hesabın var mı? giriş yap

  • savaş çanları çalmaya başlasın dedirten olay.
    beyler şimdi sıçtınız işte.
    gelsin ayrılıklar.

    edit: bilal'e anlatır gibi yapıyorum.
    1 tık mesaj senden server'a gitti beklemede
    2 tık serverdan karşı tarafın telefonuna gitti( telefon stand-by da ise notification kısmında görülmüşse açılmamışsa ne olmuşsa olsun kesinlikle okundu denilemezdi!)
    3tık ( 2 tık + mavi ) okundu sıçtınız.

    edit2:
    kişisel tavsiyem notification barında görebildiğiniz kadarıyla görüp mesajı açmayın, sonrası dırdır bilionuz.

    debe editi:
    yıllardır iki tıkın karşı tarafın mesajı [caps lock=on]okumadığını[caps lock=off] insanlara anlatmaktan baygınlık gelmişti, yine anlatayım dedim debe'ye girdi, ekşi itiraf ayrılan yalnız insanlarla dolu, hep bir suçlama hep bir hedef gösterme, ulan sen sevgiline güvenemiyorsun mutlu olmayı neden hakedesin ki?

  • öncelikle belirteyim; bu tespitim yaklaşık değer olmakla birlikte kesinlikle sallamasyon veya tahmini değer değil, birazdan size elimdeki kanıtlarla açıklayacağım üzere acı bir gerçektir.

    gelelim bu orana nasıl ulaştığıma.*

    efendim ben yaptığım iş dolayısıyla aylık 650.000 cirosu olan bir süpermarketin 1 yıllık tüm satış kayıtlarına ayrıntılı olarak (ürün, adet, tutar bazlı) ulaşabilen biriyim. geçen yıldan beri 4-5 defa zam dalgası gelmesine rağmen tüik'in yıllık enflasyonu sürekli yüzde 20 civarı açıklaması neticesinde (bkz: 3 nisan 2019 tüik enflasyon açıklaması) ben bu oyunu bozarım deyip kolları sıvadım.

    başlıyoruz

    ilk olarak bütün ürünlerin 1 mayıs 2018 ve 10 mayıs 2019 fiyatlarını excel'de listeledim. uzun süredir satılmadığı için fiyatı değişmeyen ürünleri ayıkladıktan sonra ürünlerin 1 yıllık fiyat değişimini ve ardından bu değişimlerin aritmetik ortalamasını hesapladım. bulduğum sonuç; %34 oldu.

    sonuç bu haliyle içime sinmedi, çünkü sizin gibi ben de farkındayım enflasyon çok daha yüksek. bu sefer aritmetik ortalama yerine ağırlıklı ortalama alma kararı aldım. bu sefer fiyatı değişmeyenleri bile listeden çıkarmadım ve bütün ürünleri satış tutarına göre (1 yılda o üründen elde edilen toplam hasılat) sıraladım ve bu hasılata göre zamların ağırlıklı ortalamasını aldığımda karşıma şöyle bir tablo çıktı;

    ----------------------aritmetik ortalama---------ağırlıklı ortalama*
    ilk 10 ürün*;-------------%61,94----------------------%64,06
    ilk 50 ürün;--------------%42,50----------------------%49,75
    ilk 100 ürün;-------------%45,98----------------------%49,82
    bütün ürünler;----------%26,89----------------------%42,25
    (*)hasılatı en çok olan ürünler sırasıyla; patates, ekmek, karpuz, domates, tavuk*, domates salkım, kıvırcık, kuru soğan, kıymalık dana eti, patlıcan. (bkz: enflasyon sepetinde asıl olması gereken ürünler)

    yeterli mi? değil :) fazla bilgi göz çıkarmaz diyelim ve bir de hasılat yerine satış miktarına (kg. veya adet olarak) göre ağırlıklı ortalama alalım.;

    ----------------------aritmetik ortalama---------ağırlıklı ortalama*
    ilk 10 ürün**;------------%63,37----------------------%56,99
    ilk 50 ürün;--------------%53,78-----------------------%54,83
    ilk 100 ürün;-------------%49,53----------------------%53,77
    bütün ürünler;----------%26,89----------------------%47,34
    (**)en çok satılan ürünler sırasıyla; ekmek, karpuz, patates, maydanoz, domates, kıvırcık, kuru soğan, portakal, salatalık, patlıcan.

    reyon bazlı ortalama zamlar ise karşımıza şu şekilde çıkıyor;

