• insanın özgür iradesi olduğunu ve bütün eylemlerinin önceden belirlenmiş bir dizi kurala bağlı olmadığını savlayan felsefi teori.
  • ilk defa m.ö. 250 yıllarında epikurus tarafından ortaya atılan bir görüştür. epikür, çağdaşı olan demokritos’un atom konusundaki görüşlerine katılıyordu. ancak her şeyin önceden belirli olduğu bir evren fikri nedense onu rahatsız ettiğinden, atomların belirlenebilir hareketlerine bir belirsizlik faktörü eklemiştir. ona göre atomlar, zaman zaman yörüngelerinin değişmesine sebep olan tesadüfi bir savrulma yapmaktadırlar. bu yüzden de, evrende olan biten şeylerin önceden nasıl olacağını kestirmek imkansızdır. her şey atomların tesadüfi hareketlerine bağlıdır. epikür’ün bu görüşü, 20. yüzyılın kuantum elektrodinamiği fiziğinde heisenberg tarafından ortaya atılan “belirsizlik ilkesini” andırır. heisenberg belirsizlik ilkesine göre, elektronların hem yerleri hem de hızları aynı anda belirlenemez. ya yerlerini biliriz ama hızlarını bilemeyiz, ya da hızlarını biliriz ama yerlerini bilemeyiz. bu belirsizlik ölçü aletlerinin yetersizliğinde değil doğrudan doğruya maddenin niteliğinden kaynaklanan ve dolayısıyla asla ortadan kaldırılamayacak olan bir belirsizliktir. bu belirsizlik ilkesi yüzünden, atom boyutlarına kadar deterministik olan evren, atom altı boyutlarda deterministik olmaktan çıkar. bu ilkenin kainatın görünümünü ne kadar köklü bir şekilde değiştirdiğini, heinz r. pagels, kozmik kod isimli eserinde şöyle açıklıyor:

    “atom-altı parçacıklar, newton’un klasik fiziğinin verdiği tenis toplarının hareket yasalarına uymazlar. onlar kuantum teorisinin verdiği tekinsiz hareket yasalarına uyarlar ve richard feynman’ın söylediği gibi “hepsi aynı şekilde çılgındır.

    temel gerçeklik özel görecelik ve kuantum mekaniği kurallarına tabi bir alanlar kümesidir, başka herşey bu alanların kuantum dinamiğinin bir sonucu olarak çıkarılır. …… kuanta alanının dönüşümü ve organizasyonu dışında maddi gerçeklik yoktur – olan hepsi budur. …… madde fikri alan kavramında kaybolmakla kalmamış, alan kuantayı bulma olasılığını belirlemiştir. her kuantum etkileşimi oluşunda tanrı zar atmaktadır.

    uzayın boş görünmesinin tek nedeni, tüm kuantanın bu büyük yaratılış ve yok edilişinin çok kısa süreler ve uzaklıklarda yer almasından ileri gelmektedir. büyük uzaklıklarda boşluk sakin ve düzgün – bir jet uçağıyla yeterince yüksekten üzerinden uçarsak, oldukça düzgün görünen bir okyanus gibi – görünür. fakat okyanusun yüzeyinde, küçük bir bot içinde, ona yakın olunca, deniz yüksek ve büyük dalgalarla dalgalanır durumda olabilir. benzer şekilde, yakından bakarsak, boşluk da, kuantanın yaratılışı ve yok edilişiyle dalgalanır. atomlar düzeyinde bakarken bile, kuantanın bu boşluk dalgalanmaları son derece küçük, fakat gözlemlenir durumdadır. atomik enerji düzeylerinin ölçümü temelinde, fizikçiler boşluk dalgalanmalarının gerçekten mevcut olduğunu ve eğer daha da küçük uzaklıklara bakabilselerdi, boşluğun tüm kuantanın çalkalanan bir denizi gibi görüneceğini bilirler. yeni fizikçilerin görüşünde “doğa boşluğu hor görür” yerine “boşluk fiziğin tamamıdır” deniyor. varolmuş olan veya varolabilecek olan her şey halihazırda potansiyel olarak orada, uzayın hiçbir şeyliğindedir. fizikçiler bu dikkate değer boşluk görüşüne heisenberg’in belirsizlik ilkesi ve anti-parçacıkların varlığını daha derin anlayarak geldiler. belirsizlik ilişkisi, enerjinin sakınımı yasasının kuantanın hiçbir şeyden yaratılamayacağı anlamına geldiği tezinde bir kaçamak yaratmıştır. kısa zaman aralıkları için hiçbir şeyden yaratılabilirler. enerji hesabındaki hatalar boşluk denizindeki dalgalar gibidir. bazı yerlerde dalgalar daha yüksektir, bazı yerlerde daha alçaktır, fakat ortalamaları yüksekten gördüğümüz şey – düzgün bir deniz – olur. enerji hesapçımızın yaptığı rasgele hatalar gerçekliğin istatistiksel doğasının ve zar atan tanrı’nın bir başka gösterisidir. boşluk olmak ve olmamak arasında rasgele dalgalanır.

