• adi turkceye ates altinda cesaret diye cevrilen, 1996 yilinda cekilmis, denzel washington ve meg ryanin basrolunu oynadigi bir film. film, köfrez savasi zamaninda ordu icinde olan bazi olaylari -yanlislikla (bazende bilerek) kendi vatandaslarini olduren amerikalilari-, olaylarin ustunu ortme cabalarini ve bu olaylari aciga cikarmaya calisan bir yarbayi anlatiyor. meg ryan yine bir gulumsemesiyle aklimizi basimizdan aliyor.
  • denzel washington körfez savaşı sırasında olmuş bir helikopter kazasını araştırmaktadır. helikopterin pilotu meg ryan'dır. denzel olaya tanıklık etmiş bütün askerlerden olayın farklı versiyonunu dinler ve bunu canlandırma olarak bizde filmde görürürüz. muhteşem çekilmiş bir filmdir. konusu ve anlatımıyla sürükleyicidir, bazı noktalarda duygulandırma gibi bir yetisi bile vardır.

    film boyunca meg ryan ile denzel washington aynı karede görünmez.
  • hakkında bu kadar az entri girilmesi şaşırtmış filmdir. genelde ekşi sözlük'te bu cümle şöyle devam eder: böylesine kaliteli bir filmin yazarlarca görmezden gelinmesi ve hakkında sadece beş entri girilmesi gerçekten de şaşırtıcı. ama ben böyle devam etmeyeceğim. zira karşımızdaki film basbayağı kötü bir film. özellikle başlarda midenin kalkmaması zor. tabi filme olumsuz yaklaşmamın bir nedeni de geçtiğimiz günlerde gerçekleşen reyhanlı katliamı. bu katliamdan sonra militarist bir film izlenmezdi gerçi, iyi de olsa sevmeyebilirdim. gerçi şu bir gerçek ki artık tahammül edemiyorum bu amerikan menşeli savaş filmlerine. neyse ki sayıları son zamanlarda azaldı (bu savaş filmlerinin boşluğunu süper kahraman filmleri dolduruyor, ikisi de aynı şeyi yapıyorlar zaten).

    filmin açılışından başlayayım. bağdat'ta amerikalılar ıraklılarla savaşıyorlar. cia-pentagon destekli bir hollywood savaş filminden beklenecek replikler sarf ediliyor: "hepsini öldürün, acımayın, vurdun mu, yaşasın be". denzel'ı böyle bir rolde izlemek hiç de güzel değildi. neyse. denzel'ın canlandırdığı albay arkadaşının tankını vuruyor bilmeden. sonra bu olayın üstü kapatılıyor. ama asıl olay bu değil. bir helikopter varmış. bu helikopterdeki en yetkili kişi kadınmış. helikopter bir şekilde hasar alıp düşüyor ve kadın sabahı göremiyor. madalya ve kahramanlık dağıtmayı bir halt sayan yetkililer kadına madalya vermek istiyorlar ama olayı araştırmadan vermek istemiyorlar. denzel da olayı araştırıyor. başka da bir şeyi yok filmin. adam olayı yaşamış kişilerin yanına gidiyor, görüşlerini öğreniyor, araya flashbackler giriyor (helikopterin düştüğü sekansı defalarca kez izliyoruz, farklı bakış açılarından), tahmin edileceği üzere yukarıdan baskı görüyor, ama kahraman amerikalı ya olayı aydınlatacak, baskılara boyun eğmeyecek vs. sonra öğreniyoruz ki askerlerin dediği gibi kadın cesur değil korkağın tekiymiş, sonradan öğreniyoruz ki korkak değilmiş cesurmuş, her şey piç bir askerin başının altından çıkmış falan. bu yani. bütün olay bundan ibaret. hiçbir şey söyleyemiyor film (ne sistem eleştirisi var ne başka bir şey). bitince zihinden silinip gidiyor. bu albayın alkolikliği, sorunları olması (o tankta en yakın arkadaşı vardı, yani arkadaşını öldürdü) vs es geçilmiyor. aile her şeydir sonucunu da koy. tam bir steven spielberg filmi. ama yöneten kişi edward zwick.

    courage under fire'ın hiçbir artısı yok bence. meg ryan da rol almasaydı keşke filmde. hem az görünüyor, hem de bu karakterlerin oyuncusu değil. özellikle helikopterde bağırdığı sekanstan sonra "bunun yerine romantik-komedi çekseydin keşke" dedirtti. matt damon'ın da filmde 15-20 dakikalık bir rolü var. bu adam gençliğinde hakikaten çok çirkinmiş. o çirkin halinden nasıl şimdiki haline gelebildi, şaşırmamak zor. sözün özü, her şeyiyle formül kokan, izlenmesi pek gerekli olmayan, vakit kaybı bir film.
  • bir diğer the general's daughter tadında askeri film.

    ordu içerisinde yine bir boklar yenmiştir, ancak kol kırılmış yen içinde kalmıştır. bunu açığa çıkarmak da denzel abiye düşer. ama gel gör ki kendisinin de filmin başında gösterildiği üzere, zamanında içinde yen kalan başka bir vukuatı vardır.

    bu sebeple film hem yarbay denzel'ın kendi vukuatıyla yüzleşmesini hem de meg ryan'ın hayatını kaybettiği kazadaki cover-up'ı açığa çıkarma çabasını anlatır. enteresan bir 90'lar filmidir, körfez savaşı görüntüleriyle olsun, şimdinin iyi bilinen oyuncularının o zamanki çelimsiz ve tipsiz* halleriyle olsun güzel bir nostalji yaşatır.

    kişisel not: filmi yaşım tutmasına rağmen 2018'de izlememin sebebi bir uçak yolculuğunda rastlaşmamızdır efenim.
hesabın var mı? giriş yap