• bizim dispanserin yanında bir park var. ve burada akşamcı olarak nitelendirebileceğim hacı abi var. adamın adı hacı yani.

    bizim bu hacı abi fırıncı ve günlük gelip içer. içkisi de kendi imalatıdır. yanlış anlamayın. yoksa adam fırıncı hangi asgari ücretle nasıl alsın da tekel içsin değil mi.

    bizim bu fırıncı hacı abi ramazanda 1 ay ağzına alkol sürmez. ben işte bu arada bizim kedilere üzülüyorum. normalde adam her geldiğinde balık yada tavuk getirir. ve bizim kediler bu adamı deli gibi seviyor.

    babam beni öğlen aralarında güneşlenmeye çıkardığında sohbet ediyoruz. inanın kediler 1 saniye bile adamın peşini bırakmıyor. ve bu sayede kedileri ben de sevebiliyorum.

    kediler niye benim yanıma gelmiyor bilmiyorum muhtemelen tekerlekli sandalyeden ürküyor olabilirler.

    şimdi söyleyin eğer bir cennet varsa buraya hacı mı gidecek yoksa diğerleri mi.

    edit: kedi dediğime bakmayın adı balkız. ve ben de onu çok seviyorum.

    edit2: debeye girmisiz tüm kediler ve kedi köpek severler adına beni bu listeye layık görenlere teşekkür ediyorum.
  • 1953 tarihli "akşamcılara tavsiyeler" adlı risalenin müellifi imiş bu amca. akşamcılara küçük bir tavsiye nakledelim risaleden:

    "..bunu önlemek için iki çare vardır ... doktorlar der ki:
    - ılık bir duş yapmak veya hamama gitmek vücuddeki zararlı toksinlerin çıkmasına yardım eder; bir nevi zehirlenmiş olan içkili, tabii haline avdet eder. tecrübeli ayyaşlar, buna taraftar değillerdir. onların kanaatine göre ve "çivi çiviyi söker!" fehvasınca, sabah sabah bir kadeh limonlu rakı içmek, hem mideyi düzeltir, hem âsaba kuvvet verir, hem de insanı yeni baştan neş'elendirir.
    bu satırların muharriri de ayyaşların noktai nazarına uygun hareket etmiş, böyle akşamların sabahında birer kadeh limonlu rakı içmiş, hakikaten büyük faydalarını görmüş, bir anda neş'e ve kuvvet menbaı olmuştur. gel gelelim, bu tedavi sisteminin tek mahzurlu bir tarafı var! o da, sabah sabah ağzı rakıya sürülen bir kıdemli ayyaşın, tek kadehle iktifa edemeyişi ve:
    - adam sende...
    diyerek, limonlu kadehleri birbiri ardına devirmeğe başlayışıdır!
    bu sebeple okurlarımızdan limonlu rakı içmektense, böyle akşamların sabahında bir duş almalarını veya hamama gitmelerini rica ederiz".
  • oğuz yılmaz ın baba şarkılarından biri. rakıyla nefis giden eserlerdendir. tek başına dinlendiği takdirde adamı tribe sokar, "of" lar çektirir.

    sözleri:

    belli yine meyhaneye gidiyorsun hey akşamcı
    bilmiyorum her gün niye içiyorsun sen akşamcı

    bugün yine efkardan mı yar yüzünden sevdadan mı
    ayrılıktan mı kahırdan mı içiyorsun sen akşamcı

    kaç geceyi sabah ettin, her kadehte bir ahh ettin
    sen kendine yazık ettin, biliyorsun sen akşamcı

    gizleme hiç hüsranını kaderine isyanını
    içkiye göz yaşını içiyorsun sen akşamcı

    bugün yine hasretten mi kederden mi hüzünden mi
    bir hayırsız yüzünden mi içiyorsun sen akşamcı

    kaç geceyi sabah ettin, her kadehte bir ahh ettin
    sen kendine yazık ettin, biliyorsun sen akşamcı

    şeklindedir.
  • daha ilkokul 1 ya da 2 ye giderken, oyle bir okuldaydim ki sabahci oglenci diye kavramdan haberim yoktu... sabah derse girer aksam 3bucuk 4e kadar ders yapardik... megersem millet diger okullarda yarim gun ders yaparmis, sabah girer oglen cikar (sabahci), ya da oglen girer aksamustu cikarlarmis (oglenci)... halen boyle mi bilmiyorum ama benim zamanimda boyleydi en azindan...

    gelelim aksamcilara... bir gun bir sekilde okuldan erken cikmisim, evin oralarda onlugumle bir yerden baska bir yere gidiyorum... karsimdan da benim gibi onluklu bir cocuk geliyor... benim hizama geldiginde, suratinda cok ciddi bir ifadeyle beni durdurdu ve "sabahci misin, oglenci mi?" dedi.....