    kısa zaman aralıkları için enerji belirsiz olduğundan, ilke olarak, bir kuantum boş uzayda oluşup sonra da çabukça ortadan kaybolabilir. gerçekliğin için giren ve sonra dışına çıkan bu tür kuantum sanal kuantum olarak adlandırılır. ancak yeterli enerjisi olsaydı gerçek bir kuantum, gerçek bir parçacık haline gelebilirdi. bu sanal kuanta, enerji hesapçısının yaptığı hatalara benzer. bunların bir sanal gerçekliği vardır, fakat sonunda silinmek zorundadır. eğer boşluğa gerekli enerjiyi bir dış kaynaktan sağlayabilseydik, o zaman boşluk içindeki sanal parçacıklar gerçek olabilirdi. bu durum enerji muhasebecisine, hesabında gerçek bir kredisi olduğunu ve gelir hatalarından birinin bir masraf hatası ile silinmek zorunda olmadığını söylemeye benzerdi. bu sanal kuantadan gerçeğinin yaratılması süreci laboratuarda gerçekten gözlemlenmiştir.

    boşluğu gözde canlandırmanın bir diğer yolu, 3 boyutlu yatağı daha önce tanımlamış olduğumuz gibi bir kuantum alanının bir benzeri olarak düşünmektir. yatağın yayları tüm uzayı kaplıyordu ve sonsuz derecede küçüktüler ve bir yayın titreşimi bir kuantum parçacığına karşılık geliyordu. boşluğun hiçbir yayın titreşim yapmadığı yaylar kafesi – gerçek parçacıkların yokluğu – gibi düşünebiliriz. ancak, heisenberg’in belirsizlik ilkesi nedeniyle, bir yayın kesin olarak hiçbir titreşimi olmadığından hiçbir zaman emin olamayız. böylece yayların, aslında gerçek parçacıklara karşılık gelen düzeyin altında titreşim yapmalarına izin verilmektedir. bu titreşimler sanal kuantaya – okyanustaki dalgalara – karşılık gelir. bu titreşimlere gerçek enerji sağlayacak olsaydık, gerçek parçacıklar olma düzeyine kadar artabilirlerdi. boşluk her olası kuantum titreşimleriyle doludur.”

    kaynak: pagels, heinz r., kozmik kod ii, çev. nezihe bahar, 1. b., istanbul, sarmal yayınevi, 1993, s. 91
  • kuanto fiziğinin, dalga fonksiyonunun sadece bir olasılık büyüklüğünden ibaret olduğunu savunan kampı.
  • determinizm'in tersi.özgürlügü savunma hali.insan herhangi bir davranısında bagımsız,sınırlayıcı sosyal piskolojik ahlaki belirleyicilik yok.
  • (bkz: voluntarizm)
  • determinizm savının tersini savunan bir görüş.

    determinizim bize der ki bu dünyada geleceğe dair her şey önceden belirlenmiştir ve özgür irade denen şey yoktur. 5 saniye sonra yapacağınız bir hareket ve dünyanın yok oluşuna dek geçireceği tüm süreçler deterministik bir bakış açısıyla zaten öncesinden planlanmıştır ve bellidir.
    nereden gelip nereye gittiğimiz her aşamada bellidir ve bizler özgür irade denen bir yanılsama ile olayların akışına müdahil olduğumuzu sanırız ancak müdahil olamayız.

    bu görüşü bir çok pozitif bilim ile uğrasan bilim insanı benimsemiştir. einstein bunlardan biridir. günümüzde ise yazar david eagleman'ın bu görüşü savunanlar arasında olduğunu düşünüyorum keza ' incognito beynin gizli hayatı' adlı kitabında bu konuyu beynimizin işleyişi ile analoji kurarak belirtiyor. şöyle bir örnek veriyor;

    beyin işleyişleri takipte olan deneklere birazdan bir karar vermesini ( mesela elini yukarı kaldırma kararı ) ve karar verdikten hemen sonra o kararı uygulamasını istemektedirler. denekler kararı verdiği gibi o kararı uyguluyorlar yani ellerini yukarı kaldırıyorlar. ancak işin tuhaf yanı ise denekler elini yukarı kaldırma kararını henüz kendi zihinlerinde vermeden önce beyin bu kararı vermiş oluyor ve yaydığı frekanslarla bu tespit ediliyor. bunu da deterministik bir evren anlayışına yoruyorlar.

    ama benim ilgimi çeken ve bir çok noktasını anlamakda zorlandığım şey ise kuantum işleyişi. çünkü burada devreye kuantum yasalarına paralel indeterminizm görüş kendini açığa çıkarıyor. einsteinin doğruları erwin schrödinger ve niels bohr gibi kuantum bilim adamlarının yorumlarıyla yanlışlanıyor. kuantumda gözlemcinin etkisiyle maddenin en küçük birimi olan kuarkların davranışlarını değiştirmesi olayı determinist bir evreni tuş ediyor.
    bir anlamda indeterminist evreni doğruluyor özgür iradenin varlığını savunuyor anladığım kadarı ile.
  • kulaga gelisi** itibariyle hep bir kadin hastaligiymis fikri uyandirir.
  • hadi lan ordan.
  • indeterminizm(belirlenmezcilik), evrende meydana gelen her şeyin değişmez yasalarla açıklanamayacağını, nedensellik yasasına bağlı olmadan gerçekleşen olay, olgu ve süreçlerin de bulunabileceğini, insan iradesinin her zaman neden-sonuç zincirine bağlı olarak çalışmadığını ileri süren görüştür. determinizmin tersini savunur.

    indeterminizm, insan iradesinin özgür olduğunu savunmaktadır.

    indeterminizme göre insanlar ahlaki eylemlerde bulunurken özgürdür. çünkü insan eylemlerini etkileyen, belirleyen veya kısıtlayan hiçbir etken yoktur. insan kendi özgür iradesini kullanarak özgürce eylemlerini yapar ve bu nedenle kişi davranışlarından sorumludur.
hesabın var mı? giriş yap