• 22 temmuz 2007 genel seçimleri itibariyle ruhumun tamamını ele geçirmiş duruş.
    kendi ideolojisinden olmayanlar iktidar olunca hede mi oluyor hödö mü oluyor meselesi değil bu seçimler. oy verdiğim parti ilk kez başarısız olmuyor. oy verdiğim partiye koyim ayrıca zaten.
    bu başka bir şey.
    bu seçimler başka bir şey.

    sen ülkeyi terk etmeden, ülke seni zaten terk etmiş haberin yok.

    (bkz: terk-i diyar)
  • sen digerlerini ayıplarken bir bakmıssın aslında sen digeri olmussun..yazık olmus okudugun onca kıtaba, savundugun dusuncelere.
  • istanbul il sınırından çıklıdığı anda geçicektir.
  • (bkz: beyin göçü)
  • omrunde tarlaya, gecekonduya, fabrikaya, tasraya, tabakhaneye, duvar diplerine gitmemis, yasadigi steril fanus disinda disari da gurul gurul akan bir hayat oldugunu farketmemis, vatani icerisinde anlam butunlugu barindirmayan sloganlarla kurtaracagini sanan, bu ulkeyi asgari ucretlilerin, esnafin sirtinda tasidigini anlamayan kisilerin hissettigi durumdur.
  • 22 temmuz 2007 seçim sonuçlarının açıklanmaya başlamasıyla an be an daha da yoğun olarak hissettiğim duygu. ilk giden sen mi yoksa ülken mi onu bile anlamaya, düşünmeye vaktin olmuyor, olamıyor. herkesi kendin gibi düşünme lüksüne sahip olmadığımızı gayet iyi biliyoruz; ama bu kadar da ayrı uçlarda böylesine çoğunlukla durulduğunu da anlamak çok bilinmeyenli denklemi çözmekten daha zor.
  • gitmese de, görmese de, o köyün kendi köyü olduğu sanrısından kaynaklanmaktadır.
  • milleti öz yurdunda garip ve öz yurdunda parya kılmaya çalıştıkça batanların içine düştüğü psikoloji ve hatta artık biraz da mikro-sosyal psikoloji, paranoya ve belki de bir çeşit depresyon hali.
  • tatilde atıyorum palandöken yerine montreal'e gidersen; memleketteki ananın babanın yanına değil güneyde beş yıldızlı otele gidersen; oturup bilgisayarının başından, dünyayı değiştirebileceğini düşünürsen; bir tek tane olsun insanın kafasını bilgi birikiminle çelemezsen, açamazsan; okulu memleketinde değil beyin göçürten yerlerde okursan; daha fazla maaş alıyorum diyip avrupa senin asya benim dolaşırsan; memleketi uzaktan anlamaya çalışırsan; üniversite bilim üretiyor, ay iğrenç halk, ben anlamıyor bunları gibi cümleler kurarsan; ajdar'ı ajda'yı öyle şak şak şak şak şak şak şak şak şaklarsan; efendime söyleyeyim derken sadece kendinin efendisi olduğunu düşündüğün için hiçkimseye danışmazsan; bu memleket benim, ben de bu memleketim dememişsen, demeye cesaret edemiyorsan; cep telefonunu "ulan benim kafam çalışıyo, oturup iki proje cızıktırayım, belki ben üretirim" demeyip ucuz diye avrupadan getirdiyorsan; çöpten ekmek buldum ama aç insana bu parayı veriyorum gibi duygusal meselelere sömürü gözüyle bakıyorsan; memleketinle iç içe olamıyorsan sen zaten yabancıydın kuzum bu memlekete.

    silkelen, anneni babanı ara... mahallede top koşturduğun arkadaşın dünyanın neresinde bi düşün. bi akşam da taksimde değil koyulhisarda takıl, don biraz! anlat insanlara kendini... memleketin kütüphanesiz köyü kalmasın... git bir çocuğa kitap oku, o akşam televizyon açma... tatilde memleketine git, unuttuklarını unutmamışsın gibi davran. bakalım bişeyler değişecek mi?

    aç beynini... insan beyni yedikçe yer, doyur beynini! aç beynini!

    tamam kabul, ben de avrupa turları yapmayı planlıyorum... dediğimi yap zaten, yaptığımı yapma... lakin avrupada amerikada şurada burada gördüklerini memleketine gelip "ay böyle iğrenç, orda böyleydi" tepkisiyle değil, orda böyleydi belki şöyle yaparsak burada da bu kadar iğrenç olmaz diye bi paylaş be kuzum!

    öf... dedirten durum!
hesabın var mı? giriş yap