çok utandım ama yedim. biraz daha iyi hissetmeye başladığımda kendimi yer vermek istedim ama kabul etmedi. otobüsten inince, evin sokağına varana kadar hüngür hüngür ağladım. 13 yaşındaydım. o 2 dakika ayakta duramayacak hanımlarsa, tam beşinci durakta indiler. rıhtım, ibrahimağa, koşuyolu köprüsü, istek vakfı acıbadem lisesi, acıbadem köprüsü.

    yani ne diyorum biliyor musun sevgili okur? seni bilmem ama koca koca insanlara pırıl pırıl, gencecik çocuklara eza etme hakkını veren adetin de, terbiyenin de, geleneğin de, adaletin de, vicdanın da geçmişini sikerim ben.

    peşin ekleme: almanya kazanmazsa dünya kupasının da canı ceheneme -fak yu manasında-. adamların kadro çok güzel. gerçi hayat desen de çok acayip. bakarsın kazanamazlar. löw 12-13 sene önce adanaspor'un başındaydı, ali asım balkaya'ya taktik veriyodu. şimdi schweinsteiger'i -bakmadan yazdım ha, kıps;))))))))))))- oynatmamalar, kristiano ronaldo'ya üzülme bebeğim demeler, makas almalar filan. herifteki keyfi kes. sanki adana'ya başarılı olmak için gelen, 5 ocak'ta başarı yeminleri eden kendisi değil. hayret bi şey.
1133 entry daha
hesabın var mı? giriş yap