• akape hükümetinin 11 ocak'ta vereceği iftardır. kaç düşkün katılacak merak ediyorum. (bkz: düşkün/@avasas)

    http://www.yenisafak.com.tr/…26.12.2007&c=2&i=89608
    http://www.ozgurradyo.com/index.php?haberno=26127
    http://www.2temmuz.com/habergoster.asp?id=2270

    açıklama notu: entryden "bütün katılımcılar düşkündür" manası çıkarmak ya türkçe özürlülük ya da artniyettir. iyiniyetli olarak katılanlar da olur, düşkünler de olur.
  • hangi ritüellere göre düzenleneceğini merak ettiğim iftardır. zira standart bir alevi orucu yok bildiğim kadarıyla. aydınlanmak istiyorum.
  • aleviliği her fırsatta aşağılayan, görmezden gelen, milyonlarca aleviyi azınlık olarak gören akp nin samimiyetsizce düzenlediği iftar yemeğidir. akp den milletvekili olan sözde alevilerin halka yaranma gösterisidir.

    madem samimisin önce alevilere verilen zorunlu din derslerini kaldır, sadece sunnilere hizmet veren diyaneti kaldır.
  • tuzak oldugundan suphelendigim bir organizasyon.. "otelde" yemek yenilecek aman diim...
  • hiçbir alevi evladının katılmaması gerekendir. bir yandan alevilerin kökünü kazıyıp,cemevi açtırmamaları için türlü maymunluklar yaparken nasıl diğer yandan da "bakın biz sizi düşünüyoruz" ucuz numaraları yapılır pes doğrusu. bu ikiyüzlülüğü,samimiyesizliği nasıl sindirebilirler ki aleviler.. ha belki aralarına kabul edilmenin çoşkusuyla katılanlar olacaktır..

    yıllaryılıdır alevilerin büyük oranda oyunu alan baykal bile böyle bişeye tenezzül etmedi be. hem "alevi iftarı" ne ya küfreder gibi..bari "muharrem" deyin.. (bkz: sunni iftarı) hiç bakmayınız çünkü yok öle bişe..

    ayrıca bana diyanetten sorumlu bakan olan said yazıcıoğlu'nun " alevilere yeni bir elbise dikeceğiz" sözünü hatırlattı nedense.. sanırım elbisenin modeli belli oluyor yavaş yavaş..
  • bildiğim kadarıyla alevilerde toplu iftar açmak gibi bir ritüel yok. ayrıca alevi orucu ve muharrem ayı, sunni orucu ve ramazandan çok farklıdır. sunniler için ramazan adeta bir bayram gibidir. zaten biliyoruz. ramazan eğlenceleri düzenlenir, toplu iftarlarla insanlar bir araya gelir vs. sunniler için ramazan bir keyif kaynağıdır. fakat aleviler için muharrem bunun tam tersine bir yas kaynağıdır. kerbelayı hatırlarlar ve bu onlar için hala çok canlıdır. muharrem ayında eğlence yapılmaz ve toplu iftar açma gibi bir gelenek yoktur. yani akp, alevileri, kendileri için kutsal olan ritüelleri değiştirmeye zorlamakta ya da yeni onlar için yeni bir ritüel üretmeye çalışmaktadır ki bu da baskının çok açık bir tezahürüdür. kaş yapacağım derken göz çıkarmaktır.
  • söz konusu akp olunca, en sıradan olayda bile insanların sağlıklı düşünme yetilerini bile kullanamadığını, ya da kullanmak istemediğini gösteren iftar yemeği. şimdi bu yemeğin amacı nedir, ne konuşulacaktıra dair elimizde pek bir bilgi yok. içeriğin çok da önemli olmadığını düşünüyorum.

    alevilerin devlet nezdinde yok sayılmasının nedeni bu hükümet olmadığı gibi, herhangi bir hükümet de değildir. örneğin diyanet işleri başkanlığının sadece hanefi-sünni müslümanları temsil eden bir makam gibi(gibisi fazla oldu galiba, ki bu hanefi-sünni müslümanlıkta laik devlet tarafından fazlasıyla "sterilize" edilmiştir) çalışmasının sorumluğunu herhangi bir hükümete çıkarmak pek mantıklı değil. çünkü bu uzun uzun sürelerden gelen devlet politikalarının sonucu/amacı.

    aleviler azınlık durumuna düşse bugün sahip olduğundan daha çok hakka sahip olacaktı. ve ab[avrupa komisyonu] alevilerve kürtler in ülke de azınlık konumunda olduğunu[çünkü nüfus olarak azınlık] ve azınlıkların haklarının korunması gerektiği söylediğinde [telaşa kapılmayın bunu sadece türkiye den istemiyor tüm avrupa konseyi ülkelerinden istiyor ve buna türkiye, fransa, yunanistan gibi bu konulardaki "sorun"lu ülkeler dışında karşı çıkan büyük ölçekli ülke yok. araştırınız: bolge veya azinlik dilleri avrupa sozlesmesi, ulusal azinliklarin korunmasi çerçeve sözleşmesi ] buna en başta tsk karşı çıkıyor. ve bu kesimlerin azınlık olmadığını kurucu unsur olduklarını iddia ediyor ve bunun ülkeyi bölmeyi amaçladığını iddia ediyor.
    http://www.tsk.mil.tr/…plantilar/kasim2004/ana.html (baştan sona okumanıza gerek yok. ctr+f "azınlık" olarak aratın)

