hesabın var mı? giriş yap

  • bir ik şirketinde grup mülakatı yapılmaktadır;

    soru: insan olmasaydınız ne olurdunuz??!!
    çeşitli garip adaylar:
    x: ben at olurdum atlar sadıktır..
    y:ben aslan olurdum çünkü lider özellikliyim..
    z:ben karınca olurdum çünkü çalışmaktan hiç kaçınmam..
    t:ben güneş olup insanların enerjisini yüksek tutardım
    w: ben kartal olurdum çünkü görüşü keskindir..

    ve kaçınılmaz son sıra kaasim a gelir

    kaasim:kuş ???!!( ne bilim aq kuş demek geldi içimden)
    insan kaynaklarcı: ne kuşu? (bu nası soru yaaa!!)
    kaasim: deve kuşu hariç herhangi biri olabilir..

    grup baya eğlendi ama beni bidaha arayan tabii ki olmadı ama ben olsam kesin beni arardım..

  • birinci haçlı seferi sonucunda urfa ve çevresinde kurulan devlet.

    kısaca devletin tarihi şöyledir:

    + i. baudouin (baudouin de boulogne) devri ve kuruluş:
    1090'lı yıllarda urfa şehrinin hakimi thoros isimli bir ermeni'ydi. birinci haçlı seferi esnasında anadolu'da başlayan kaos neticesinde urfa'da asayiş ve düzen bozulmuştu, yönetimde sorunlar yaşanmaya başlamıştı. bu sebeple thoros, haçlı seferi esnasında anadolu'ya gelen fransız asilzade baudouin de boulogne'a bir heyet göndererek yardımını istedi. baudouin de bu fırsatı kaçırmadı ve ordusuyla urfa bölgesine geldi.

    baudouin 1097 sonbaharında fırat'ın batısındaki toprakları kontrolüne aldı. 1098 şubat ayında da urfa'ya hakim olmayı başardı. bölgedeki karışıklık sona erdiğinden halk baudouin'i büyük kurtarıcı olarak görmeye başladı. baudouin yönetimini güçlendirdikten sonra bir entrikayla eski hükümdar thoros'u öldürttü ve bölgenin tek hakimi oldu.

    1098 senesinde kürboğa komutasındaki selçuklu ordusu urfa'yı kuşattı. 3 hafta süren bu kuşatma başarılı olmadı. baudouin, selçuklu kuvvetlerinin ve civardaki diğer türk kuvvetlerinin antakya'ya haçlı kuvvetleriyle savaşmaya gitmesini fırsat bilerek samsat'ı ve suruç'u ele geçirdi. diğer yandan antakya'nın türk taarruzlarına direnmesi için yiyecek ve teçhizat desteğinde bulundu.

    1099 senesinde kudüs'ün haçlılar tarafından ele geçirilmesinden sonra antakya prensiyle ile kudüs'e gitti. kudüs haçlı krallığı'nın başına getirilen ağabeyi godefroi de bouillon ile görüşüp, tekrar urfa'ya döndü. bir yıl sonra kudüs kralı godefroi de bouillon ölünce baudouin urfa tahtını kuzeni baudouin de bourg'a bıraktı ve kudüs'ün kralı oldu.

    + ii. baudouin (baudouin de bourg) devri:
    ii. baudouin'in ilk yıllarında mardin hükümdarı artukoğlu sökmen suruç'a saldırıp ele geçirmeyi başardı. ii. baudouin, antakya'dan destek alıp suruç'a saldırdı ve artukoğlu sökmen'i mağlup etmeyi başardı. akabinde şehri yağmalayıp, müslüman ahaliyi katletti. 1102 yılında ii. baudouin'in kuzeni joscelin of courtenay urfa'ya geldi. hükümdar fırat'ın batısındaki toprakların idaresini ona bıraktı.

    1104 senesinde ii. baudouin ve antakya prensi bohemund harekete geçerek harran'a saldırdı. burada mardin hükümdarı artukoğlu sökmen ve büyük selçukluların musul valisi çökürmüş bey komutasındaki türk ordusuyla karşılaştı. savaşta haçlı kuvvetleri yenildi ve ii. baudouin ile kuzeni joscelin of courtenay esir düştü. bunun sonucunda urfa kontluğu 4 yıl boyunca antakya prensliği'ne bağlandı. bu dönemde 1106 senesinde anadolu selçukluları sultanı birinci kılıç arslan şehri kuşattıysa da ele geçiremedi. 4 yılın sonunda ii. baudouin ve kuzeni esaretten kurtulup urfa yönetimini tekrar ele geçirdi.

