3 entry daha
  • bunu hor gören insan hiç sevmemistir. galiba hesaplar yapar. der ki, arkadaslar arasinda der bunu, "su kizin verebilitesi nedir aga?". sevdim demeyi gururuna yediremediginden, yaziyorum der. belki de cidden kasasi yazar. saha arastirmasi yapar. kankalari (kanka da verebilete gibi sonradan, ikinci esten olma evlattir, diller böyle mi gelisiyordu?) o kiz sana bakmaz, o kiz sana bakmasa da fark etmez yahut abi seviyorsan git konus bence repliklerinden birini okur. kardeslerin seni asla terk etmez eyvallah da bi yerden sonra 3. replik daha çok duyulur olur. kafa ütüleme asamasini çoktan geçmistir kisi çünkü, duhul etmektedir.

    nedir? sisman ve çirkin kiz sevecekse de kendisi gibi sisman, degilse yamuk burunlu, çarpik disli birini mi sevmelidir? öte yandan, kizin kime açildigini da bilmiyoruz. fakat sisman ve çirkinse kiz, zaten terazinin agir kefesini o olusturdugundan, karsisindaki kisi her kim olsa otomatik olarak yükseliyor. huu erenler hu. ama fularlar ve kemik gözlükler takilinca cihangir, birini oldugu gibi sevmek hususunda dersler versek mesela, herkes parmak kaldirir.

    esasen biz hiç asik olmuyoruz biliyor musunuz? kadini da, erkegi de, o kadar zalimiz ki. çocuklugun o "sisko patates! dörtgöz!" refleksi hiç kaybolmuyor. sadece bunlar biraz daha kibar bir dille, kabul görecek sekilde ifade edilir oluyor. sözde bütün tumblr kizlari küçük prens okuyor, ama birini sevdigini söylesen gelen ilk soru: yakisikli mi, isi ne? sair oluyor. bugüne kadar önce kisiligini sorani duymadim. öyle garip dinamikleri var ki bu isin. sevdigim, beni seven, çok iyi anlastigim kisi, bir süre sonra vazgeçiyor. özür diliyor. nedeni, benden kisa olmasi. kadin erkekten uzun olabilir miii, olamaz mii? yakisikli adam çirkin kizla çikabilir mi çikamaz mi? güzel kadin çirkin bir adamla birlikteyse isin içindeki is nedir? açin bakin, sayfalarca bu konular tartisiliyor. esasinda manevi bir durum olan sevmek hususu hep maddeden besleniyor. maddesel zenginlikten, maddesel güzellikten, maddesel güçten falan filan. hem sadece bu da degil ki:

    bir arkadasim var, kiz biriyle bulusacak. bi saat kadar erkenden gitmis görüsecekleri yere. e diyorum sen bir yere geç otur, o da gelir. olur mu öyle, bakalim beni nereye götürecek, bu çok önemli diyor. acaba arabasi var mi, nasil dönecegiz, bari taksiye binsek diye söyleniyor. dönüste dolmusla eslik edince er kisi, olmuyor. zaten de elektrik alamadim. elektrik aldi diyelim, o zaman da süreç iste yazar kardesimizin dedigi gibi ilerleyecek. 'bir kizin bana açilmasindan asla hoslanmam'a dönecek. roller bastan kesik oldugundan, aykiri davranan elenecek. e bu süreçte de kisiler ne yapiyor, etrafini bunaltiyor açilayim derken.

    ulan yemin ederim, biz kizlar olarak bazen ihtiyar heyeti gibi toparlaniyoruz, adamin hal ve hareketlerini didikleyip kizi sevip sevmedigini tartisiyoruz. biri diyor ki sevseydi söyle yapardi, böyle olurdu. beriki diyor ki sevmese bunu demezdi. ben de diyorum ki ulan be insafsiz seven ne yapmaz? artik insanlik tarihi kaç bin yilsa, o kadar yildir bu saçmalikla helak olmusuz. ben birini seviyorsam, içim titremisse, duygularimi gidip ona anlatamiyorum geliyorum baskalarina soruyorum. demek benim hayatimin geri kalani için önemli bu onun beni sevip sevmedigini ögrenmek meselesi ki karnim agriyor. o kadar bos konusuyoruz ki, duygularimiza sira gelmiyor. halbuki insan ne ile yasar tolstoy bunun cevabini ariyor. ben de diyorum ki, önceleyin duygularindan mütesekkil bir canli olan bu insan, neden duygularini dile getirmekten bu kadar aciz? nefretini kusmakta serbestken, sevgisini göstermekte neden cimri? kadina erkege roller çizmissiniz, niye yahu? seviyorsam bunu neden saklayayim? is. ondan sonra oturup o aramadan ben aramam diyince kadinlar, kezban diyip kösenize çekiliyorsunuz.

    toparlayayim. bir gün iltifat olsun diye sevdigime "ne güzel gamzelerin var, hep güldüreyim seni ben" demistim de "onlar bana ait degil ki. mesela "bana ne kadar güzel ingilizce konusuyorsun/ögretiyorsun" (meslegi geregi) desen ben buna sevinebilirim." demisti. tanidigim en akilli adamdi, disaridan bakan öyle demez. ama benim karsilastigim insanlarin arasinda sevilmeye en layik olan bence oydu, belki o yüzden arkasindan inanilmaz üzüldüm.

    siz hiç ölü gördünüz mü bilmem. ama insan bedeninden ruh çekilince öyle garip bir hale dönüyor ki. hiçbirimiz et ve kemik yiginindan öte degiliz, ve bize bahsedilmis bir güzellikten kibirlenecek kadar aklimiz yitmis. güzelsen sen mi güzelsin, çirkinse o mu çirkin? bakin bunun yanlisligini elestiren kisilerden bile bir dipnot düsüyor, sisman ve çirkin degilim diye. yani bence bu normal bir sey derken bile içinde normallestirememis durumu. sisman ve çirkin olsam ne olur diye düsünemiyor kimse. sima ile alay olmaz estauzübillah küfre girer.

    mesela siz, hiç mi arada su soruyu sormuyorsunuz kendinize: ben kimim yahut ne haddime? cümleten islah olmamizi temenni ederim
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap