8 entry daha
  • halk arasında ki kullanımı "ferâset" doğrusu ise "firâset".

    arapça "ferase*" fiilinden türetilmiş mastar.
    firâset; isabetli bir tahminle bir işin iç yüzünü idrak etmek, görüş, tahmin ve anlamada dikkatli düşünüp isabet etmek manasındadır. [*]

    çekimi, ferase- yefrisu - firâseten.

    oysa ki ferâset, "feruse*" fiilinden türetilmiştir ve manası sözlükte "at hali ve binicilik işinden anlamak" olarak geçer.

    çekimi, feruse- yefrusu - ferâseten. [*]

    ebû bekir el-vâsıtî "firaset, kalplerde parlayan ışıkların yükselmesidir. kalpte yerleşen marifettir. bu ışık ve marifet vasıtasıyla gayb âleminin gizli sırları bir gaybdan başka bir gayba iletilir. hatta o marifet sahibi eşyayı hak teâlâ'nın gösterdiği cihetten müşahede eder. bundan dolayı halkın kalbindeki şeylerden konuşur" buyurmuştur.

    şöyle anlatılır;

    bir genç abdülhâlik gucdüvânî* (k.s.)'na gelerek "mü'minin firâsetinden sakının" hadisinin sırrını sorar. o da :
    - sırrı belindeki zünnarı çıkarmandır, der. genç:
    - zünnarım yok, ondan allah'a sığınırım, der.

    abdülhâlik gucdüvânî (k.s.) "öyleyse çıkar kaftanını" der.
    kaftanının altından zünnarı görülen genç mahcup olur.

    [*] arapça-türkçe lûgat / el-mevarid
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap