ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tedavisi olmayan türk hastalıkları
-
elalem ne der? hastalığı var mesela bizim millette, iyileşecek gibi de durmuyor.
kar yağarken dinlenecek şarkılar
-
artık kahveyle olur, şarapla olur bilmem ama üşenmedim tek tek hem dinledim hem linklerini yazdım buraya:
sasha dobson - without you
http://www.youtube.com/watch?v=zmub65vmu-m
goran bregovic - lullaby
http://www.youtube.com/watch?v=yvzyychhl8e
glenn gloud - pathetique part ii
http://www.youtube.com/watch?v=5celmirpizw
il postino (soundtrack)
http://www.youtube.com/watch?v=95ivxvd0utc
astor piazzolla - tango apasionado
http://www.youtube.com/watch?v=vghza2n0-fm
erkan oğur - gnossienne no. 3
http://www.youtube.com/watch?v=rczeskpyvg0
camille saint-saens - dance macabre
http://www.youtube.com/watch?v=yyknbtm_yym
studnitzky - grandola
http://www.youtube.com/watch?v=ygb9fxpgmte
zee avi - i am me once more
http://www.youtube.com/watch?v=cpooctufbb8
ali farka toure - savane
http://www.youtube.com/watch?v=zcmdis1ahlq
andrea bocelli - besame mucho
http://www.youtube.com/watch?v=gpreslt4ccg
leonard cohen - suzanne
http://www.youtube.com/watch?v=otjy2hvw3bw
joshua bell - nocturne in c# minor
http://www.youtube.com/watch?v=q8s5av60yfa
platoniğin aşırı umut veren sıradan davranışları
-
umudu sonrasında acıya dönüştüren davranışlardır.
3 sene öncesi. ben yine deli gibi aşığı oynuyorum, karşımda değişmeyen karakter. ölüyorum, eriyorum, sürünüyorum, azalıyorum ama severken. sevmekten ötesi, aşk bu. hangi kitabı görürsem elinde, ertesi gün o kitaba başlıyorum. facebook profilinde izlediğini gördüğüm filmlerin her sahnesini ezber ediyorum. sevdiği şarkıcıların şarkılarına sarılıp uyuyorum. umut işte, bir gün. bir gün olur da beraber izleriz o türkan şoraylı filmi, o salata yaparken ben balıkları kızartırım, beraber mırıldanırız o kadının acıklı şarkılarını. umut. olur mu, olur diyorum.
neyse. neysesi çok. neysesi ahhhlı, neysesi kırmızı, neysesi bol tuzlu.
bir gün dersteyiz. kış günü, karın karadenize ayak bastığı ilk gün, unutmam. önümde oturuyor. ya da hayır, ben onun arkasında oturuyorum, kasıtlı istekli. dersin ortasında birden arkasını dönüp ''coşkun sabah'ın aşığım sana doyamıyorum, ne de güzelsin bakamıyorum şarkısının devamı nasıldı yee?'' diye soruyor. söylüyorum, teşekkür edip önüne dönüyor. muhasebe dersinde hesap kitap yerine coşkun sabah mırıldanıyor. içimi karıştırıyorlar.
''bana sormuştu. dönüp arkasını bana aşığım sana'nın sözlerini sordu, seviyor işte, o da kocaman seviyor beni, hayat pek bi güzel, derste çok çabuk mu bitti ne, olsun, otobüste tıkış tıkış gitmek de çok güzel, beni seviyor, aşığım sana''
ahh işte.
nerden bilirdim, derste sevgilisine aşığım sana'nın sözlerini mesaj olarak attığını. bilsem söyler miydim o şarkının devamını ona?
söylerdim.
babaların garip huyları
-
babam yanından geçerken aniden pıssst yapan oda spreyine "karakterini sktimin sinsisi" diye tokat atmıştı, hiç unutmam.
sözlükçülerin içinde çişini yaptığı ülkeler
-
(bkz: liechtenstein) ama civardaki birkaç ülkeye de sıçradı.
wesley sneijder
-
inter fırsatını şampiyonlar ligi kazanıp kaçırmış futbolcu asdfhgssdf.
kişiye özel coca-cola ambalajları
-
10 yaşındaki kızımın "baba ben semra'nın tadını pek beğenmedim" demesine yol açmış kampanya..
