istanbul'da
-
grup vitamin'in $arkisi aslinda gokhan semiz olmeden once bir albumde vardi ama olumunden sonra ona ithafen bi daha çikarttilar $arkiyi.
gittigin yerler nasil
bilinmez guzelim
istanbulda sular akmiyor
mutlu musun oralarda
bilinmez guzelim
bana buralarda kimse bakmiyor
uçaklar rotar yapmi$, trafik siki$ik
çopler yine birikti arka bahçeye
yagmurun elleri gitarin telleri yok
sen de yoksun yanimda
ozlemi$im çook
bu sabah yine her sabahki gibi
sikildim istanbulda
moralim bozuk ceryan kesik
hele bir de sen yoksun ya
çok yazik
gittigin yerler nasi bilinmez guzelim
buralar ayni o gunden beri
yedigin içtigin gordugun senin olsun
anlatma sevin sevildigini
gittigin gunden beri
ne gunlerim oldu
bazen sevinçliydim bazen gozlerim doldu
sen orada ben burda el ne kari$ir
çok acele gelmen lazim
bize istanbul yaki$ir
bu sabah yine her sabahki gibi
sikildim istanbulda
moralim bozuk ceryan kesik
hele bir de sen yoksun ya
çok yazik -
klibin sonunda ortadaki bos ucuncu sandalyenin iplerle yukarı cekilmesi vardır ki cok fenadır. cok insan sevdim cok uzuldum ama bu sarkıyı dinlerken kimseyi dusunemem. bu sarkı bir kisi icindir. umarım huzurlusundur
-
grup vitaminden her dinlediğimde, neredeyse beni ağlayacak hale getiren şarkı.. anlamıyorum..
yazık oldu adama.. hala tekrarlıyorum her aklıma geldiğinde.. "çok yazık".. -
kendi yazilmis pinhani sarkisinin madem, yurek mealini yazalim biz de..
istanbulda
/bu yitiklerin viran kildigi sehirde/
yol kenarında oynayan çocuklar gibi
topum kaçtı bugün yola
/sahipsiz, hesapsiz bir yasam suren ben,
tehlikenin icine atilmisim/
evin önünde sulanmayan çiçekler gibi
başım düştü saksıma
/ gun gectikce oluyorum haberi yok kimsenin,
girecegim bir siir yerine kara bir topraga/
istanbulda kimim var , kimin için bu toz duman
istanbulda neyim var , ne kaldı ki kalabalıktan
/istanbul, virane guzelim, gercekligince yalanim
bilmezler ah, en kalabalikta bile yalnizim, yalinim/
kaçamayıp da saklanan kedicikler gibi
sığındım senin sıcaklığına
/aniden bastiran yagmurlarda bir sacak alti bulamamis kediyim
oylesine titreyen, usuyen ben, sicakligin sarmasa nideyim/
sevemiyorsan istanbulu benim gibi
kaçalım yine bozkırlara
/sen de bir kaybedeniysen bu sehrin, hesabi ona kestiysen
cozulelim bu sehirden, dugumlenelim ellerimizden/
istanbulda kimim var , kimin için bu toz duman
istanbulda neyim var , ne kaldı ki kalabalıktan
/istanbul, virane guzelim, gercekligince yalanim
bilmezler ah, en kalabalikta bile yalnizim, yalinim/
yere düşünce kırılmayan bir oyuncak gibi
alıştım ben yuvarlanmaya
/sozlerin sarapnel parcalari gibi saplansa da bagrima
alistim ben kapanmayan yaralarimla usanmadan yol almaya/
istanbulda ne kaldı ki
/bu yitiklerin viran kildigi sehirde yaramdan gayri yok arda kalan/ -
istanbulda
yol kenarında oynayan çocuklar gibi
topum kaçtı bugün yola
evin önünde sulanmayan çiçekler gibi
başım düştü saksıma
istanbulda kimim var , kimin için bu toz duman
istanbulda neyim var , ne kaldı ki kalabalıktan
kaçamayıp da saklanan kedicikler gibi
sığındım senin sıcaklığına
sevemiyorsan istanbulu benim gibi
kaçalım yine bozkırlara
istanbulda kimim var , kimin için bu toz duman
istanbulda neyim var , ne kaldı ki kalabalıktan
yere düşünce kırılmayan bir oyuncak gibi
alıştım ben yuvarlanmaya
istanbulda ne kaldı ki -
gün gelip de iş nedeniyle istanbul dışına giden sevdiceği düşünürken adamı harap eden şarkı. grup vitamin gibi bir gruptan böyle bir şarkı çıkması ise tamamen gökhan semiz gibi yüce bir insanın başarısıdır. ayriyeten bu şarkının bir de gökhan sonrası versiyonu vardır ki. emrah ve selçuk söylerler. klipteki boş sandalyeyi görünce sevgili falan yalan olur, sadece gökhan düşünülür. hem sevgilinin amına koyayım zaten, rahat uyu gökhan semiz.
-
gözyaşlarımın her bir damlasını her bi'sözüne her bi'notasına helal ettigim şarkı.
-istanbulda kimin kimsen var mı
dedi bana. yoktu..
-yok
dedim ona
-artık var
dedi
inandım.
gitti sonra, gelmedi bi'daha.
senin anlayacagın;
''evin önünde sulanmayan çiçekler gibi
başım düştü saksıma''.. -
istanbul'u sevemeyenlerin, istanbul tarafından aldatılmışların, istanbul'da yalnız kalmışların, istanbul'dan usanmışların şarkısı. pinhani ile tanışmaya sebep.
-
istanbul'a düşeli 4 ay olmuş. soğuk, karanlık kış günleri; hele insanın içini ezen o pazar sabahları. kyk yurdundayım, 12 metrekarede 6 cins insan. odadaki kadrolu kırgızlarla zaten kavgalıyım, ağzımı tadı yok ama odada delirmekten iyidir diyerek kafama bordo bir bere geçirdim, kantine gazete almaya inicem, yağmur sıçramasın diye paçalar pijamanın üzerinde, 2. lig topçusu kılığında atladım merdivenlerden. fişler ve telefon cebimde. tam indim telefona biraz konuşabilir miyiz diye mesaj geldi, lan dedim sıradayım kaptırmayalım öküz gibi pazar sabahı sonra dedim, sıra bana geldi göt herif gazeteler için fiş geçmiyür delüğanlı dedi, yarım saat sıra beklemişim, delirdim, gittim telefonla görüştüm ayrılık konuşması... yağmurla rüzgarı da yedim mi deli dana gibi, sinir beni boğuyor; çıktım odaya cihan her zamanki hoparlörü açmış koridora konser veriyor odadan. ahan da bu şarkıydı işte. bitti, tekrar aç cihan dedim, açtı; hadi cihan tekrar yapalım dedim, tekrar açtı, play it again cihan dedim yine açtı dinledim; o açtı ben dinledim o açtı ben dinledim amınakoyim, böyle böyle büyüdük.
" bu sabah yine her sabahki gibi
sıkıldım istanbulda
moralim bozuk ceryan kesik
hele bir de sen yoksun ya
çok yazık "
eh be abi. bitirdiniz bizi. -
bu isimde kötü bir şarkı dinlemedim henüz. bir ayrıntı olarak bulunsun istedim.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap