hesabın var mı? giriş yap

  • anadolu köylerinin çoğu pislik yuvasıdır... şaşırtmıyor artık. en çok ahlak bekçiliği yapıp en ahlaksız olmayı başarırlar.

  • izlerken ürperdim açıkçası. o adamın iyi birisi olmadığını biliyorlar. hatta canlı bomba olabileceğini de büyük ihtimalle tahmin ediyorlar fakat 8-9 polis birden adamı ablukaya alıyor ve canlı bomba korkarak kendini patlatıyor. belki orda kendini patlatmasa maçka parkından aşağı inip daha kalabalık alanlarda daha büyük sayıda canlar alacaktı. hepinizin inleyerek, acı çekerek ölmesini diliyorum. kansız kahpeler.

  • biri erkek olarak kalmayı tercih etmiş olsa da istanbul hanımefendisi kibarlığında iken, diğeri kadın olmayı tercih etmiş olmasına rağmen kasımpaşa külhanbeyi kabalığındadır.

  • 1. ticarette kimseye güvenmeyin, güvenmediğinizi de belli etmeyin.
    2. ben bu malı kesinlikle almalıyım diye düşünmeyim. ben bu malı bu şartlarda bana gelirse alırım deyin. (mal alınırken kazanılır)
    3. malınızı sıkışıp geliş fiyatına vs. eşe dosta bile vermeyin. geri plandaki görünmeyen maliyetleri gözettiğinizde zarar yazar. ticarette dost olmaz. çünkü genelde acıdığınız bu tiplerin ticareti söz konusu olunca size acımayacaktır. ticaret iş görmek için değil sadece para kazanmak için yapılır. herşeyin bir maliyeti vardır ve herkes buna katlanmalı.
    4. ticarette prensipleriniz olsun, ticaret savaşılarak kazanılır. bir kişi zaten bir malı alacaksa sizden döner dolaşır yine alır. müşterinin nabzını iyi tutun. onun o mala karşı ne kadar istekli olduğunu sezinlemeye çalışın.
    5. en kötüyü hesap ederek işletmenizde para akışının durmayacağı bir finansal model geliştirin. ekonominin coştuğu, paranın bol olduğu zamanlarda paranın hepsini yiyip sadece elinizdeki malla dikilip kalmayın, kenara köşeye para atın.
    6. işletmenin varlığıyla, kişisel varlıklarınızı ayırın. işletmenin kasasını cebin gibi kullanma.
    7. işinizi devamlı geliştirmeye bakın, amortismanlarını da hesap ederek uzun vadede maliyetlerinizi aşağı çekecek ve ticaretinizi artıracak işlere paranızı harcayın.
    8. çok şaşalı, havalı, paralı gözükmeyin, çok mütevazi olun, ortalama bir arabaya binin, ama iş ticarete gelince mütevazi olmayın, mesela mütevazi görüntünüzle yanda satılan dükkanı peşin para çat diye alırsanız, mütevazi haliniz tam bir karizmaya dönebilir.
    9. size işiniz sorulduğunda, işleriniz süper olsa bile asla ve asla süper şöyle böyle demeyin, insanlar sizin sektörünüze göz dikebilir. gerekirse hep ağlak bir tablo çizin ama paralar kasada bunu da unutmayın :)
    10. sabırlı olun, panik satışlar yapmayın, zaten köşede kenarda bol günlerde attığınız paralar duruyorsa, piyasa düşse bile tekrar çıkmasını bekleyin.
    11. kontrol edemeyeceğiniz kadar borç yapmayın, krizlerde insan piyasanın kötülüğünden hemen borçlarını sıfırlamayı düşünürler ve çok geçmeden piyasa toparlayabilir. ve onların değersiz olduğunu düşündükleri şey başkalarının yüksek karlı ürünü olabilir.
    12. ödemede problem yapmayan dürüstlüğünden emin olduğunuz insanları kesinlikle kırıp küstürmeyin.
    13. sizinle sıkı pazarlık yapan insanlardan çok korkmayın, çünkü genelde borcunu ödeyecek tipler çingene pazarlığı yapar. dolandırıcılar sizin tamahkar damarınızı yakalarsa yüksek fiyat verip sizi tokatlar. siz şöyle sattım böyle çaktım derken bir bakmışsınız o size hepsini çakmış.
    14. dürüstlüğü elden bırakmayın ama dünyanın en uyanık dürüstü olun.
    15. ticaret paradır, parayı zaman ekseninde çoğaltmaya bakın, hep bugünü düşünmeyin, yaptığınız hamlelerin sizi büyüteceğini düşünerek hamle yapın. doğru kararlar almak sizi uzun vadede zengin yapabilir.
    16. realiteyi asla elden bırakmayın. lotocular gibi büyük riskler almayın, küçük riskle büyük getirisi olacak işleri de sezinlerseniz asla kaçırmayın.
    17. eğer insan psikolojisini çok iyi bilen biraz gaddar bir adamsanız ticaret yapın, eğer naif ve duygusal bir insansanız yanından bile geçmeyin.

  • emrah serbes: ya meclise gittim, gizli gizli sigara içiyorlar. lan olum liseli misiniz? koskoca milletvekilisin, dokunulmazlığın var, kuru sulu karıştır iç.
    mehmet erdem:...
    nilgün belgün:....

    balçiçek ilter:.... peki gri mi buldun meclisin duvarlarını?

  • doktor öldürmesi ve sonrasında "alışkanlık yapıp" bir kaç kişiyi yaralaması armağan çağlayana komik gelmiştir ki kahkahasını tutamıyor.
    komik mi bu? gülünecek bir şey mi?

    çöp kadar değeri olmayan insanları meşhur etmeyin.

  • padişahın birisi bedava olan bir köprüden para kazanmak istemiş. köprünün başına her geçenden para alması için bir adam dikmiş. zaman geçmiş, halktan kimsenin isyan etmediğini görünce bir de köprünün çıkışına koymuş adam. bakmış ki halktan kimse isyan etmiyor. sonra demiş ki "ortasına da bir adam koyayım o da geleni geçeni siksin". bakmış gene isyan eden yok. halkını toplamış sormuş. memnunmusunuz diye. halkın içinden birisi, utana sıkıla, "iş çıkışı çok kalabalık oluyor. ortasındaki adamı iki kişi yapsanız"' demiş.
    sanki bizim hesap.
    bakalım padişahımız ne buyuracak.

  • her 5 durum güncellemesinden sonra birinin çıkıp "yarmıyor emuğa" dediği durum güncellemeleri.

    her 15 durum güncellemesinden sonra da biri de çıkıp benim gibi bu tespiti yapıyor.

    bu başlık çok güzel lan.

  • aklıma şu hikayeyi getiren olay.

    zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. "öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. öldüğünde "kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. kimse çıkmamış. nihayet bir hamal,

    -benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek kabul etmiş.

    vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. sorgu sual melekleri gelmiş. bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. "nasıl olsa bu ölü elimizde... biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.

    -o ip kimin? nereden aldın? niye aldın? nasıl aldın? nerelerde kullandın?"

    sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. sabahleyin kabirden çıkmış.

    - tamam, servetin yarısı senin, demişler.

    - aman, demiş hamal, istemem, kalsın. ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. o kadar servetin hesabını nasıl veririm?