    ben soktaydim.... sabahci neydi? oglenci neydi? dunyadan hic mi haberim yoktu? anlamistim ki okulla ilgili bir soruydu bu ve ustumdeki onluge guvenerek sormustu bu soruyu karsimdaki... ama ben sorudan hicbirsey anlamamistim, ama ayni zamanda salak da gozukmemeliydim, kendine guvenen, okul camiasinda olup bitenden haberdar bir ogrenciydim ben... butun bu dusunceler kafamdan simsek gibi gecerken, tekrar tekrar sabahci ve oglencinin ne olabilecegini dusunuyordum... okula girisi cikis saati ile ilgiliydi herhalde.... okula giris mi? okula oglen girilir miydi canim? olmazdi oyle sey.... demek ki cikisla bir alakasi vardi herhalde, ama sabah cikmak? nasil? ama artik zamanim dolmustu, cevabimi vermem gerekiyordu, israrli gozlerle bu sordugu basit sorunun cevabini bekliyordu sorgucum... aptal miydim ne?.... neyse sabah cikilmasi mantiksizdi ama artik agzimdan bisiy cikmasi gerekiyordu, inceldigi yerden kopsundu, ne zaman cikiyordum ben? aksam, o zaman aksamciydim..... "aksamciyim ben" dedim..... kendimden cok emin soylemistim, hatta bir "ben digerlerine benzemem, ben ozelim" havasi bile vardi ses tonumda...

    cocuk bana soyle bir baktiktan sonra, hicbisey soylemeden yoluna devam etti... ben ise kurtulmanin rahatligi ile oh cektim...

    ama sonra dusundum, acaba o cevabi aldiginda cocugun aklindan neler gecti...
    "aksamci da neymis, salak bu, zaten kirk saat dusundu cevap vermedi, ne tipler var allahim" mi....
    yoksa "aksamci mi? o da nesi, ulan haberim olmayan seyler de mi var? aksamci nasi oluyo?" mi....
    yoksa "ulan gec kaldik zaten, sabahcilar cikmis mi diye ogrenicektik, onu da ogrenemedik su salak yuzunden... aksamci ne be" mi.... yoksa bambaska birsey mi? hic bilemiycem herhalde...
  • sadece akşamdan akşama bir-iki kadeh içerek, demlenmeyi seven ama alkolik ya da ayyaş olmayan kimse.
  • ahmet mithat efendi, "dolaptan temaşa" hikayesinde şöyle tarif eder:

    " 'akşamcı' ne demek olduğunu bilirsiniz ya? müptelâ-yı işret olanlar hanelerinde çocukları meyanında işret etmekten teeddüp ederler ve ziftlenecekleri birkaç kadehin nûş edildiğini evlat ve ıyallerinin görmesi terbiyelerine nakise vereceğini düşünürler idi. hakları da yok mudur?
    binaenaleyh akşamları birkaç kadeh çakıştırmak mecburiyetinde bulunanlar kendi mahallerine civar olan meyhanelerden birisine ya dükkanı kapadıktan veyahut mahall-i memuriyetten çıktıktan sonra gidip apostol veya artin'in hazırlamış olduğu âlâ mezelerle nargileleri çubukları tellendirerek çakıştırırlar idi de saat yarımdan sonraya kalmamak üzere güya akşam namazından çıkmışlar da hanelerine gelmişler gibi yine hanelerine binnisbe vakit ve zamanıyla giderler idi. hatta bunlardan bazı erbab-ı mülahaza karılarından da utanarak ağızları kokusunu belli etmemek için çiğ nohut, kuru kahve, günlük, kâkûle ve karanfil gibi bazı şeyler yemeye bile kendilerini mecbur addederler idi."
  • pazardan pazara sevişen ve bu yüzden her akşam içen insan.
  • akşamcıları severim. özellikle ankara'da, memur tayfasında çok vardır onlardan.

    bütün gün bir yerlerde onlara biçilen rolleri oynarlar ama yine de pes etmeyip akşamı beklerler. üzerlerinden geçen bütün saçmalıklara rağmen "akşamın" tadını çıkarırlar ve güzel bir uyku çekmek için evlerine giderler.

    ertesi sabah başlayan mesai yeni bir umuttur onlar için. üstelik bu umut için çok fazla beklemeleri de gerekmez. (akşam olması yeterlidir her zaman.)
  • emir can basit sözler ile çok güzel şeyler anlatmış yine.

    metin'in şarkıya eşlik ettiği kısım çok güzel olmuş. klip&şarkı çok başarılı bir iş çıkarmışlar. tebrikler.

    --- spoiler ---

    derler bana akşamcı
    mermer kafam, az sancım
    herkes hakkımda savcı
    yargılıyor
    --- spoiler ---
  • klibinde metin pıhlıs'a melisa sahra katılmış'ın eşlik ettiği şarkı. estetiği her yerde belli oluyor bu kızın. klibin başında minik bir şovu da olsaymış keşke.

    şarkıya gelince; emir can iğrek hoş bir ses tonuna ve yormayan bir yoruma sahip. derinden kendini alkole vurma teması zaten her zaman ilgi çeker. bu sebeplerden dolayı dinletir ancak özensiz ve sıradan altyapı, uyduruk sözler yüzünden kısa sürede tükenir diye tahmin ediyorum.

    edit: oha klip çalıntıymış zaten. alıntı demiyorum çünkü elleri kullanmadan içki içme, şarkıya eşlik etme, kullanılan renkler birebir aynı. zaten müzik demeye bin şahit isteyen bu şarkıya bir de çalıntı klip mi? uu beybi..
hesabın var mı? giriş yap