• helena bonham carter'dan ayrılınca tarzını sapıtmış tim burton filmi. yoksa filmleri helena mı çekiyormuş diye düşündürmedi değil. *
  • neden göz çizmeyi ve koca gözleri sevdiğimi margaret çok iyi ifade etmiş filmde birkaç cümleyle. benim çizdiklerim onun çizdiği gözler kadar büyük değil ama olsun. resimle ilgili olan her şey gibi bunu da sevdim.

    margaret keane adında bir ressam tanıdım ve mutlu oldum yaşadığı onca şeyden sonra kendini gösterebilmesine. walter'ın yalanını kanıtlayabilmesine. hala hayatta olmasına da çok sevindim.
    hayatının film olduğunu görmek ne güzel olmuştur onun için. tabii bunda etkili olan filmin mutlu sonla bitmesi.
  • --- spoiler ---

    amy adams'ın zorla oynamış gibi bir hali var filmde. gerçek margaret ile olan fotoğraflarında bile yüzünde isteksiz bir ifade var. ama kötü mü oynamış, hayır. zayıf, bağımlı kişiliğe sahip bir kadın olmuş tam anlamıyla. sinemada 50'li-60'lı yılların kadınları resmedilirken genellikle mükemmel vücut hatları, cuk oturmuş giysiler, her daim yapılı saçlar karşımıza çıkar. fakat bu filmde adams'ın idealize edilmiş standartlara uymayan vücut ölçüleri ve pek de jilet gibi durmayan giysileri daha gerçekçi bir hava vermiş.
    christopher waltz gerçek bir şerefsizi bakışından gülüşüne kadar hakkıyla canlandırmış, adam bu roller için yaratılmış sanki.
    ilk bakışta tamamen bilindik based on a true story filmi gibi görünse de yönetmen imzasını detaylarda konuşturmuş. açılış sekansındaki suburbs görüntüsü, o sevimli tabloların arasına sıkıştırılmış korkunç gotik portreler, çiftin evlenip balayı yaptığı sahneler, kadının herkesi koca gözlü görmeye başladığı market sahneleri gibi bazı kritik noktalar patronun tim burton olduğunu belli ediyor.
    çok şey vadetmese de sıkılmadan ilgiyle izlenecek iyi bir film.

    --- spoiler ---
  • ekşi sözlük bir siki beğenmeme timine kurban edilen film.

    tim burton olduğunu helena bonham carter ve johnny depp olmadan da grafiklerden anlayabiliyoruz. bunun dışında, filmin başlarında yeşil arazili sıralı evlerin olduğu sokakta arabanın park yerinden çıkıp sokağı terk ettiği sahnedeki semti edward scissorhands'ten tanıdık bulan var mı?

    tablolar, tablolardaki çocukların hüznü inanılmaz güzeldi. christoph waltz'ın performansı herkesi deliye çevirmedi mi? margaret keane, sessizliği ve saflığı açısından amy adams'a yakışan bir rol değil miydi? arada ufak konu kopuklukları, cevaplanmamış sorular vardı kesinlikle. işin ilginç yanı sayfalarca methiyeler düzülmüş interstellar için de aynı şeyi söyleyebilirim maalesef. bu, filmin kötü veya zaman kaybı olması için yeterli bir argüman değil bana kalırsa. filmi sadece "muhteşem"likten uzaklaştırır hepsi bu.
  • tim burton'ın big fish'in ardından bir kez daha oscar'a oynadığı, fragmanı fena halde umut vaat eden film. en az big fish kadar iyi olması ümidiyle.
  • türkiye vizyon tarihi 20 şubat 2015 imiş. tim burton severler olarak heyecanla bekliyoruz.

    edit: imla.
  • 10 milyon dolarlık bütçesiyle daha da merak ettirendir.
  • tim burton'ın kendisini ve sinema dilini biraz geriye çekip gözleri margaret keane'in çalışmaları ve hayatına yönlendirdiği çalışma.

    big eyes: margaret keane'in var olma mücadelesine bakış
  • bu filmde anlatılan olayı ben de yaşadım. ilkokulda öğretmenimiz resim dersini işlemez, matematik işler ama resimden ödev verirdi. ben de resimleri babama yaptırır getirirdim. bir gün öğretmenim resim yarışması var milli eğitimin adını verdim katılır mısın dedi ben de katılırım tabi dedim. yarın ikinci dersten sonra falanca spor salonuna gideceksin orada malzeme verecekler resim yapacaksınız dedi. öyleyse katılmıyorum dedim ve öğretmenim önce şaşırdı ve sonra jeton düştü ve foyam ortaya çıktı. tamam deyip gitsem tam filmdeki hikaye olacakmış benimki de.
  • "bir gün tim burton'ın da filmi çekilecek. çekenin vay haline" dedirten film.

    tim burton filmi izlediğimi unutarak izledim ben bu filmi. "tim burton’ın ed wood’dan sonraki en kişisel filmi” diye yorumlanması da garip geldi açıkçası. ha konuysa eğer kişisellik, emek hırsızlarına tepkiyse, tim burton'dan daha âlâ kim verebilir bu tepkiyi bilemiyorum. ed wood'un her sahnesinde buram buram "tim burton" diyen karelerdir ama benim gözümde tim burton'ın ed wood'u kişisel bir film olarak saymasının nedeni. iki film arasındaki tek benzerlik biyografik olmaları diye düşünüyorum.

    o yüzden bir gün tim burton'ın hayatının filmini çekecek kişiyi en çok zorlayacak olan, tim burton'ın big eyes'ı çektiği dönem.

    --- spoiler ---

    biraz afişinden, biraz da margaret keane'in çizimlerinden tim burton'ın varlığını hatırlayabilirsiniz. margaret'ın kızı jane hariç, hiç bir karakter seçimi de tim burton değil sanki. o şaşalı binalarsız, ayrıntılı sokaklarsız, sade atmosfer de tim burton değil. müzikler belki biraz.. ama yine tam tim burton değil.

    --- spoiler ---

    ha kötü film mi, bence değil.
    sıkılmadan, merak ederek, walter'a saydıra saydıra izledim.

    ama işte, bir tim burton değil.
hesabın var mı? giriş yap