    1110 yılında büyük selçuklu devleti sultanı muhammed tapar'ın emriyle urfa kuşatması başlatıldı. yaklaşık 4 yıl boyunca aralıklarla devam eden bu kuşatmalar sonucunda urfa kontluğu fırat'ın doğusundaki topraklarını kaybetti. kuşatmalar sona erince ii. baudouin fırat'ın batısında ermenilerin elinde bulunan raban, keysun, birecik gibi şehirleri ele geçirip, topraklarını genişletmeyi başardı.

    1118 yılında kudüs kralının ölümü üzerine yerine ii. baudouin geçti. urfa tahtına kısa süreliğine birecik lideri galeran du puiset geçti. 1119 yılında da joscelin of courtenay geçti.

    + i. joscelin (joscelin of courtenay) devri:
    i. joscelin hükümdarlığa gelir gelmez güneye saldırılar düzenledi. artukoğlu ilgazi ile çatışmalara girdi. 1122 yılındaki savaşta ilgazi'nin yeğeni belek tarafından esir alındı. kendisini kurtarmaya gelen kudüs kralı ii. baudouin de esir düştü. fakat ermenilerin yardımıyla esaretten kurtuldular. tekrar yönetime dönünce haçlı ittifakına dahil olup musul'u kuşatmasına katıldı fakat başarılı olamadı. 1131 yılında öldü. yerine oğlu ii. joscelin geçti.

    + ii. joscelin ve devletin sonu:
    1137 yılında bizans imparatoru ioannes komnenos ordusuyla bölgeye gelince ii. joscelin ve antakya prensliği, imparatora bağlılıklarını bildirdi. urfa ve antakya kuvvetleri bizans ordusuna dahil oldu ve imparator suriye içlerine saldırdı. fakat ii. joscelin ve antakya prensinin entrikaları sonucunda imparatorun bu seferi başarısızlıkla sonuçlandı.

    1144 yılında büyük selçuklu devleti'nin musul ve halep atabeyi imadeddin zengi, urfa kontunun şehirde olmadığı bir zamanda urfa'ya saldırdı. 3 haftadan uzun süren bir kuşatma sonunda 24 aralık 1144 tarihinde şehre girmeyi başardı. 1146 senesinde imadeddin zengi'nin ölümü üzerine fırat'ın batısındaki toprakları halen elinde bulunduran ii. joscelin urfa'yı ele geçirmek için harekete geçti. fakat imameddin zengi'nin oğlu nureddin zengi tarafından bozguna uğratıldı. böylelikle urfa kontluğu resmen tarihe karıştı. (1149)

    kaynaklar:
    + birsel küçüksipahioğlu - haçlı devletleri - türkler ansiklopedisi - cilt: 6 - yeni türkiye yayınları - 2002.
    + steven runciman - haçlı seferleri tarihi 2 - çev: fikret ışıltan - türk tarih kurumu yayınları - 1987.
    + ışın demirkent - urfa haçlı kontluğu tarihine bir bakış - belleten - cilt: 53 - sayı: 206 - nisan 1989.

  • günümüzde normal bir ailedir.
    kadın biraz çok bilmiş(tercihen röfleli) eşiyse hayattan bezmiş bir profil çizer. genelde 5-6 yaşında çocukları bulunur. çocuğu oradan oraya saatlerce sürüklerler, ödül olarak 5 dakikalık jetonlu arabaya bindirirler. alışveriş bittikten sonra avmnin en üst katına çıkarlar, kendilerine köfte çocuklarına "happy meal" menüsü sipariş verirler. eve dönüş yolundaysa çoğunlukla sinirler gergin olur

  • çağımızda saygınlığını yitirmiş bir kavramdır. bilimsel literatürde, 'scalar expectancy theory' olarak geçer.

    beyinde, çalışma mekanizması kalp piline benzeyen, bir tür "pacemaker" olduğu inanışına dayanır. bu insanlarda ve hayvanlarda biyolojik işlevlerin kontrol edilişinde rol oynayan bir zamanlayıcının var olduğuna ilişkin en eski teoridir. (biyolojik saat, beyindeki mekanik bir saat gibi düşünülmüş, literatürde "akümülatör modeli" olarak da geçiyor.)

