• 'bu adamlar türk olamaz' tepkisiyle karşıladığım şahane proje. sympathy leziz.
  • gün gelecek, istanbul'da bir barda elektronika/rock karışımı*canlı müzikle, bir elinde biran diğeri boşta ve havada, salına salına dans edeceksin ve bu sefer etraftaki hiçkimse umrunda bile olmayacak, sadece arada bi sahneye bakıp hakkaten canlı mı yoksa şaka mı diye düşüneceksin ve hayatında hiç dans etmedgn kadar çok dans edeceksin deseler... hadi canım derdim.

    ama artık portecho var!

    http://www.youtube.com/watch?v=ht-bhtjv3js

    (bkz: hem turk olup hem iyi muzik yapanlar)
  • açıkça görülmektedir ki -müzik enstrümanı olarak- elması bantla kapatılmış powerbook çalmaktadırlar.
  • hani gitar çalarken dansetmeyi falan anlayabiliyorum da. laptop "çalarken" dans edebilen galiba hiç bir zaman anlayamayacağım bi elemanı olan grup.

    edit: grubun makina'daki performansarından hareketle; bu elemanın hareketleri liginç geldi: hani format olarak bi dj ne yapar? işte adamın önünde bi sürü alet-edevat, kulağında bi kulaklık olur. adam bunları idare ederken bi yandan da kafasıyla hafif tempo tutar di mi? değil işte.. bu elemanın önündeki masada bi laptop açık, adam bunun arkasında baya baya bi dans performansı sergiliyor. yanlız arada bir duruyor, bi düğmeye basıyor. sonra gene dansetmeye devam ediyor. anlamadım..
  • gece gece aklıma geldi. n'oldu lan bu adamlara? ticarete mi atıldılar?
  • gece gece nereden aklıma geldiyse, iyiydiler.
  • eskiden slayer ve megadeth dinlerlermiş.
    (bkz: what a pity)
  • 20 mart 2007 tarihini, kişisel kalenderime hayatımın en muhteşem gecelerinden biri olarak işlememe imkan vermiş grup*. tan tunçağ harikaydı, konser katılımcılarını nasıl tavına getireceğini çok iyi biliyor ve eğlencenin dibine vurduruyor. deniz cuylan için ise sıfat bulamıyorum. sahnede devleşti derler ya, bu adam onu yapıyor. her şeyden önce kendi çok eğleniyor ve allah affetsin bir beşere dans etmek bu kadar mı yakışır!! macin başında kendinden geçiyor ve geçirtiyor. sahneden indiklerinde ise mütevazilikleriyle göz kamaştırıyorlar, teşekkürü onlar bize borç biliyor. ayrıca kendilerinden kravat sözü almışlığım var. yaptıkları müzik türkiye'nin nazar boncuğu, yeni albümden de birkaç parça çaldılar, lezazet küpü. güzel insanlar, güzel müzik vesselam.

    tabi bu geceye tuborg'un kattıklarından da bahsedilmeden geçilemez. gece boyunca bardağı 5 ytl'den satılan biraları, konser bittikten sonra bedava dağıttılar ve salonda kalan biz bir avuç insan biraya doyduk, fıçıları sömürdük. bu geceye en bi muhteşem final oldu.
  • müzik kulağı birazcık iyi olan herhangi bir insanın biraz güzel bir ritm ile en azından kıpırdanacağını varsayarsak kendi ürettiği şeyleri sunarken içtenlikle dans eden, temelde 2 kişiden oluşan müzik grubu.
  • haklarında çok iyi şeyler yazılmış ama ben açıkçası hayal kırıklığına uğradım. öncelikle elektronik dans müziği diye lanse ediliyor yaptıkları müzik ama pek öyle değil. öncelikle içinde her synthesizer bulunan müziğe elektronik demek doğru değil. kraftwerk, depeche mode... bu temel gruplara hangi grubu eklerseniz ekleyin, saf electro-pop'la bir kan bağları yok. sadece ikinci parçada seziliyor bu ruhdaşlık. daha çok morcheeba gibiler. dans müziği olduğu da tartışılır. bpm'leri yeterince hızlı değil, bu müzikle tepinemezsiniz, elde şarap kadehi olduğunuz yerde, tikkyler gibi sallanırsınız ancak. ama bence asıl problem, ingilizce müzik yapan tüm yerli gruplarınkinin aynı. melodi yok gibi bir şey. vokallerden akılda kalan hiçbir şey yok. sanki önce altyapıları kurmuş, onun üstüne melodi aramış gibiler. konserlere dört kişi çıkıyorlarmış, daha iyi olabilir, daha enerjik ve pozitif. ama eğer ingilizce müzik yapıyorsanız yerli gruplardan daha batılı olmanız bir şey ifade etmez, o dilde müzik yapıyorsanız massive attack kadar iyi misiniz, buna bakar ingilizler. bant dergisinin kapağında gösterdikleri ayak parmaklarına ise değinmek istemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap