• darbuka'nın, elle çalınan vurmalı çalgıların kurdu olmuş bir romen adamı. öyle bir çalar ki süratten parmakları yanacak diye korkarım, darbuka çalarken ses hızını aşan tek insandır. ayrıca kaliteli bi müzisyendir; kendi grubuyla birlikte çıkardığı bi dolu albümünün yanında uluslararası yarışmalarda pek çok birinciliği wardır, okay temiz'le sürekli dalaş içindedir.

    albümleri arşivliktir, her ne kadar bi albümünde rezil parçaları okumak gafletine düştüyse de, bildik parçalara yorumu ahenklidir, "ağlayan keman" ise öldürücü bi parçadır.
  • "hi-cazz" diye bi tür yakalamıştı grubuyla... "kuğu gölü, godfather,perfidia, misirlou ve beehoven'in 5. senfonisi"ne yorumları mükemmeldir, arşivliktir.
  • bir zamanlar savas ay'in (her zamanki gibi) yuzeysel bi bicimde programlarinda tansiyon dushurucu olarak kullandigi muzik insani
  • iyi bir darbukatör olmasına rağmen yaptığının jazz la alakası yok pek, jazz formunda çalamıyor.
  • darbukada olayı aşmıs bir insan ! bende aşacam...
  • antalya aquapark'da turist hatunlarla konuşmaya çalıştığı* bir esnada, elimdeki fotograf makinesiyle önün atlıyıp* (balık abi, bi poz) dediğim ve dediğim gibi, deklanjöre bastığım; ancak tüm aptallığımla aleti açmamış olduğumu farkettiğim ve o (ananı senin!) bakışını kaçırdığım; ancak azimle tam kafayı çevirirken bir poz yakaladığım, uğruna anlatım kabızlığı çektiğim dabrükatör baryam şey.. ***
  • sting'le düet yapacak olan dabrükatör.
  • iddia edildigi üzere sür'at sinirlarini zorlayan biri degildir, teknigi de sultan mahalle ekolünü gecememi$tir.
    kendi grubu olarak sundugu grupla cikardigi ilk iki albüm, aslinda istanbul'un sesi adli*, kurulu$unda balik ayhan'in da oldugu, ancak sonradan cikan anla$mazliklarla ayrildigi grubun repertuari, projesi ve fikridir.
    balik ayhan emege saygi duymayan biridir, sanatla ilgisi yoktur.
    kiminle düet yaparsa yapsin degi$meyecek gerceklerdir bunlar.
  • dolapderede müzik aletleri dükkanı olan kişi.
  • askere gitmeden hemen önce arkadaşlarla gittiğimiz bir eğlenceden dönerken bir köşebaşında karşılaştık balık ayhan kişisiyle.
    yazdı, hava sıcaktı, bizde alkol vardı, balık ayhan abi gülüyordu park halindeki arabasının arka koltuğunda, kapı açıktı, bir bacağı dışarıdaydı.
    aramızda şöyle br konuşma geçti;

    - balık ayhan abi hürmetler, yok mu darbuka?
    + yok be güzelim
    - olsa bir güzel tıngırdatsaydınız, askere gidiyoruz moral olurdu
    + askerden dönünce tıngırdatırız inşallah
    - eywallah güzel abim
    tam gidiyoruz, biraz uzaktan seslendim
    "balık ayhan abi, hastayım senin darbukayla mozart filan çalmana"
    balık ayhan cevap verdi
    "beethoven o güzelim, mozart değil"
    biz hep bir ağızdan "büyüksün balık abimiz"...

    netice itibariyle alkol kötü bir şeydir...
    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

    didit: mozart beethoven karışmış olabilir ama işte öyle bir şey.
hesabın var mı? giriş yap