• olum hep maddiyattan dem vurmuşsunuz bu ne ya

    kadınların aslında maddiyat beklentilileri yoktur

    onlar özverili ve anlayışlıdır

    siz olaya maddiyat olarak bakarsanız , kadında o tarafa yönelir

    sadece gerçekten iletişim kurmanın yani

    anlatmak

    anlamak

    anlaşmak

    düzleminde oturursanız doğru yolda ilerlersiniz

    kadına tüketici gözüyle bakmayın ve yanlış beklentilere girmeyin

    ayrıca şu başlığı da bi değiştirin ya

    erkek- kadın

    oğlan- kız

    (bkz: türk erkeğinin kadınlardan beklentileri)

    bakın ne kadar şık oldu :)
  • türk kızlarının birçoğunun artık evlenmek istememelerine (!) sebep olan beklentilerdir.

    erkeklerin de bildiği gibi artık eskisi kadar evlilik peşinde koşan kızlar yoktur. sayıları da gittikçe azalmaktadır. tüm bu beklentilerinizi karşılayacak aynı zamanda da sosyo-ekonomik özgürlüğü olan, her konuda fikir beyan edebilme yetisine sahip olan kızları biraz zor bulursunuz artık. evlenmek için bu beklentileri karşılayacak kız beklenmeye devam edilirse şayet, sanırım zamanla "evde kalmak" söylemi erkekler için de geçerli olacaktır.
  • şu yemek talebi konusunda söyleyeceklerim var.

    yemek yapabilen erkek normal zekada bir insandır. çünkü yemek yapmak ''ben beceremem ya'' denilecek kadar komplike bir olay değil. bunu gerçekten deneyip de başaramayanın zekasından şüphe ediyorum şahsen. kendisini bir kadından her daim daha akıllı gören erkeklerimizin iş yemek yapmaya gelince gerizekalıya bağlaması çok komik. bir soğan ya da domates doğramak ne kadar zor olabilir? kabuğunu soy, tahtaya yatır, ufak parçalara böl. ''pembeleşinceye kadar ne demek lan asfdhajsfha'' falan filan... arkadaşlar niye hayatınızda hiç çiğ soğan görmemiş gibi davranıyorsunuz? rengi beyaz. ateşin üzerinde durdukça rengi koyulaşıyor, bu kadar basit. einstein olmak gerekmiyor yani.

    önüne bir bidon koysak, içine tuz atsak, eline de bi sopa versek, şunu bi karıştır bakalım desek, ay ben hiç yapamam beceremem mi diyeceksiniz? tenceredeki şeyleri karıştırmak bundan zor değil. kaldı ki internet çağı, bin tane yemek tarifi veren site var. satır satır yazmışlar. iki domates, üç soğan, bir kaşık salça bilmem ne. okumanız mı yok yoksa okuduğunuzu anlamak mı zor? e videolar da var? izle öğren kardeşim. bi havalar bi tripler, sanki evde asrın buluşunu yapacak da izin vermiyorlar gibi bir kaf dağından bakmalar... ama daha iş saçma sapan bir taze fasulye yemeği yapmaya gelince topuk. hangi malzemeden ne kadar, nasıl ve ne zaman kullanacağın yazıyor, neresini anlayamıyorsun hayret ya. ''bir su bardağı su ekleyin'' mesela, harbiden de çok anlaşılmaz bir cümle değil mi?

    şahsen ''o kadar çalışıp bi de erkeğe yemek mi yapıcam'' gibi tripleri saçma bulurum. evde başka bir insan olmasa da zaten yapacaksın. tek kişilik değil, iki kişilik yapacaksın yani çok öyle aman aman bir zorluk yaşamayacaksın. fakat karşındaki tip ''vaktim olsa bile ben elimi sürmem yemek işine, o senin görevin, burası amerika mı?'' gibi şeyler söylüyorsa, ''erkeğin yemek yapması kültürümüzde yok'' ayağı çekiyorsa, üzerine bir de ''kadın da çalışmalı, hayat müşterek'' diyorsa işte kardeşim onun önüne bayat ekmeği ıslatıp koyacaksın. hayvan evladına bak. işine gelince hayat müşterek, işine gelince örfümüz töremiz... e o zaman bu toprakların diliyle konuşayım, sen ne biçim bi errrrkeksin? nasıl yetersizsin ki eşini çalıştırıyorsun, kadının eline bakıyorsun maddi olarak? kadın çalışıp eve para getirmek zorunda mı? babandan böyle mi gördün? tamam annen evi harika çekip çeviriyordu da harbiden çalışıyor muydu bir de dışarda? hem işyerinde çalışıyordu, hem evde çalışıyordu, her şeye de yetişiyordu, al bu da sana kapak olsun diyorsan da babadan oğula nesilsiniz galiba. o zaman da annene acımıyordun muhtemelen. neyse... madem kültürümüz, sen hem karına hem çocuklarına bakmakla yükümlüsün. sen dışarı işlerini halledersin, kadın da ev işlerini. hayat böyle müşterek olur.

