hesabın var mı? giriş yap

  • okul yıllarının vazgeçilmez tadıdır. sevmeyenini görmedim. o nasıl bir tatsa artık.
    konya'da cips diyorlardı buna. kokusu ve tadı zihnimde canlandı yeminlen.

    debe notu: ekmek arası patates kızartması bir fakirlik belirtisi değil, öğrencilik belirtisidir. tatlı anıların kahramanıdır.

  • menekşe: (şair ihsan yıldırım’ın yazılı anonsunu yapmaktadır)
    efendim müsaadenizle. baylar bayanlar ve pek değerli muhterem,
    sözlüklerde azamet kelimesi, saygı duyulan, büyüklük, ulaşılmazlık, huşu veren bir güç kelimeleriyle ifade edilir, ancak iki kelime hep unutulur: ihsan yıldırım!!!!
    sözü daha fazla uzatmadan, huzurlarınıza sizlerin sevgili dostu -benim değil- şairi azam ihsan yıldırımı davet ediyorum…..

    ihsan yıldırım: (sahneye çıkar ve başlar şiirlerini okumaya)
    sevinç sevinç
    sen ki sevgide benim için birinç
    senin yerini tutamaz ne dolunay ne de bir vinç
    sevinç, sen ol hep bana ayıklayan pirinç

    pelin pelin
    aldım seni gelin
    hem de piskopos olmasına rağmen velin
    fakat, bana torun verdin
    afferin afferin

    yorgo ve feraye
    sizin bu gidişat nereeeye nereeeye
    sizi dökesim geldi egeeeye egeeeye
    fakat, özlerim sizi biraz yüzüp dönün geriiiye geriiiye

    irfan
    seni her görüşümde derim haydaaaa
    bana öyle geliyorki senin akrabaların var uzaydaaa
    fakat, yerini tutamaz kimse ne dünyada ne aydaaaa
    fidayda da irfancığım fidayda

  • detayları anlatalım bilmek isteyenler için...

    öncelikle burası alt kültürün yaşadığı bir semt, bahsi geçen apartman ucuz ve eski bir apartman.

    aile 6 kişilik bir aile, babaanne, baba, anne, 3 çocuk, çocukluklardan en küçüğü engelli konuşamıyor yürüyemiyor.

    bu ailenin tek geçim kaynağı baba, çöpçülük yapıyor sokakları filan süpürüyor parkları bahçeleri, kızı dünya akıllısı güzel, oğlan içine kapanık sessiz etliye sütlüye bulaşmaz, küçük çocuk yukarda yazdım.

    bu tarz apartmanlarda sürekli kavga olur zaten bu olayın işleniş şekli çocuklar gürültü yapıyor diye ama bahsi geçen adam önceden sabıkası olan daha önce de 3 kişiyi öldürdüğü söyleniyor. nasıl dışarı çıktığı belli değil.

    o kadar çok görgü tanığı var ki adam içeride ailesini katlettikten sonra çocuklar balkona kaçıyor, balkonda komşulara bağırıyorlar "ne olur bizi kurtarın bizi öldürecekler" diye komşular tamam polisi arıyoruz diyorlar bu olay olana kadar herkesin gözü önünde balkonda birbirine sarılmış iki kardeşi de öldürüyor, ardından adam hiçbir şey olmamış gibi kurşunu bittiği için evine gidiyor, engelli çocuk balkonda "anne, baba" diye figan ediyor ve bugün çocuk esirgeme kurumu bu çocuğu alıyor. adam ilk ifadesinde kurşunum yetmedi yoksa küçüğü de öldürecektim diyor.

    şimdi burda bazı terbiyesizler ahlaksızlar bu katili savunuyor haklı çıkarma çabasına giriyor ya önceki enrtyme de yazdım inşallah kendi ahlak seviyenizde insanlarla bir ömür boyu muhattap olup karşılaşırsınız. bu olay yüzünden bu aileyi sevsin sevmesin koca bir mahalle yasta. hiçbir kimse yok ki iyi olmuş diyebilen katili haklı bulan. böyle bir şeyde kendi bencil çıkarlarınız için katili haklı bulabiliyorsanız sizin gibi pisliklerden de her kötülük beklenir, kendi pisliğinizde boğulun.

  • ingiliz zırhlısı malaya gemisine 20 bin altın ile binip kaçan bir vatan hainidir.

    paşa'nın da dediği gibi “gaflet,dalalet, hıyanet” içindeydi. bağımsızlık isteyen yürekli subaylar için idam fermanı çıkarttı.
    yurdu işgal edilirken beşinci karısı ile zevk-ü sefada idi

    en sonunda papa'nın da heykelini diktirip gitti.

  • yıllar önce eğitimini alıp hakemliğini yaptığım bir spor dalıdır. şirketlerde takım çalışmasını, koordinasyonu geliştirir gibi safsatalarını bir tarafa bırakırsanız ki, herhalde birbirini iş düzeyinde tanıyan, başka hiçbir şey paylaşmamış bir insan grubu için takım çalışmasını ve koordinasyonu geliştirme gücüne sahip olamayan bir kaç spordan biridir paintball. basketbol, futbol hatta mümkünse piknikte voleybol faaliyeti filan takım çalışmasına ve koordinasyona daha fazla katkı sağlayacaktır. neyse asıl mevzu paintball eğlenceli, keyifli, hareketli, adrenalini yüksek bir spordur. güvenli olduğu iddia edilir ancak güvenliğini ne yazık ki, ekipmandan çok, insan bilincinin sağlamasından dolayı, iddia edildiği kadar güvenli değildir. rakibinizi ve takımınızı tanımanız, güvenmeniz başlıca güvencenizdir. zira tanımadığınız bir rakiple oynuyorsanız 10 cm'den kaskınızın ağız ve burun kısmına ateş edilebilir, ağzınız burnunuz boya ile dolabilir (boyalar gıda boyasıdır sağlığa sakıncalı bir madde içermez), siz ağzınızdaki ve burnunuzdaki boyayı savaş alanı içinde kaskınızı çıkarmadan hönkürmek ve kusmak biçiminde çıkarmaya debelenirken, 10 cm'den suratınıza ateş eden gerizekalı karı hakeme, vurdum ben ama "out" diye bağırmıyor şeklinde sizi şikayet de edebilir. ahmak mahluk, boya topunu ağzımın içinde patlattın, neremle bağırayım. bunun üzerine out diye bağırmadığınız için vurulduğunuzu idrak edemediniz zannıyla yine 10 cm'den bu sefer kolunuza kafanıza, yani ekipmanın korumadığı bölgelere atış yapıp 3-5 gün sürecek ağrılı bir morluğa neden olabilir. hakem yetişene kadar kolunuzun, bacağınızın daha fazla deşilmemesi için panik halinde hatuna sarılmanız, çelme takıp yere yatırmanız elinden silahını almanız ve akabinde, erkek arkadaşıyla papaz olmanız mümkündür. ayrıca kendi takım arkadaşınızın sizi vurma olasılığı rakipten kat kat daha fazladır çünkü oyuncular panik halindedir. hareket eden herşeye ateş etme eğilimi içindedir ve tabiyatıyla siz kendi takım arkadaşınıza sıklıkla rakipten daha yakın durursunuz. o da sizi ve lokasyonunuzu takip etmediyse, sizi gördüğünde vurmakta tereddüt etmez. gündelik yaşamınızda spor aktivitesi yapan bir insan evladı değilseniz, paintball oynarken panik halinde, yok bayrak kapacam, yok adam vuracam diye engebeli arazide koşuştururken düşerek eli, kolu, dizi parçalama ihtimaliniz oldukça fazladır. binadan rehine kurtarma gibi gelişmiş bir organizasyonu oynuyorsanız binanın birinci kat camından aşağı düşmeniz bile olasıdır, yaşanmıştır, ölü yok, yaralı vardır. kısaca paintball'un güvenli bir spor olması, oynayan insanların iq ortalaması kadardır. en keyiflisi takım arkadaşlarınızla en azından 10 maç bir arada yapmış bir takımsanız ve rakibiniz de böyle bir takımsa ortaya çıkan maçtır. bir de, iki takım da savaş alanını tanıyorsa tadından yenmez.

    ha, biraz da küçük ve pratik ipuçları vereyim;

    - oyuna başlamadan önce kaskınızın kafanıza uygun ayarlandığından emin olun çünkü savaş alanında uçup gidebiliyor. bu da ciddi bir risk, gözünüzle boya topu yer değiştirebilir.

    -başlama düğüyle birlikte silahınızın emniyetini açmayı unutmayın. (ben unutuyorum oradan biliyorum, hiç hoş olmuyor)

    -oyuna baslamadan önce kaskın camını içerden ıslak mendille ya da mümkünse bir elmayı ortadan ikiye kesip elma suyuyla temizleyin, buğulanmasını engeller. bu sayede oyun alanında kaskınızı çıkarıp buğu temizlemek zorunda kalmazsınız. zaten hiçbir şart altında oyun alanında kaskınızı çıkarmayın. vurulup oyun dışı kalmak, her halikarda kör olmaktan iyidir.

