hesabın var mı? giriş yap

  • üniversiteye giriş sınavında aldığı puanla, ciddi bir devlet üniversitesinden mezun olan avukatların aldığı puan arasında 3-5 değil 30-50 puan fark vardır.

    dipnot: özel mesajdan felaket çemkirenler var, beni özel okullar birliği tarzı bir yere mi şikayet ettiler nedir anlamadım mesaj yağıyor,
    istatistik istiyorlar, bir ortalardan bir de tepelerden karşılaştırma vereyim de rahatlayın

    2013-2014 taban puanlarına göre:

    dokuz eylül hukuk: 420,55
    bilgi üniversitesi hukuk: 339,71 fark 81 puan

    galatasaray hukuk: 524,63
    koç hukuk: 415,09 fark 109 puan

  • çok iyi. komedinin dozunu çok farklı ölçeklerde vermişler. bir kere bütün dizi boyunca süren bir komedi durumu hakim. netflix tür olarak 'goofy' diye tanımlamış, dizi boyu süregiden hafif ahmakça matraklığın tam karşılığı. buna ek kahkaha patlattıracak birçok anlık durum var. çiğ olmayan komedi sevenlere şiddetle tavsiye ederim.

  • yıl 2004.
    yer batı taraflarda bir üniversite.

    salsa, chacha, merengue kursu açıldı. gittik kayıt yaptırdık ama kurs açıldıktan sonra ne görelim 30 kız var kursta ve toplam iki erkeğiz yurttan oda arkadaşımla. kızlar bizimle eş olmak için adeta yarışıyor. sırayla bütün kızlara eşlik ediyoruz. her akşam kurs çıkışı yemek ve kahve bahanesi ile kızlar bizi evlerine davet ediyor. bir nevi öldük ve cennete düşmüş hayatı yaşadık 1 hafta boyunca.

    daha sonra salsa kursumuzda erkek açığı var afişleri asıldı kampüsün bazı yerlerine. lanet olsun ki asan kişi gidip bir tane de teknik eğitim fakültesinin kantinine asmış.

    ertesi gün kursu yıktılar. bildiğin haçlı ordusunun saldırısına uğramış gibiydik. cengizhan'ın ordusu sıraya girmiş kayıt formu dolduruyor.

    o günden sonra da her kurs çıkışında halı sahaya gittik. zamanla kız stoğu tükendi. en son kurstan kaydımı sildirdiğim gün 3 tane erkekle ayrı ayrı eşleşmiştim. 30 kız 2 erkek olan kurs 300 spartalı oldu çıktı. daha sonra da sanırım kursun adını değiştirip kardeşler kebap salonu yaptılar.

  • evet, türkiye'dedir. meşhur olan en psikopat biliminsanları bile bu kadar makaleyi kariyerleri boyunca ancak yazabilirken, güzel ülkemizde farkedilmeyen dehalar bu sayıyı 5 yıla sığdırabilmekte. o değil de haftada bir bilimsel makaleye denk geliyor, çok merak ediyorum "buradan da bir skandal patlar mı acaba" diye (nitekim bkz: fizikte bilimsel aşırma skandalı) , umarım öyle bir şey değildir ama yine de bunca zamandır mustafa saltı da dahil olmak üzere bu derece kısa zamanda bu kadar fazla makale yazan birini görmemiştim.

    http://fen.ege.edu.tr/~jfourier35/

    edit: bu başlığı açtıktan sonra sayfa içeriği nedense uçuverdi.

    edit2: "editör"ü olduğu dergilerden birinin sayfasındaki makale listesi:
    http://www.sapub.org/…journalid=1070&personid=16145

    edit3: 1 haziran 2012 itibari ile universite ile ilisiginin kesildigi haberleri dolasmakta. bolum websayfasindan ismi de silinmis.

    edit4: doktora tezinin tamamen kopyala-yapıştır olduğu ortaya çıktı*. tezi de iptal edilmiş. ama hiç bir resmi kurumdan, tek bir resmi açıklama gelmedi. intihalin kendisinden ziyade bu sessizlik türkiye akademisinin utancı olarak hatırlanılmalıdır. bir makalesi çok prestijli bir dergi olan journal of mathematical physics'ten geri çekildi.

    edit5: leiden ranking'e göre ege üniversitesi matematik ve bilgisayar bilimlerinde kendisinin makaleleri ile dünya ikincisi oldu. olay türkiye'den insanların leiden ranking'i uyarması ile dikkatleri çekti, en sonunda milliyet ege'ye manşetten haber oldu: http://i.imgur.com/ew2pe0p.jpg (bkz: #35638118)

  • ilk 2 bayramda kimse kapımı çalıp şeker istememişti. bu duruma istanbul’da geçirdiğim 4 yılın sonunda alışmak zorunda kalmıştım ama yeni taşındığım bu semtte diğer semtlere göre ‘eski bayramlar’ geleneğinin çok daha az olduğunu bilmek içimdeki heyecanın sönmesine yetmiyordu. tüm bayramı evde geçirdiğim halde kapıma kimse gelmemişti. gerçi önceki 8 bayramdan acı bir biçimde tecrübe edinmiştim alınan şekerlerin kullanılamayacağını. benim de şekerle aram pek yoktu. bu yüzden artık şeker almayı da bırakmıştım.