    ben şahsen kurucu unsur olarak kültürel anlamda hiçbir hakkımın olmadığı bir ortama, azınlık olarak nispeten daha iyi hakkımın olmasını tercih ederim. e tabi kaşıkla verip kepçeyle almak gibi bir hinlikle gelmezlerse. [azınlıkların mülk edinme hakkı hakkındaki zorlukları hatırlatmak gibi] madem kurucu unsur olduğu kabul edilir bu etnik ve dini kesimler neden diğer kurucu unsurların sahip olduğu hiçbir hakka sahip değil?. oysaki lozanda tanımlanan diğer azınlıkların[haklarının çok iyi olduğunu söylemiyorum] bu iki kesimden çok daha fazla hakkı var.

    kısaca aleviler uzunca uzunca zaman diliminde yok sayıldıysa bu osmanlı-safevi çekişmesinden başlayan siyasi poltikalardan ve cumhuriyet sonrası yaşanan "tekleşme" politikalarında aranmalı. ben halk nezdindeki hoşgörüsüzlüğü ve de bunların sonucunda yaşanan acı olayları bu politikaların farklı bir yansıması olarak görüyorum.

    sonuç olarak bu tür konularda harekete geçenleri, olumlu dahi olsa, fikirler ortaya koyanların üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan kesimler oldukça atılan en küçük adımı dahi olumlu karşılar oluyorsunuz. ya da ülkede bu konularda yıllardır hiç bir şey yapmadan oturulmasına alıştığımızdan iyi-kötü bir şey yapılmasına seviniyoruz.
  • bundan çok çok yıllar önce, tayyip amca istanbul belediye başkanı o zaman, ben de karacaahmet cemevi'nde inançlı bir semahçı. bir haber geldi. cemevini yıkacaklarmış. taksim'in ortasına cami yapmayı zorluyorlar bir yandan, bir yandan da nadir cemevlerinden en büyüğünü yıkmaya. çoluk çocuk, genç, yaşlı, günlerce nöbet tutmuştuk cemevi'nde, kararlıydık yıktırmayacaktık.

    biliyorsunuz kadın-erkek ayrımı yoktur alevilikte, uygulamada toplum algısından etkilenip hatalar olsa da düşüncede kadınla erkek eşittir. ibadette de, kavgada da yan yanadır. yine öyleydi. bir köşede bir grup bağlama eşliğinde türkü söylüyor, diğer bir grup ısınmak için halay çekiyor. bir grup bahçede, mezarlık içinde, sessiz sinema, kulaktan kulağa vs oynuyor, bir grup "ne yapmalı"yı tartışıyor falan filan... [ha adı üstünde cemevi karacaahmet'te mezarlığın içindeydi. mezarlıkta oynayarak büyüdük biz. bir de o bekleyiş zamanında geceleri mezarlıklarda sohbet ettik. işte bu yüzdendir ki mezarlıklardan korkmayız biz o nesil. severiz hatta çağrıştırdıklarından.]

    arada biri espri yapıyor, "şimdi tayyip erdoğan çıkıp açıklama yaparmış; ahanda her zaman iddia ettiğimiz gibi gece gündüz, kadın erkek bir aradalar. kimbilir neler yapıyorlar, yıkalım fuhuş yuvalarını, yıkalııım" herkes gülüyor.

    günler geçtikçe gerilim artıyor hafiften, büyüklerimiz yaşlıları, çocukları göndermeye çalışıyor. gitmiyorlar!! "şimdi beklemeyeceğiz de çocuklarımızın kültürüne sahip çıkmak için, ne zaman bekleyeceğiz" diyor yaşlılar.

    kalabalık, çok kalabalık. sanki bir toplama kampı gibi. çok büyük farkı; herkes herşeye rağmen çok keyifli. çok eğlenceli. çok umutlu.

    polis arabaları hep kapıda. sanırım polislerle ilk muhatabiyetim o zaman başladı. bizim karşımızda konumlandıklarını ilk farketmem. sonrasında da hep karşı karşıya olmaya devam ettik. geceleri sirenleri açıyorlardı bazen, gerilimi arttırmak için. gerilim artmazdı. herkes biraz daha dik dururdu o kadar.

    onca insan, onca direnen yürek el birliğiyle yıktırmadılar cemevlerini. birliğin gücünü bir kez daha gösterdiler. devletin, çoğunluk dininin, kendi inançlarını ortadan kaldırmak için neler yapabileceğini bir kez daha gördüler. neyse ki kimseyi kaybetmeden. o dönem bunları yapanların ataları, onbinlerce cana kıyarak da göstermişti çünkü neler yapabileceklerini. tüm bu yaşanmışlıklardan kaynaklı sonraları tutmadı hiç izzettin doğan ve benzerilerin oluşturduğu asimilasyon merkezi cem vakfı gibi yerler. çok kısa sürede görüldü iktidar kankalığı ile farklı hedefler peşinde olunduğu. bu hedeflere ulaşmak için gerekirse aleviliğin özünden bol bol taviz verilebileceği.

    artık inanan bir insan olmasam da, aleviliğin kültürünü sahiplenirim hep. çocukluğumda bu kadar içinde olmaktan, tarihini, kültürünü, ibadetini bu kadar derinden öğrenmekten hep memnun oldum. karakterimde, kişiliğimde iyiye dair ne varsa hep o kültürün bende bıraktıklarındandır. bizler çocukluğumuzdan beri eşit olmanın güzelliğini, adil olmanın, insana değer vermenin önemini dinleyerek, görerek büyüdük. utanmadan babalarımıza anlattık sevgililerimizi, ilk içkimizi anne babalarımızla içtik. "temizliğini korumak için gerekirse ölmen gereken tek şey aklın ve yüreğindir" ilkesi kazındı beynimize. "kimseye boyun eğme, aklınla sorgulamadan babana bile itaaat etme, yalnızca senden zekinin, bilgilinin elini öp" dü bizim nasihatlerimiz. sevgiden, aşktan utanmamayı, akıla tapmayı, eline, beline, diline hkim olmayı öğrendik. bu yüzden kabul edemem asimile edilmesi çabasını. bu yüzden sıradan bir dinmiş gibi kabul edemem aleviliği. insan olmayı ali'den, mücadeleyi hüseyin'den öğrenmiş biri olarak.

    işte bu yüzden, ellerinde fırsat olsa ortadan kaldıracakken bu kültürü, bunu yapamayıp, asimile etmeye çalıştığı çok belli olan, 15 yıl önce yıkmaya çalışarak, şimdi ise göz boyayıp silikleştirmeye kalkma çabasına elimden geldiğince izin vermem.

    olanca saflığımızla ya bu adamlar samimiyse, iyi niyetliyse diye düşünelim:

    1- samimiyetse, aleviliğin ve diğer dinlerin, mezheplerin varlığını kabul edip, on yıllardır istedikleri gibi diyaneti kaldırın.
    2- samimiyetse, okullarda din dersini ya kaldırın ya da tüm mezhep ve dinlere eşit yer ayırın.
    3- samimiyetse, nüfus cüzdanlarında din hanesini ya kaldırın ya da insanlara serbestiyet verin o bölüme ne yazılacağına dair.
    4- samimiyetse önce aleviliği bir öğrenin.
    - alevi iftarı diye bir şey olmadığını bilin.
    - alevilerin lüksten kaçındığını, ibadetlerini, ortalık yerde duyura duyura, kalabalık bir biçimde yapmadığını, yani oruçlarını en son açacakları yerin, basının dolduğu, lüks bir otel olacağını öğrenin.
    - alevilerin oruçlarındaki ayrıntıları öğrenin. oruç açıldığında da, su içmezler, et yemezler, o dönemde çok fazla eğlenmemeye çalışırlar, daha çok çalışırlar... aleviliğin orucu tek tip değildir, bölgeden bölgeye , şehirden şehire değişir, bunları biliyor muydunuz? oruç açıldıktan sonra bağlamalı, ağıtlı bir toplaşma düzenleyecek misiniz, hüseyin'e göz yaşı döken. aleviler oruçtan sonra bir araya gelip cem yaparlar. hiç bir mevki, iktidar ayrımı olmadan, yanyana diz çöker herkes. tayyip erdoğan, mesela otelin garsonuyla yanyana diz çökecek mi yere? "sana kıyanlara lanet olsun ah hüseynim" diye mersiye söylebilecek mi??

    tüm aleviler tüm alevilik gerekliliğini yerine getirmez elbet ama alevilik insana tapmak, tüm insanlığı sahiplenmektir sayın erdoğan, sadece yakınlarını korumak kollamak, onları feraha erdirmek değil. bir türbana, saate, ayakkabıya milyonlar harcamak değil.

    niyeti çok açık olan bu iftara hiçbir gerçek alevi katılmaz. katılanlar düşkündür.
  • reha çamuroğlu'nun açıklamasına göre alevi geleneklerine uygun bir şekilde, yani sade olacakmış. sofrada su, et ve bıçak bulunmayacakmış. bundan öte, tayyip erdoğan'ın cem yapmasını filan beklemekse neredeyse ramazanda iftara katılan hristiyandan teravihe gitmesini istemek kadar saçmadır.

    umarım akp'nin eli havada bırakılmaz.

    düşkünlük açıklaması ise bir kısım alevilerin ne kadar hoşgörülü ve diyalog yanlısı olduklarını gösterdi. x müftüsü y partisinin z etkinliğine katılan müslümanları "kafir" ilan etseydi gösterilecek tepkiyi düşünebiliyor musunuz?

    dini bir cemaatin kendisini siyasi bir partiye* bu denli angaje etmesi ne kadar acı.
hesabın var mı? giriş yap