    -oyun başlamadan önce silahınızı ters çevirip namludaki topu top haznesine düşürün ve ters vaziyette 3-4 kere tetiğe basın. karbon tüpünün doluluğunu kontrol etmiş olursun. tüp doluysa her seferinde sekme şiddeti ve silahtan çıkan ses aynıdır. sesi ve şiddeti azalıyorsa tüpünüzü doldurtunuz. hatta bunu siz yapmayınız hakeme kontrol ettiriniz.

    -savaş alanında yardımcı hakemlerin durduğu yerlere dikkat ediniz çünkü mutlaka yakınlarında bir yerde bir pusu kurulmuştur. menzile girmenizi bekleyen bir rakip oyuncu mevcuttur. hakemler her ne kadar oyuncunun yerini belli etmemek üzere debelenip uzak duruyorlarsa da, mutlaka hakemin baktığı yönün büyük ihtimalle zıt tarafında bir oyuncu vardır.

    -sınırsız topla oynamıyorsanız ki, genel olarak 10 top limitli oynanır, yaptığınız atışları sayınız. zira oyuncuların vurlumadan önceki son sözleri sıklıkla "allah kahretsin kurşun bitmiş" olmaktadır.

    -lütfen lütfen hakemlere ateş etmeyin, dikkat edin biraz zor değil. hiçbir paintball oyuncusu, eğer hollanda milli takımı ile maç yapmıyorsanız, turuncu fosforlu elbiseler giymez ya da sarı fosforlu yağmurluklar giyip karşınıza kabak gibi dikilip beklemez. elinde silah varsa bile, o başka bir oyuncunun silahıdır, tamir etmek için almıştır.

    -bir de şöyle bir şey var; gerçi kaç kişinin başına gelme ihtimali var bilemiyorum ama benim geldi, dikkat edin diye söylüyorum. maçınızı bir tv kanalı paintball tanıtımı diye çekiyorsa iki kat dikkatli olun. ben sote bir bölgeden rakibin bayrağını alacam diye bir gaz depara kalktığımda peşime tv kameramanı ve muhabiri takıldı. abi gelmeyin peşimden yerimi belli ediyorsunuz diye dert anlatmaya ve bir yandan da koşmaya çalışırken takılıp parende attım. kask bir tarafa, silah bir tarafa gitti. kafamda kask yokken üzerime toplar yağdı. suratıma gelen top yüzünden 2 gün elmacık kemiği mor ve şiş gezdim. yetmedi akşam ana haberde, paintball türkiye'de diye sunuldu. yere kapaklanma figürüm rayting aldı. siz siz olun etrafta kameraman ve muhabir varsa, ya oynamayın, ya da pasif oynayın, savunmada kalın. ha bunların hepsi başınıza gelirse de, kesinlikle "abi o bölümü keseriz, yayınlamayız, sen korkma." yalanlarına inanmayın. kaseti alın imha edin.

  • "oo yurtdışı seyahati falan, ne iş? demek zenginiz. e bizi de görürsün artık" tadında bir mini vergi. hayır uğraşıyorum uğraşıyorum mantık bulamıyorum.
    her neyse dert ettiğimiz şeye bak. her ay tüketimin iki katı elektrik faturası ödeyen bir halk olarak bu sakız sigara parası sayılır.

  • " sadece annemlerin tanıdığı bir elalem var: sorumluluk sahibi, başarılı, becerikli. kimdir bunlar, nerede yaşarlar anlamadım gitti. "

  • hilmi malzemeden çalan hırsız müteahhit gibi . çük gibi bi bina yaptı sonunda yıkıldı.
    ama hasan hırsızlık nedir bilmedi. koca plazayı dikti adaya.
    sonuç: çabuk kazanmak için hırsızlık yapmayın kaybedersiniz
    debe: herkesin ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun. ulusal egemenliğimiz daim olsun.

  • dedeler çalışır, didinir, uğraşır iş kurar ve büyütür. babalar bu işi geliştirir daha ileri taşır. 3. nesil de playboy olur alemlere akar. biraz düzgün olanı da klüp başkanı falan olur ve paraları ezerrler. türk burjuvasının yaşam döngüsü budur.

    t: magazinsel bir hikaye

  • bu ne olm saksıda ekilen kenevirlere kadar mı düştünüz? venezuela'dan getirilen malların 13. dereceden kökünü alsan bundan fazla çıkar.