ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tabu diyalogları
-
iki sevgili olan arkadaştan, kız olan evliliki anlatmaktadır, oglan arkadas bulmaya calismakta, soyle bir diyalog gecmistir.
kız : biz simdi napıyoruz?
ogl : cikiyoruz
k : ilerde ne yapıcaz?
e : cikicaz
k : daha ilerde ne yapıcaz?
e : cikmaya devam edicez...
k : ama daha da ilerde diyorum.
e : bana o sözü söyletemezsin..
erdoğan'ın istanbul'da 45 günde 39 miting yapması
-
kaynak hürriyet: https://i.vgy.me/hcjrdx.jpg
http://www.hurriyet.com.tr/…-yeni-kampanya-41207903
bir ülkenin cumhurbaşkanı ülkeyi yönetmek yerine neden ilçe ilçe gezip miting yapar? onun işi miting yapmak mı? ülke zaten ekonomik olarak zor durumda değil mi? bununla ilgilenmek yerine neden tüm mesaisini istanbul'a ayırıyor? binali yıldırım ne iş yapar?
10 şubat 2014 özgür mumcu'nun rte tespiti
-
özgür mumcu'nun twitter üzerinden yaptığı tespittir.
üzerine fazla yorum yapmaya gerek yok.
(bkz: babasının oğlu)
--- spoiler ---
televizyonda alttan akan yazıyla gazetede kıyıda köşede kalmış haberle uğraşıyorsa ülkeyi erdoğan değil başkaları yönetiyor demektir.
bu kadar boş vaktin başka izahı yok.
--- spoiler ---
https://twitter.com/…umcu/status/432875924976324608
https://twitter.com/…umcu/status/432875987601489920
auto tune
-
d.o.a dinlememin akabinde 'yuru be jay-z!' diye dusundugum, lakin bilahare kanye west'in hakkindaki dusuncelerini okuyup, 808s & heartbreak albumunu dinleyince mucizeler de yaratabilecegine inandigim program. onemli olan kotu ellere gecmemesi herhalde.
yoğurdun dünyadaki en işlevsel gıda olması
-
evet böyle.
gece uyandın, miden kazınıyor, dolabı açtın; hiçbir şey yoksa bile yoğurt var.
dürüm söyledin, evde içecek kalmamış, dolapta yoğurt var; bastın içine suyu oldu sana ayran.
hava soğuk eve geldin, karnın aç ve canın sıcak bir şeyler istedi; kap dolaptan yoğurdu ne oldu sana ayran aşı... ister sıcak tüket ister soğuk.
dağ evine gittin, manitayla şömine başında sızdın, şömine tüttü, dumandan zehirlendin; doktor uzakta ama yoğurt yakında...
canın tatlı bir şeyler istedi ama evde yok; içine pekmez dök, muz doğra al sana tatlı mı tatlı meyveli yoğurt...
diyettesin, tüm gıdaları tüketmek ayrı sorun; koy içine yulaf ezmesini kuru üzümü, ne oldu sana besleyici bir kahvaltı.
ya hepsini geçtim; güneşten kızarınca al yanıklarına sür oldu sana merhem.
siz hem sırta sürülüp hem de iskendere nitelik katabilen başka bir şey gördünüz mü bu hayatta?
sırtına dokunan kişi sayesinde ölümden dönen adam
-
yoldan geçen adam kapağı göremez bu enteresan ama daha dikkat çekici olan bakkalın sol omzuna dokunuyor ama bakkal sağ tarafına dönüyor... yani sağ değil de sol tarafına dönse kapak adama çarpacak. vallahi değişik bi olay.
edit; bakkalın sırtına dokunan adam "arkana bak" demiş. bakkalın yerinde ben olsam dokunduğu tarafa, konuşana doğru dönerim kesin ölürüm amk. hatta adam beni tutup diğer tarafa çevirse ben yine inat eder adama doğru dönmeye çalışırım o kadar da bahtsız ve malım.*
la casa de papel
-
denver’ın arturo’yla ilgili avustralya yalanını söylerken bunun palavra olduğunu el hareketiyle de gösterdiği dizi.
kiralık aşk
-
fragmanından anlaşılacağı üzere iş adamıyla garson kızın arasındaki olayı anlatan dizi. yahu şu dizileri yapma demiyorum hobi olarak yapın ama türk kızını çok etkiliyorsunuz. böyle sosyal statü farkı içeren ilişkileri görüp özeniyorlar ondan sonra "acaba bi holding sahibine varır mıyım?" diye hayal kuruyorlar. sıfırın altında özgüvenleri birden tavan yapıyor. kezban hastalığı başlıyor, sonuç hüsran.
sinan akçıl ve gülşen'in şarkı sözü çalması
-
bu kadar saçma şarkıyı insan yazdım demeye utanır, adam gitmiş dava açmış bi de.
türk müziğine verdiğin zararlardan ötürü bizim sana dava açmamız gerekiyor.
samsun'da şehre inen domuzu taşlayan insanlar
-
samsun'u düşman askeri işgal etse aynı tepkiyi vermez.
chris cornell
-
oha lan sözlük. ekşi sözlük sol frame de gördüğüm bir şey hiç bu kadar koymamıştı lan. arabayı çektim kenara sadece ekrana bakıyorum şu anda.
ben bu abiyi ilk rock'n coke'da görmüştüm. sonra azar azar dinledim. ta ki londra'ya gidene kadar... benim için okula giderken, okuldan çıkıp işe giderken , dünya tarihinin en iyi rock müzik albümlerinden birisidir audioslave, hep o çalıyordu.
sonra bir gün, dünya turunu sitesinden takip ederken, bir baktım london paladium'a akustik söylemeye geliyor. koştura koştura gidip en önlerden bilet almıştım. sonra belki de hayatımda müziği bu kadar ruhuma işleyen başka bir gün olmadı.
2012'de türkiye'ye döndüğümden beri hep takip ediyorum: acaba ne zaman gelecek istanbul'a diye...
ve bugün ölüm haberini alıyorum. hakikaten gençliğimin kale direklerinden birisi yakılmış gibi hissediyorum.
edit: never more than 2 drinks away from crying
marshall eriksen
-
how i met your mother karakterleri arasında açık ara farkla en orijinal en tatlı ve en maalesef gerçek olamayacak kadar karakterli olandır.
lily'nin, hangisi önce ölecek olursa diğerinin okuması için bir mektup bırakması beklentisinde olduğunu öğrendiğinde hemen bir şeyler yazmalıyım lily mektupsuz kalmasın diye telaşlanması ve barney ve ted'in "evet, yazana kadar ölmezsen lily mektupsuz kalmaz" "ama yazmadan ölmeyeceğini biliyoruz zaten" "tanrıya meydan okuyorum ki bu sağlıklı genç adam mektubunu yazmadan ölmeyecek" tarzı cümleler kurduğunda deli gibi korkması
lily'nin yazdığı mektubu merak edip hemen okuması ve banka şifrelerinden ve dergi aboneliğini iptal etme uyarısından başka bir şey bulmayıp sinir olması çünkü kendisinin duygu dolu edebi bir mektup yazmış olması bunun için lily'yle tartışıp kapıyı çarparak gitmeye yönelmesi ve lily'nin "aa evlendikten sonraki ilk kavgamız" dediğinde anlık bir mod değişimi ile gülümseyip lily'ye sarılması ve 1 sn sonra eski sinirli moda dönüp kapıyı çarpması, bu mod değişiminin inanılmaz doğal olması
barney'i herkese kötüleyip kısmetini kapatan kızı bulmak için kurdukları oyunda barda her şey normalmiş gibi zaman geçiriyor havası vermeleri gerektiği halde bunu başaramadıkları için "tamam, burada konuşuyor olmamız gerekir... kelimeler.. kelimeler... kelimeler... tanrım hiç bu kadar zor olmazdı!" demesi
sadık olması
ile dikkat çeker.