    ----------------------aritmetik----------tutar bazlı---------adet bazlı
    kasap;--------------%21,76--------------%27,18------------%35,57
    kuruyemiş;--------%21,93--------------%24,66------------%23,53
    manav;-------------%62,91--------------%67,46------------%65,38
    tekel;----------------%21,65--------------%19,45-----------%19,72
    temel gıda;--------%31,11--------------%23,77------------%27,48
    temizlik;------------%38,85--------------%37,09-----------%38,25

    kafanızda bir şeyler şekillenmeye başladı değil mi? hiçbir kesin sonuca varamıyorsak bile şu rakamlar karşısında enflasyonu %40'ın altında açıklamak milletin aklıyla alay etmek değil de nedir?

    bitmedi, devam ediyoruz.

    elimde bütün ürünlere ait, bütün firmaların uyguladığı ortalama zamlar var
    ancak gg gerekçesiyle burda paylaşamıyorum. onun yerine bunları firma ismi vermeden yad edelim;

    ülkemize ait en büyük 3 bisküvi-çikolata markasının yıllık ortalama zam miktarları; %26, %36, %41
    en yaygın bebek mamalarından biri; %41
    en yaygın 3 bebek bezi; %41, %42, %61
    domates salçaları*; %75, %117, %73, %123
    ayçiçek yağı*; %29, %30
    makarna; %31
    un*; %40, %44
    baharat; %37
    bütün tavuk; %49
    temizlik ürünleri markaları; %41, %33, %51, %48, %70, %61, %71, %42, %54, %39, %56, %45...
    şampuan; %28, %22, %18, %15, %47, %31
    hijyenik ped; %47, %55,
    tuvalet kağıdı-peçete; %78, %59, %31, %42, %62
    pirinç; baldo %51, osmancık %31
    yufka; %46
    bakliyat; %35, %29
    su; %40
    peynir; %41, %19, %23, %38

    bir hışımla yazabildiklerim bunlar. ürün ürün, firma firma merak eden arkadaşlar yeşillendirebilir. ayrıca bu son yazdığım oranlar aritmetik ortalama yani en düşük oranlar.

    hal-i pürmelalimiz budur...

    edit: bu orana sadece market fiyatları üzerinden ulaştık ki çoğu dolardan en az etkilenen yerli ürün. %99'u yerli olan manavda ortalama hiçbir şekilde %60'ın altına inmiyor. çoğu ithal ürünlerden oluşan diğer sektörleri eklediğimizde enflasyon benim hesapladığımdan ne kadar düşük çıkabilir? yorumu size bırakıyorum. değinen arkadaşlara teşekkürler.

    edit2: çok mesaj geldiği için kayıtsız kalamadım. bu oranların hesabında gramajı düşürülen ürünler dikkate alınmadı arkadaşlar. ne kadar etkiler bilemiyorum ancak tek başına ekmeğin gramajının düşürülmesinin hesaba katılması bile 1-2 puan oynatır bu oranları diye düşünüyorum.

  • batı dünyasında da kabul gören alternatif tıp yöntemlerinden biri.

    gerçekte ise 5000 yıl boyunca medikal tedavi olarak uygulanmıştır. çok basit bir şekilde, vücudun fiziksel fonksiyonlarını iyileştirmek için özellikle ağrı bölgelerine çok küçük çelik iğneler sokmaktır.

    bu tedavi yönteminin ilk bilinen kaydı, 4700 yıllık huang di nei jing içinde bulunmuştur. bu dünyada bilinen en eski medikal yazınlardan biri olarak kabul edilir. bu yöntemi yazıya geçiren ise çin tıbbının babası kabul edilen shen nung'dur. nung, daha avrupa dünyası bu gelişmeler hakkında hiçbir şey bilmezken, dolaşım, nabız ve kalp ile ilgili birçok bilgi ve tedavi yöntemi yazıya geçirmiş, birçok teoriye imza atmış bir hekimdir. bu yöntemi ise kendisi bulmamış, daha önceden de bilinen bu tedaviyi yazıya geçirerek gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamıştır.

    yöntemin temelinde, nung, vücudun her yerinde akan bir enerji olduğu üzerine bir teori geliştirdi. bu enerji gücüne çin tıbbında qi denmektedir. ona göre qi, ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel gerekli hayat aktivitelerini içermektedir. bir insanın sağlığı ise qi'nin damarlardaki akışı ve yin yang in evrensel gücü tarafından belirlenir. eğer vücuttaki qi akışı yetersiz veya dengesizse, yin yang de dengesiz olur ve bu şekilde hastalıklar meydana gelmektedir.

