7 entry daha
  • bundan çok çok yıllar önce, tayyip amca istanbul belediye başkanı o zaman, ben de karacaahmet cemevi'nde inançlı bir semahçı. bir haber geldi. cemevini yıkacaklarmış. taksim'in ortasına cami yapmayı zorluyorlar bir yandan, bir yandan da nadir cemevlerinden en büyüğünü yıkmaya. çoluk çocuk, genç, yaşlı, günlerce nöbet tutmuştuk cemevi'nde, kararlıydık yıktırmayacaktık.

    biliyorsunuz kadın-erkek ayrımı yoktur alevilikte, uygulamada toplum algısından etkilenip hatalar olsa da düşüncede kadınla erkek eşittir. ibadette de, kavgada da yan yanadır. yine öyleydi. bir köşede bir grup bağlama eşliğinde türkü söylüyor, diğer bir grup ısınmak için halay çekiyor. bir grup bahçede, mezarlık içinde, sessiz sinema, kulaktan kulağa vs oynuyor, bir grup "ne yapmalı"yı tartışıyor falan filan... [ha adı üstünde cemevi karacaahmet'te mezarlığın içindeydi. mezarlıkta oynayarak büyüdük biz. bir de o bekleyiş zamanında geceleri mezarlıklarda sohbet ettik. işte bu yüzdendir ki mezarlıklardan korkmayız biz o nesil. severiz hatta çağrıştırdıklarından.]

    arada biri espri yapıyor, "şimdi tayyip erdoğan çıkıp açıklama yaparmış; ahanda her zaman iddia ettiğimiz gibi gece gündüz, kadın erkek bir aradalar. kimbilir neler yapıyorlar, yıkalım fuhuş yuvalarını, yıkalııım" herkes gülüyor.

    günler geçtikçe gerilim artıyor hafiften, büyüklerimiz yaşlıları, çocukları göndermeye çalışıyor. gitmiyorlar!! "şimdi beklemeyeceğiz de çocuklarımızın kültürüne sahip çıkmak için, ne zaman bekleyeceğiz" diyor yaşlılar.

    kalabalık, çok kalabalık. sanki bir toplama kampı gibi. çok büyük farkı; herkes herşeye rağmen çok keyifli. çok eğlenceli. çok umutlu.

    polis arabaları hep kapıda. sanırım polislerle ilk muhatabiyetim o zaman başladı. bizim karşımızda konumlandıklarını ilk farketmem. sonrasında da hep karşı karşıya olmaya devam ettik. geceleri sirenleri açıyorlardı bazen, gerilimi arttırmak için. gerilim artmazdı. herkes biraz daha dik dururdu o kadar.

    onca insan, onca direnen yürek el birliğiyle yıktırmadılar cemevlerini. birliğin gücünü bir kez daha gösterdiler. devletin, çoğunluk dininin, kendi inançlarını ortadan kaldırmak için neler yapabileceğini bir kez daha gördüler. neyse ki kimseyi kaybetmeden. o dönem bunları yapanların ataları, onbinlerce cana kıyarak da göstermişti çünkü neler yapabileceklerini. tüm bu yaşanmışlıklardan kaynaklı sonraları tutmadı hiç izzettin doğan ve benzerilerin oluşturduğu asimilasyon merkezi cem vakfı gibi yerler. çok kısa sürede görüldü iktidar kankalığı ile farklı hedefler peşinde olunduğu. bu hedeflere ulaşmak için gerekirse aleviliğin özünden bol bol taviz verilebileceği.

    artık inanan bir insan olmasam da, aleviliğin kültürünü sahiplenirim hep. çocukluğumda bu kadar içinde olmaktan, tarihini, kültürünü, ibadetini bu kadar derinden öğrenmekten hep memnun oldum. karakterimde, kişiliğimde iyiye dair ne varsa hep o kültürün bende bıraktıklarındandır. bizler çocukluğumuzdan beri eşit olmanın güzelliğini, adil olmanın, insana değer vermenin önemini dinleyerek, görerek büyüdük. utanmadan babalarımıza anlattık sevgililerimizi, ilk içkimizi anne babalarımızla içtik. "temizliğini korumak için gerekirse ölmen gereken tek şey aklın ve yüreğindir" ilkesi kazındı beynimize. "kimseye boyun eğme, aklınla sorgulamadan babana bile itaaat etme, yalnızca senden zekinin, bilgilinin elini öp" dü bizim nasihatlerimiz. sevgiden, aşktan utanmamayı, akıla tapmayı, eline, beline, diline hkim olmayı öğrendik. bu yüzden kabul edemem asimile edilmesi çabasını. bu yüzden sıradan bir dinmiş gibi kabul edemem aleviliği. insan olmayı ali'den, mücadeleyi hüseyin'den öğrenmiş biri olarak.

    işte bu yüzden, ellerinde fırsat olsa ortadan kaldıracakken bu kültürü, bunu yapamayıp, asimile etmeye çalıştığı çok belli olan, 15 yıl önce yıkmaya çalışarak, şimdi ise göz boyayıp silikleştirmeye kalkma çabasına elimden geldiğince izin vermem.

    olanca saflığımızla ya bu adamlar samimiyse, iyi niyetliyse diye düşünelim:

    1- samimiyetse, aleviliğin ve diğer dinlerin, mezheplerin varlığını kabul edip, on yıllardır istedikleri gibi diyaneti kaldırın.
    2- samimiyetse, okullarda din dersini ya kaldırın ya da tüm mezhep ve dinlere eşit yer ayırın.
    3- samimiyetse, nüfus cüzdanlarında din hanesini ya kaldırın ya da insanlara serbestiyet verin o bölüme ne yazılacağına dair.
    4- samimiyetse önce aleviliği bir öğrenin.
    - alevi iftarı diye bir şey olmadığını bilin.
    - alevilerin lüksten kaçındığını, ibadetlerini, ortalık yerde duyura duyura, kalabalık bir biçimde yapmadığını, yani oruçlarını en son açacakları yerin, basının dolduğu, lüks bir otel olacağını öğrenin.
    - alevilerin oruçlarındaki ayrıntıları öğrenin. oruç açıldığında da, su içmezler, et yemezler, o dönemde çok fazla eğlenmemeye çalışırlar, daha çok çalışırlar... aleviliğin orucu tek tip değildir, bölgeden bölgeye , şehirden şehire değişir, bunları biliyor muydunuz? oruç açıldıktan sonra bağlamalı, ağıtlı bir toplaşma düzenleyecek misiniz, hüseyin'e göz yaşı döken. aleviler oruçtan sonra bir araya gelip cem yaparlar. hiç bir mevki, iktidar ayrımı olmadan, yanyana diz çöker herkes. tayyip erdoğan, mesela otelin garsonuyla yanyana diz çökecek mi yere? "sana kıyanlara lanet olsun ah hüseynim" diye mersiye söylebilecek mi??

    tüm aleviler tüm alevilik gerekliliğini yerine getirmez elbet ama alevilik insana tapmak, tüm insanlığı sahiplenmektir sayın erdoğan, sadece yakınlarını korumak kollamak, onları feraha erdirmek değil. bir türbana, saate, ayakkabıya milyonlar harcamak değil.

    niyeti çok açık olan bu iftara hiçbir gerçek alevi katılmaz. katılanlar düşkündür.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap