22 entry daha
  • bu coğrafyanın oldukça doğusunda bir ilin, devletin varlığını hatırlatan gri, eski, mutsuzluk ve bürokrasi üzerine kurulu bir binasında; adliyede geçer olay. görülecek olan dava bilindik tüm toplum değerlerini alt üst etmiştir. biriktirdikleri kin bedenlerine sığmamış bir kalabalık adliyenin önünde karmakarışık voltalar atıp izmaritleri ile kaldırımı kirletmektedir. sanık, oğlunu öldürmekle itham edilen bir annedir. gazeteler kendisine "anne" diye hitap etmemek için nice çabalara imza atmışlardır günlerdir. "oğlunu öldüren kadın tek kişilik hücrede mahkeme gününü bekliyor" "cani kadın tek kurşunla oğlunu katletti"
    evet tek kurşunla. oysa kurşun ve silah bir kadın eline yakışacak en son nesnelerdir. deliller diyor ki, hedefe nişan alınmış, kaza değil, bilinçli.
    bir anne, nişan alarak ve tek kurşunda oğlunu öldürüyor.
    infial var şehirde.
    gerideki tüm anneler daha bir şefkatle sarılıyorlar kuzularına. sanki hepsi de "ben o değilim kuzum, sen hep güvendesin kollarımda" demek ister gibi. oysa tüm babalarda bir gerginlik, hepsi de yıllardır aynı yastığa baş koydukları hayat arkadaşlarını sorguluyor zihninde. azıcık sesi yükselse kadınların çocuklarına karşı, babalar giriyor araya. "bağırma kadın çocuğa!"

    bunca yılın kutsal bilinen kurumu; analık sorgulanıyor.

    zırhlı cezaevi aracı geliyor. normalden kat be kat fazla sayıda jandarma refakat ediyor araca, içindeki kadına.
    kadın da gencecik aslında daha. aslında ne bilinçsiz olacak denli genç ne de kadınlığı ikinci planda kalacak denli ileri yaşı.
    otuzların ortasında. saçlarını kara bir tülbent örtüyor. başının etrafında bir kara tülbent daha sarılı. çenesinde küçük bir dövme. gözlerinin altında derin çukurlar ama gözleri kara ve güzel hala. ve bir katil gibi değil, bir ana gibi bakıyor önüne.

    mübaşir isimleri okurken sesinde bir öfke var kadının adını söylediğinde. üç heceli bir ismi tükürürcesine tek seferde haykırıyor. küçük mahkeme salonundaki herkes gözlerindeki tüm silahları kullanarak bakıyor kadına.

    tanıklar öfkeli, küfürbaz ve hep aynı söyledikleri. kadın silahı doğrulttu ve ateş etti. yakın mesafeden hem de.
    hakim, mahkemeye saygıya çağırıyor tüm tanıkları. dilinizi tutun. içinize atın küfürlerinizi.

    ne zaman ki hakim anlat diyor kadına, kadın başlıyor başı önde anlatmaya. sesi unutmuş sanki konuşmayı, konuşmayalı konuşmayalı.
    " hakim bey, ben x aşiretindenim. bizim aşiret ile y' ler biz kendimizi bildik bileli, ağa babam, dedem kendini bildi bileli kanlıdır. her atanan kaymakam gelirdi bizim köye, sofralar düzülürdü. koyunlar çevrilirdi. el sıkışılırdı. barış olurdu güya. sonra yine patlardı silahlar. en uzun iki üç ay içinde. bizim soyumuz uyku bilmedi. önümüze ardımıza bakmadan yürüyemedik özgürce. nice düğüne derneğe gidemedik can korkusundan. bizim soyumuzdan kimse okuyamadı. uzaklara gönderemediler, izleri bulunur diye, tek başına ölmesin oralarda diye. biz kadınlar bile patates soymadan önce öğrendik silah tutmayı.

    sonra bir vali geldi köye. her ay geldi. eller sıkışıldı gene. gene barış sözü verildi. bir arsaya ortak etti vali iki aşireti. bir akrabalık lazım ki dedi, sağlam olsun barış. ben o zamanlar 15 yaşındayım. beni verdiler kanlımızın oğluna. içim yana yana gelin gittim. her gece burnuma kan kokusu gele gele aynı yatağa girdim. babamın, amcalarımın, kardeşlerimin kanı vardı ellerinde. gene de dedim vazifemdir. evimde huzur olursa soyumda da barış olur. kocam da benden kan kokusu alırdı zannımca. bir sözü yüzüme bakıp da dememiştir bu güne kadar. allah bana 3 kız evlat verdi. dördüncüyü dayaktan düşürdüm. karnım yuvarlaktı, gene kız olacak dediler. beş aylık bebem gitti. allah yüzüme güldü sonra, oğlumu aldım kucağıma sağ salim. o benim nimetim oldu. insan olduğumu hatırladım. bir nefes aldım. kocam bile bir bilezik taktı o gün. ama yüzüme bakmadan gene.”