    bildiğimiz gibi; 'biyolojik saat' modeline göre, beyindeki belirli 'karar verme' mekanizmaları 'davranış'ı zamanlamayı sağlıyor.

    hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar gösterdi ki, bir hayvan; harekete geçmeden önce sürekli mevcut zamanı (working memory'deki bilgi) beklenen zaman ile kıyaslıyor (reference memory'deki bilgi). iki zaman algısı birbirine yakın olduğu zaman, hayvan harekete geçerken; iki zaman algısı arasında yeterli bir fark oluştuğunda hayvan harekete geçmiyor. yani her davranış için, aşılması gereken bir tür "oran" var.

    yıllar boyunca insanlar olarak, hayvanların zaman algısının kendi zaman algımızdan farklı olduğunu biliyorduk. fakat şu sorular üzerinde fazla durmadık:

    1) biyolojik saatin gerçekten bir kalp pili kadar katı bir işleyişi mi var?
    2) zaman her insan için aynı hızda mı akıyor?

    modern nörobilim biyolojik saatin eskiden düşünüldüğü kadar skaler olmadığını kanıtladı. ayrıca yapılan onca araştırmaya rağmen, beyinde merkezi bir zaman kontrolü sisteminin var olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunamadı.

    skaler modelden sonra zaman kontrolü için yeni bir model ortaya atıldı. beynin, beyin dalgası frekansları arasındaki senkronizasyonu izleyerek zamanı ölçtüğü öne sürüldü.

    fakat bu modellerin hiçbiri beyinde olan biten aktiviteler ile tam olarak uyuşmadı.

    yeni bakış açısı beyindeki zaman kontrolünün tüm bunlardan çok daha esnek olduğu yönünde.

    araştırmacılar, hayvanlardaki 3 beyin bölgesindeki nöron aktivitelerini kaydettikleri bir deney yaptılar. hayvanlardan bir görevi, 2 farklı zaman aralığında yapmaları beklendi: 850 milisaniye ve 1500 milisaniye. araştırmacılar, aktivitede karmaşık bir model buldular. bazı nöronlar daha hızlı ateşledi, bazıları daha yavaş ateşledi ve bazıları daha hızlı veya daha yavaş titreşmeye başladı. nöronların tepkileri her ne olursa olsun, aktivitelerini ayarladıkları hız, gereken belirli bir zaman aralığına bağlıydı.

    yani belirli bir zamanda, belirli bir davranış veya kararla ilişkili her 'nöron grubu' için hazırda bekleyen bir "nöral hâl" mevcut gibi görünüyor, ve her birey bu nöral aktiviteleri farklı bir şekilde şekillendiriyor. belli bir davranışı yürütmek için, sistemin tamamı önceden tanımlanmış bir "son hâl"e gelmeli.

    araştırmacılar, nöral hareketlerin başlangıç durumlarından son hallerine giderlerken hep aynı yörüngeleri izlediklerini buldular (zaman aralığı farketmeksizin). farklı kişiler arasında değişen şey, nöral hareketlerin bu belirli yörüngeleri gezme oranlarıydı.
    ihtiyaç duyulan zaman aralığı daha fazla olduğunda, nöral yörüngeler de uzuyordu. yani nöronlar "son hâl"e erişmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyuyorlardı. (doğru orantı)

    buradan anlıyoruz ki; zamanlama, beyinde "dağılmış" bir süreçtir. insanların skaler biyolojik saatleri yoktur.
    * * *
    ps: mit

  • atilla taş'ın niran ünsal'a fena ayar verdiği program olmuştur.
    okan : en sevdiğiniz bilim adamı
    niran ünsal : victor hugo
    okan : victor hugo ? bilim adamı ?
    atilla taş : doğru diyor, sefiller'i buldu.

  • hahaha ingiliz burnu ile foça merkez yürüyerek 20 dk. hadi 30 dk olsun. azcık adım atsan ileride hemen tekel filan var zaten.

    habere bak mahsur kaldılar, ölüyorlar. ciddi ciddi uzak bir yer olsa, toplanıp o taş bariyerleri kenara çekmicekler demek.

    edit : eski foça diye bir yer yoktur. orası foça'dır. he bide yeni foça var. eski yok ama.