    qi, vücudun her iki yanında aynı olan meridyenler veya özel yollar boyunca vücutta dolaşır. vücudun yüzeyinde dikey olarak yukarı ve aşağı doğru uzanan on dört ana meridyen ve bunlardan vücudun her yarısında on iki organ meridyeni vardır. ayrıca eşleşmemiş iki orta hat meridyeni vardır. akupunktur noktaları, meridyenlerin cilt yüzeyine geldiği ve iğneleme ile kolayca ulaşılabilen özel konumlardır. aralarındaki bağlantılar, yin yang arasında bir denge olan qi'nin eşit dolaşımını sağlar. enerji sürekli olarak bu yollarda yukarı ve aşağı akar. engellendiklerinde yin yang'in dengeden çıkarak hastalığa neden olduğu söylenir. akupunkturun ise bu dengeyi sağladığı söylenir.

    bu yöntem aynı zamanda alkol, sigara ve uyuşturucu bağımlılığını tedavi etmek için de kullanılır. bu sayede, vücudun bu maddelere karşı olan fiziksel bağımlılığıyla başa çıkılabilmektedir fakat zihinsel bağımlılık ve alışkanlık varsa bundan kurtulmak tedaviyle pek de mümkün değildir. bu sebeple, bağımlılıklarda bu tedavi yöntemi tam anlamıyla başarılı olamamaktadır.

  • bir fenerli olarak beşiktaş'a sempatim daha önce yazdıklarımla ortada. emre'den de, volkan'dan da nefret ederim. yaşanan mevzu pek ciddiye alınacak bir şey değil ama az önce görüntülere baktım, beşiktaş'a sempatim sırf taraftarından dolayı olmasına rağmen, bu görüntülerde emre'ye hak veriyorum. arkadaş ne olursa olsun, yalnız bir adama o kadar kişi dalınmaz, bu en başta adamlık değil. emre görüntülere bakılırsa karşılık vermiş ve hatta hırpalamış biraz da saldıranları ve sonuna kadar da haklı.

    şunu herkes bilmeli, tek başına bir insana saldırmak kahpeliktir, şerefsizliktir. linç iğrenç bir kültürdür, nereden gelirse gelsin!

  • akşama doğru mayolu ve bikinili insanların kumlu ayaklarla doldurduğu migros türü.

  • eski bir osmanlı paşası. kitaplarda pek yer bulmaz. tehlike anında topuklaması ile meşhurdur. çok güzel selam durduğu rivayet edilir.

  • sosyal medya olmaktan çıkıp, ana haber bültenine dönüşen insanlardır. dün 18.15 eskişehir-ankara yüksek hızlı treninde ben de gerçekleştirdim bu eylemi. başlarken bi tedirgin oldum, kavga çıksa, linç edilsem kaçacak yerim yok, 250 km hızla giden trenden de atlanmaz ki diye. bu tedirginlikle başlattım kaydı. herkes sus pus oldu, dinledi. yaklaşık on dakika boyunca kimseden ses çıkmadı. kayıt bitti, bir dakika geçti, hala çıt yok. sonra çözüldü insanlar, kimisi kendi arasında muhabbetine döndü, kimisi ses kaydını konuşmaya başladı. bir sonraki vagona geçtim, orada da açtım kaydı son ses. bir teyze ne olduğunu anladıktan sonra "dinlemek istemiyoruz biz bunları, montaj bunlar montaajjj" dedi. ben cevap veremeden birkaç kişi "kendi adına konuş, dinliyoruz biz" diye susturdular teyzeyi. bitince bir sonraki vagona geçtim, orada bir abla ben dinletirken bir yandan düşmanca gözlerle bakıp bir yandan yüksek sesle oflayıp pufluyordu, karşısındaki yolcu kendisini "şşşşt" diye susturup dinlemeye devam etti. toplam beş vagon boyunca karşılaştığım yegane kötü tepkiler bunlardı. bunun dışında insanlar kaydın trende dinletilmesine şaşırdılar ama tepki vermediler. bilal'in sesini duyunca yanındakine kafasını sallayıp "bak işte bu" diye işaret eden de vardı, "ne dinlio ki bu kız" diye şaşkın şaşkın bakan da. şaşkınlıkla bakanlara "başbakanımızla oğlunun ses kaydı çıkmış da, dinlememiştim, şimdi dinliyorum" diye açıklama yaptım. kimisinden bir karşılık aldım, kimisi anında kafasını çevirdi, karşılık alamadım. sonuç olarak 25 şubat 2014 günü 18.15 treniyle eskişehir'den ankara'ya dönen insanlar arasında bu kaydı duymayan neredeyse kalmadı. gururla bildiririm.*

  • bu lafı bir akp'liden duysam aklıma hemen "demek hanımın üzerine yapacak tüm malları" düşüncesi gelir.