    evde iki kişi de çalışıyorsa, yani toplumda senin görevin olarak görülen eve para getirme işinin altına kadın elini koymuşsa, senin görevini paylaşıyorsa, sen de toplumda kadının görevi olarak görülen yemek, temizlik, çocuk bakımı vs. gibi şeyleri kadınla paylaşacaksın. ha iş haftanın üç günü yemeği sen yap, dört günü ben yapayım gibi ev arkadaşlığına dökülmez de ne olur işte sen de süpürüp silme işlerini alırsın üzerine. ne bileyim bulaşıkları makineye yerleştirirsin falan. sofrayı kurarsın vs. mutlaka yapabileceğin bir şey vardır. daha bunlar için ''yapamıyorum, anlamıyorum'' diyorsan da merak ediyorum, aptal mısın, vicdansız mı, yoksa uyanık mı? ağzını açınca cak cak türk kızı şöyle, türk kızı böyle... sen nesin? sen önce bi kendine bak, kadın seni ne yapsın? böyle olmana rağmen bir kadın seni el üstünde tutuyorsa öp başına koy. daha da tatava yapma bir şeylere. elin işlemiyor bari çenen kapalı dursun. yıldık senin sonu gelmeyen beklentilerinden, komplekslerinden, dırdırından. iki dakika huzur ver.
  • nefes alması.
  • beni taşıyabilmesi.

    (bkz: sırtında)
  • konuyla ilintili olarak aylin kotil'in anlattiklarini dikkate aldigimizda erkegin ona muhtac olmasidir.

    --- spoiler ---

    güçlü kadın olmak mı olmamak mı ?

    güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri halletmeye çalışan. anne babaları tarafından böyle yetiştirilen. onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler. evdeki tüm tamirat,tadilat işlerinden anlarlar. bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. faturalarını kendileri yatırırlar. hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. hatta etraflarının yükünü de üstlenirler. özgürlüğü severler,dik durmayı da,güçlüdürler çünkü…

    aşık olduklarında hissederek yaşarlar. aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. sevdiklerine problem çıkarmazlar.bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.

    çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan,yansıtmazlar çünkü. para var mı,işyerinde sıkıntı mı oldu, birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği. çünkü istemezler kimse onlara acısın.

    sonra da bir bakarlar ki, bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz. bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür. eskaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya kalksalar, bu sefer de sorunlu kadın, kaprisli kadın,tahammül edilmez kadın damgasını yerler. bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar!

    terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini, içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber.

    sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden gitmiş erkeğe muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış.

    erkekler çok severler böyle kadınları. birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin. onlara kendini erkek gibi hissettirir! bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.

    mesela fatura filan yatıramazlar,anlamazlar çünkü. nerden yatırılır onu da bilmezler. ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar onca torbayı. hep yorgun olurlar, bütün gün spor salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler. akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar. akşam eşleri eve geldiğinde,bugün nereye yemeğe gidelim,diye sorarlar. en kötü ihtimal dışardan yemek söylerler. zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere. kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar. huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbirşeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar. pek teşekkür etmezler,kıskançlık krizlerini de severler. kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar. erkekler bu kadınları asla terk edemezler. çünkü o güçsüz,kırılgan bir kadındır. ayrılırsa kurda kuzuya yem olur.koruyup kollanmalıdır her an o!

    zayıf kadınlar hiç çökmez,buruşmaz ve yıpranmazlar. ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır. ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar...

    aylin kotil
    --- spoiler ---
  • kafa sikmemeleri ve bencil olmamaları. başka hiç bir şey değil, bu kadar basit be .
  • çok iyi pes oynamıyor olması.

    yıllar evvel bir kız arkadaşım pes'te 5-0 yenmişti beni, hala kendisine dair hatırladığım ilk şey budur. barcelona'yı almıştı gerçi ama olsun, neredeyse 25 yıllık arkadaşım murat'tan böyle fark yemiş adam değilim :(((

    ikinci hatırladığım şey de call of duty modern warfare'i 2 kez veteran mode'da bitirmiş olması. ben regular'da tatata patata ficüuuv ficüuuv diye allah ne verdiyse ilerlerken kız veteran'da oynayıp taktik falan yapıyordu.

    "bu ilişki nereye gidiyor?" diye kendime sordum, kaçıp canımı kurtardım*
  • konuşmaması,
    yememesi,
    içmemesi,
    sadece nefes alması.
hesabın var mı? giriş yap