• robert o’brien tarafında yazılmıs bir kitap. hic merak ettiniz mi acep dunyada nukleer bi savas olsa, herkes olse ben yanlız ne yapardım die. eger dusunduyseniz bi bakmakta yarar var.
  • amanda seyfried, chris pine, chiwetel ejiofor gibi oyuncuların rol alacağı kitap uyarlaması bilim kurgu filmi.

    edit: margot robbie filmin kadrosuna katılan diğer bir isim.
  • fragmandan anladığım kadarıyla kıyamet sonrası dünyada yalnız başına kalan bir kadının* daha sonra karşılaştığı iki erkek** arasında kalmasını anlatan dram-gerilim filmi. olayların kıyamet sonrası dünyada geçmesi dışında bilim kurgusal bir öğe yok galiba. film güzele benziyor da baş karakterin kadın olmasını görmezden gelirsek konu bana 1985 yeni zelada yapımı the quiet earth'ı hatırlattı. amerika'da 21 ağustosta vizyonda olacakmış.
  • ülkemizde gösterime girmesini beklemediğim bilim kurgu filmi. işin ilginci malum yerlere de düşmemiş film. kim ne yaptı izledi de eleştirdi puan verdi bilemiyorum.
  • dostum, sci-fi, thriller demişsin ama bu bildiğin kavak yelleri.
  • bu sene sundance'de gösterildikten sonra merak ettiğim filmlerden olmuştu. zaten sevdiğim üç oyuncuyu barındırdığından torrent'e düşünce indirip de izlememek mümkün değildi. efenim filmin konusunda diyor ki bir nükleer felaket olmuş, insanlar ölmüş. filmimiz köpeğiyle beraber yaşayan (köpeğiyle beraber yaşayan insan klişesi) bir kadına odaklanıyor. bu kadın hayatını idame ettirirken önce siyahi iyi bir eleman çıkıyor karşısına, sonra beyazi bir eleman. sonra mı? bir filmi senenin en kötüsü ne yaparsa onlar oluyor ya da bir filmi iyi yapacak hamleler neyse onlar olmuyor. üç oyuncunun kurtaramadığı, nükleer felaket hissinin karşı tarafa (bana sana) geçirilemediği, bilim kurgu tarafının epey, gerilim tarafının bayağı sorunlu olduğu bir film. robbie'yi izlemek gene keyifliydi. umarım zamanını bir daha böyle dandik filmlerle harcamaz.

    spoiler

    *ahmağa bak ya. kız sevişmek istiyor. "zamanımız çok, acele etmeyelim," diyerek kızı reddediyor. sonra senden karizmatik birisi gelince götün tutuşuyor de mi? hayır, şu sahneyi yazan da nasıl yazmış anlamıyorum. insanların öldüğünü, büyük bir alanda sadece sizin yaşadığınızı düşünün. çok güzel olan bu kadın sizle yatmak isteyecek ve siz "şimdi yapmayalım canım. ömrümüz uzun" mu diyeceksiniz? ne alakası var ulan? böyle salakça bir sahne izlemedim (izlemişimdir).

    *film bir hayli sorunlu. yukarıda da belirttiğim gibi o "her şeyin kötü gittiği, insanlığın yok oluşa geldiği dönemi" iyi yansıtamıyor. o atmosfer oluşturulamıyor. mesela benzer bir film olan the road'ta öyle güzel oluşturulmuştur ki o atmosfer izlerken tüyler diken diken olur. ya da bomboş new york'u çarpıcı bir şekilde görüntüleyen i am legend'ı da örnek verebilirim. ama z for zachariah'ın yönetmeni o atmosferi oluşturamamış. insanlığın büyük bir zarar gördüğünü sadece diyaloglardan anlıyoruz. bunun için illa da yağmurlu, puslu, karanlık bir hava, yıkık bir kent oluşturması gerekmiyor. quiet earth'ün çoğu sekansı gündüz çekilmiştir ve bu sekanslarla bir felaketin yaşandığını fark ettirebilmiştir mesela.

    *filmin karakterleri de sorunlu. böylesi bir zamanda davranılması gerektiği gibi davranmıyorlar sanki. bundan tam emin değilim ama karakterlerin davranışlarından pek hoşlanmadım. mesela ann'in önüne gelene güvenmesi, pek sorgulamaması, fazlasıyla dindar oluşu düşündürücü. böylesi bir dönemde insan önüne gelene güvenebilir mi? michael haneke'nin kurdun günü adlı filminde çoğu karakter hayatta kalmak için yapılabilecek bütün şerefsizlikleri yaparlar mesela. bundaysa öyle değil. biraz ütopik olmuş davranışları. ya da john'ın "onu seviyorsan benim için sorun değil" demesi. diyaloglar da sıkıntılı. ne demek sorun değil? oldu olacak nikahlarını da kıy. saçmalık dostum. "siz beyazlar her zaman beraber olursunuz" da ne demek? iki ırktan/renkten evlenen olmuyor mu yani? off sıkıldım amk. tutarsız bir film. diyaloglar vasat, davranışlar utopik, dönem iyi yansıtılmamış, gerilim yok denecek kadar az, olanı da fazlasıyla klişe. senenin kötü ve en sıkıcı filmlerinden.

    *neyi başarılı buldum? oyunculuklar başarılı. üç oyuncu da rollerin hakkını veriyorlar. yönetmen felaket sonrası dünya atmosferini oluşturamıyor ama en azından karakterler arasındaki cinsel tansiyonu oluşturabilmiş biraz. ama bu da filmi kurtaramıyor. zaten gerilimli sahnelere pek yer verilmemiş. bomboş sahnelerle doldurulmuş film.

    *senaryo çok kötü, görüntü yönetmenliği kayda değer, oyunculuklar iyi, yönetmenlik kötü, kurgu dandik, fırsatlar kaçmış, hızla unutulan bir film, diyerek bir özet geçmiş olayım. son not: margot robbie onca oyuncunun aksine makyajsızken bile mükemmelsin. iyi ki martin scorsese seni seçmiş. umarım daha uzun yıllar seni bilhassa kaliteli filmlerde görebiliriz.

    *(bkz: fragmandan ibaret filmler)

    spoiler
hesabın var mı? giriş yap