hesabın var mı? giriş yap

  • başbakanımız binali yıldırım'ın az önce dile getirdiği durum. hükümetimizin başarısı bu dedi. bi gülme geldi, ne diyo lan bu değişik diyoken son anda anlayabildim.

    eskiden öğretmen başı 60 öğrenci düşüyomuş. akp sayesinde 30'a inmiş. o da %100 ediyomuş. adamlar matematiğe de kayyım atamış amk.

  • kelimeleri düzgün seçelim arkadaşlar.

    bir gün uçaktayım, yiyecekler ücretli. hostesin birisi 'bir şey arzu eder misiniz ?' diye yüksek sesle mutlu şekilde tek tek her yolcuya sorarak bizim koltuklara doğru geliyor. yanımdaki kelli felli orta yaşlı göbekli görmemiş herifin biri kızcağazı durdurdu, kızda bir şey istedi diye sevindi hafiften. yüksek sesle kıza; 'siz bu yemek satışından prim alıyorsunuz galiba' diye sordu. kız kem küm etti çok az miktar ekleniyor filan dedi sessizce. adam herkesin duyacağı şekilde; 'belli belli millete bu kadar yalvardığına göre...' dedi. adam aklınca hava yolu şirketine sövmenin gururunu yaşadı, ama şirketin satış politikasını uygulamak durumunda olan bir çalışanı incittiğinin farkında bile değildi. kızcağız çok bozuldu, işi gereği toparlamak zorunda olduğu için ses çıkaramadı.

    o nedenle satışta ısrar olayı vardır. ısrar deyin, müşteriyle fazla diyalog halindeler deyin, bir şeyler satmak zorunda hissediyorlar deyin, ürünü tanıtmak zorunda hissettiriyorlar deyin. binlerce olumlu cümle varken;

    'dilenci' ne demektir ya ? nasıl bir gönül kırmaktır bu. bu nasıl düşüncesizliktir !

  • bi kere dolmusta onumdeki adam inicem diye seslenicegine
    "bismillahirahmanirrahim" diye baarmisti.

  • evrim teorisine inanmayanlardaki en büyük mantık hatası, evrim teorisini bilenlerin buna "inandıklarını" sanmaları. evrim teorisine inanılmaz, evrim teorisinin gösterdiği bilimsel gerçekler "görülür". cahilsen, bakmasını bilmiyorsan, ya da kafan çalışmıyorsa bu evrim teorisinin sorunu değil, senin sorunun.

  • büyüdükten sonra ön yargıyla yaklaştığım, şimdi ise elimden düşürmediğim kitaplar. bir süre önce iş değiştirdim, yeni işimde çocuk kitaplarıyla da ilgilenmeye başladım. bu alanda daha iyi olabilmek için de makaleden ziyade çocuk kitaplarının içine dalmaya karar verdim. onları ve onları anlayabilen yazarları tanımaktı amacım. okuduğum kitapların arasına birkaç tane sıkıştırırım diye düşünüyordum. şimdi ise elimden düşürmüyorum. hayata dair karmakarışık problemleri yalın bir şekilde çözmeleri, biraz da abartmak gerekirse beni şoke ediyor. belki çocuklarla ilgili konular sınırlı görünebiliyor, hani anne babası boşanan bir çocuk, dışlanan bir çocuk vs. ama kitabı okumaya başladığımda aslında çok fazla şey söylediklerini görebiliyorum. bir de elimde taşımaktan ya da otobüste vs okurken görünmekten açıkçası utanıyordum. kocaman insanın okuduğu kitaba bak diyecekler sanıyordum. ama şimdi umurumda değil. resimleri, naifliği, insanı yumuşacık yapışı, gülümsetmesiyle çocuk kitapları artık benim için bambaşka. bir de aldığım kitapları elimde tutmuyorum. bitirdiğimde hemen tanıdığım ya da tanımadığım bir çocuğa veriyorum yaş grubuna göre. hem onlar mutlu oluyor hem de ben. bu kitapların isimleri (dedem bir kiraz ağacı, martıya uçmayı öğreten kedi, uçutmam bulut şimdi, walter'ın endişeye gerek yok giysisi gibi) de çoğunluklu şahane oluyor ve gerçekten edebi bir dile sahipler. ve bu kitaplarla uğraşmak bir o kadar zor. çocuğa bir meseleyi yalın, açıkça ve dolandırmadan anlatmak herkesin harcı değil. herkes ben de çocuk kitabı yazarım, ne var ki diye düşünüyor. ama onlara göre bir anlatım dili oluşturmak zorlayıcı. bu yüzden çocuk kitabı yazarlarının gözümde yerleri bambaşka. çok ciddi bir iş başarıyorlar. anladım ki yaş kaç olursa olsun bu kitaplardan vazgeçmemek lazım.