    sonraki bayram da aynı şekilde yalnız geçmişti. ist.da komşuluk ilişkisi gibi bir kavram yok. hele bekarları/öğrencileri kimse komşu olarak bile görmüyor. bu çok umrumda değildi aslında benim için önemli olan çocukluğumdaki bayramları hatırlatan ve bayramı bayram yapan şeker toplama ritüeliydi.

    bir sonraki bayram(oturduğum semtteki 3. bayram) kapı çalındı. diafonda “kim o?” soruma verilen “bayramınız kutlu olsun” cevabıyla içime neşe dolmuş ve tek basışta sorunsuz açılıyor olmasına rağmen garantiye almak için defalarca otomatiğin düğmesine basmış ve kapıya dikilmiştim. çocuk kapıya gelip “bayramınız kutlu olsun” deyince evde artık şeker almayı bıraktığım için şeker olmadığını hatırlamış ama bu fırsatı kaçırmamak için çocuğa para vermiştim. sanırım bu ikimize de mutlu etmeye yetmişti.
    bir sonraki bayram yine ve sadece o çocuk geldi. bu defa tedbirliydim, şeker almıştım. ondan başka kimsenin şeker toplamaya gelmeyeceğini bildiğim için tüm şekerleri ona verdim. çocuk 3. yıl yanında 6 yaşlarında (sanırım) kardeşini de getirmişti. bu, mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlamıştı.

    şimdi oturduğum semtteki 7. yılıma giriyorum. bugün geleceğinden hiç şüphem yok. dün gece marketten şekerlerini aldım ve bekliyorum çocuk. bu defa adını da öğrenmek istiyorum. artık senden “çocuk” diye bahsetmek istemiyorum!

    edit: çocuk tekrar geldi mi diye soranlar oldu. evet! çocuk geldi. ama büyünün bozulmasından korktuğum için adını sormadım. sonraki yılda da yurtdışına taşındım. benim için o hep "çocuk" olarak kalacak.

  • iki çeşit astronot alımı yapıyor nasa.

    -askeri
    -sivil

    yani asker olup da başvuranları ya da sivil olarak başvuranları. sivil olanlar direkt nasa'ya başvuruyor. asker olanlar prosedürü askeriyeden ilerletiyor.

    öncelikle matematik, biyoloji, fizik, mühendislik gibi dallardan en az birini bitirmiş olmak gerekiyor (ba, ma, phd vs).

    nasa sivil adaylardan en az üç sene meslek tecrübesi (mesleği ne ise) istiyor. askerlerden ise 1000 saat uçuş yapmış olmayı şart koşuyor. notların yüksek olması da her iki aday türü için önemli görülüyor.

    bu mezunların dışında öğretmenler de kabul edilebiliyor. ancak yine de bu teknik eğitimlerden diplomalı olmaları şart koşuluyor.

    nasa'nın istediği bazı fiziksel özellikler ise şöyle:

    -20/20 görüş
    -1.57 / 1.90 arası boy
    -kan basıncının oturur pozisyonda 140/90'dan fazla olmaması

    uzayda ani bir rahatsızlık durumunda dünyaya acil dönüşte bir sıkıntı olmaması için de adayların fiziksel durumlarına önem veriliyor.

    adayların psikolojik durumları da inceleniyor. takım çalışmasına uygunluğu ölçülüyor.

    bunlardan geçen adaylar hala astronot adayları olarak anılıyor. nitekim yalnızca ikinci aşamaya geçmiş oluyorlar.

    adaylar su altı yürüyüşü, atmosferik yüksek basınç eğitimleri, kabin basıncı eğitimi, uzay istasyonu hakkında genel bilgiler gibi 2 sene sürecek bir eğitime giriyorlar. ayrıca rusça da öğreniyorlar.

    bu süreç bitince de astronot adayları hemen uçuş listesine eklenmiyor. bir başka süreç başlıyor ki bu da yerçekimsiz ortamda yürüyüş gibi önemli bir eğitimi barındırıyor.

    sonrasında astronot adayları son aşamaya geliyor ve simülasyonlara katılıyorlar. öğrendiklerini bir mekikteymiş gibi sunan simülasyonlarda robotik kolları, teknik bilgileri kullanma üzerine çalışmalar başlıyor. çöp, yemek, kamera kullanımları gibi günlük işlere dair eğitimler vs alıyorlar.

    nasa'nın standart iss görevleri, vardiyaları 6 ay sürüyor. ancak daha uzun süre talep eden astronotlar da varmış.

    tüm bu prosedür elbette amerikan vatandaşları için. amerikalı olmayanların başvuracağı noktalar japonya, kanada, rusya, çin, avrupa uzay ajanslarıdır.