    salon küfürlere boğuldu. nimet demesinde rahmetliye. adını ağzına almasında kahpe! adaletin sopası ağırdır ama. sustu kinliler cemaati.

    devam etti kadın;
    “ benim babam ödürüldü hakim bey, 3 amcam da, 2 kardeşim de. kardeşlerimden biri daha 12 yaşındaydı vurulduğunda, okul çocuğuydu hala. hayvana, tarlaya salmazdı anam onu. kıymetlisi idi anamın. o da ölünce dayanamadı anam, o da rahmetli oldu. tek bir erkek kardeşim kaldı geriye. 200 yıllık aşiretiz biz hakim bey ve tek er odur başımızdaki.
    kardeşime de allah evlat vermedi uzun yıllar. 3 kere evlendi, boşadı. sade ilk karısını sevdi. ama çok sevdi. gönderdiler kızı ama çocuk olmayınca. o kadar çok kendini öldürmeye çalıştı ki kadıncık, anası ahıra bağladı kısacık iple. eline kaşık bile vermedi kendi yedirdi anası.babasına kalsa ölse gitse daha iyiydi. aklı gitti kadının o ahırda. ne zaman ki kardeşimden umudu kesti aşiret, kardeşim gitti kurtardı ilk karısını. sonra büyü müdür nedir, mucize kabilinden hamile kaldı yengem. köylü lince durdu. evlerini taşladılar. inanmadılar yengeme. kardeşim tarla sattı ankaralara götürdü. hekimlerden imzalı kağıt getirdi attı kavenin ortasına.ikisinin çocuğuymuş. oğlan oldu ama daha 3 yaşında.”

    “kısa kes kadın; olay gününe gel. hayat hikayeni anlat demedik sana, yedi göbek anlattın ha!”

    “ demem o ki hakim bey, kardeşim tek erdir aşiretin başındaki.
    olay günü de nişanımız vardı.oğlumu nişanlayacaktık.

    salon ahiret gününe döner yine. nişanlandığı gün mü vurmuş oğlanı kahpe!
    jandarma çok da sert müdahale etmez kin cemaatine. ne de olsa onlar da insandır. haklarıdır isyan etmek bu kalpsizliğe. sessizliği sağlamak uzun sürer. kadın gene konuşmaya başladığında ağlamaktadır artık. yeniden yaşamaktadır o günü.

    “nasıl nişan ben anlamadım ama hakim bey. kocam bana kıza git bir bak demedi, başlık parası konuşulmadı, ben kızı hiç görmedim, kimlerdendir bilmedim bile.
    bana dediler ki yemek olacak, koyun kesilecek nişan takılacak. kardeşine haber et, herkesi çağır. çağırdım.
    evi dedim sıvayalım nişan için, ses etmediler, divanın yüzünü yıkayalım dedim dinlemediler. kimse yüzüme bakmıyordu.
    kardeşim geldi. kız kardeşlerim de. çocukları, amca çocukları. hepsi.
    kız evi gelmedi. yemek ver dediler misafirlere, dedim kız evi gelsin hele. yok dediler sen dağıt yemeği. mutfağa sini almaya gittim baktım kutu kutu ilaç. tarla için. ekim zamanı değil ama hakim bey. baktım koca evinden kimse sürmüyor ağzına yemeği. haber ettim kardeşime. zehirleyecekler hepsini. kaçın dedim. hepsi kalktı bahanelerle. ama anladılar kaçmak için kalktıklarını. merada çatışma çıktı hakim bey.
    ben oğlumu aldım kaçarken. sol yanda kaya ardında kardeşim. oğlum da aramızda
    geride bir kayanın ardında.
    baktım elinde silah, doğrultmuş dayısına.
    bağırdım, oğlum dedim, etme dedim. dayındır, kanındır, soyundandır dedim.
    ben babamın kanındanım dedi. etme dedim. uzaktı. kendimi silahın önüne atacaktım erişemedim. kardeşime sesimi duyuramadım.
    koca eldedir hakim bey, eldir. çocuk beldedir. ama kardeş nerdedir hakim bey? kardeş kandandır. tek erdir aşirette. soyumdur. 200 yıllık adımızdır.
    omzundan vuracaktım hakim bey, silahı dayısına doğrultup hızla ardını döndü bana. dönmeseydi sade omzunu vuracaktım. 20 yıldır barış vardı. sukunet vardı. canlar sağdı. unuttum silahı. edemedim hakim bey, sade omzundan, soyum için. karagözlümdü o hakim bey. kara…dayın dedim, deden için dedim. dinlemedi.
    kendimi vuracak mermim yokmuş. asın beni hakim bey, neyse en ağır ceza çekerim ben.
    20 yıl barış için sustum. şimdi de ağzımı açmadan çekerim cezamı cehennem günüm gelene kadar.
    kardeş tektir hakim bey. kardeş tektir.”

    hiçbirşey göründüğü gibi değildir.
    bazen gerçek görünenden bile acıdır.
53 entry daha
hesabın var mı? giriş yap