(bkz: semra'nın tadı)
(bkz: oww yeah bebeyim)
11 nisan 2020 berfin özek'in açıklaması
-
kendi hayatı sonuçta ne düşündüğü umurum bile değil ama senin için onca uğraşan insanın emeğini ziyan ettin. bu insanlar senin yüzünden yarın öbür gün aynı motivasyonla benzer bir mağdura yardıma koşamayacak maalesef.
türkiye en iyi ihtimalle malezya olur
-
kariyeri oldukça dolu olan ve balyoz soruşturmaları döneminden beri türkiye hakkında bir şeyler söyleyen, yazıp çizen bu batılı uzmanı ve tespitlerini bir kalemde karalayanları anlamakta zorluk çekiyorum.
ekonomik olarak gelişen ama demokrasi olarak yerlerde sürünen ülkeler yok mu dünyada. var işte, malezya. adam doğru benzetme yapıyor ama ekliyor. türkiye'nin özel durumu sebebiyle ekonomi de bu kadar iyi gitmeyebilir. o zaman tüneln çıkışı afganistan'a diyor.
söylediklerinin en acı yanı, 1923 yılından sonra kurucu kadroların hedefe koyduğu batılılaşma, batı camiasında kalma, avrupa değerlerine sahip çıkma idealleri; cumhuriyet tarihinde ilk kez bu derece güçlü bir şekilde terk ediliyor.
gerçekten hala bu adamın tespitlerinin bugün yaşadıklarımızın doğru karşılığı "olabileceğini" gören yok mu? ben mi paranoyak oldum?
debe editi : (bkz: öğretmen kumru konak'a yardım kampanyası)
12 mart 2013 schalke 04 galatasaray maçı
-
düşen uçakta ateist olmaz deyişindeki gibi, son 10 dakikasında bir tane bile ateist galatasaraylı kalmamıştır. neye dua edeceğimi şaşırdım en son poseydona yalvarıyordum amk.
24 şubat 2015 bilkent üniversitesi olayları
-
her şey macchiato mu latte mi tartışması ile başladı.
kurucu etkisi
-
populasyon genetiğinde, kurucu etkisi,daha geniş bir populasyon bireylerinin çok küçük bir kısmı ile yeni bir populasyon kurulduğunda meydana gelen, genetik çeşitlilikte bir kayıptır. ilk defa ernst mayr tarafından, 1952 yılında bütün yönleriyle özetlenmiştir.
genetik çeşitlilikte bir kaybın etkisi olarak, yeni populasyon, ata populasyondan hem genetik hem de fenotip olarak ayırt edici bir biçimde farklı olabilir. olağanüstü durumlarda kurucu etkisinin türleşmeye ve yeni türlerin sonraki evrimine sebep olacağı düşünülür.
kurucu etkisi
resimde de görüldüğü üzere, orjinal populasyon neredeyse eşit sayıda mavi ve kırmızı bireylere sahip. üç daha küçük kurucu populasyon, bir rengin baskın (kurucu etkisi) olduğunu gösteriyor.
la casa de papel
-
su diziye dair en sevdigim sey kadin oyuncularin burunlarinin dogalligi.
hangi turk dizisinde bu kadinlara rol verilirdi? neden bizim toplumumuzda sadece kucuk ve hokka burun kabul goruyor? kadinlarin instagram sayfasinda bile turkler "karadenizli misin abla?" "burnunu yaptirman icin yardim kampanyasi baslatalim xd" seklinde yorumlar yapmislar. bu kadar kompleksli insanlarin bulundugu bir ulkede buyuyup sekillendigim icin cok uzuluyorum.