18 entry daha
  • düşüncesi bile bana obsesyon derecesinde özel alan düşkünü olduğumu hatırlatan, uzun süreli yapmak zorunda olanlara sabır dilediğim lanet bir şey.
    bana kalsa ben bir kütüphanede yaşarım, kimsenin yüksek sesle kendi dinlediği müziği, izlediği diziyi dayatamadığı, oradan oraya koşamadığı, bir uçtan diğer uca bağıramadığı, kavga etmek için bile sesini yükseltemediği bir yerde, sakinlik içinde.
    bayramda seyranda ev kalabalık olunca mesela, kendimi karanlık bir ıvır zıvır dolabına kilitleme, soyutlanma, dışarıdaki aşırı samimiyetten, gülen gözler, neşeli günler filmleri atmosferinden sıyrılma, serinleme, duymama, cevap vermeme, gülmeme ihtiyacı duyarım aniden gelen ve mutlaka tatmin edilmesi gereken bir kriz gibi.
    öyle günlerde gelip yatağıma oturan, koltuğumun yastıklarını izin almadan iki yana savuran "doğal", "samimi" cancişlerimizi tek bir parmak şıklatmasıyla yok etmek isterim, uyku öncesi yatak muhabbetlerinden, gözüm kapanıyorken ısrarla anlatılan ilişki sorunlarından hiç hazetmem zaten, "yatılı misafir" geldiği andan itibaren gitmesini beklerim eğer benim konuşmadan oturma rutinim uymuyorsa, ev ahalisiyle gereksiz muhabbetlere giren bir "bakın nasıl da canayakınım ben :))" pıtırcığıysa, öğlenlere kadar yatıyorsa, kulaklık olmadan bangır bangır müzik dinliyorsa, kısaca bütünlüğümü bozuyorsa. gittiği an kapıya sırtımı yaslayıp çok derin bir oh çekerim.
    bana yapılmasından hoşlanmadığım gibi başkasının evinde yastık yorgan çıkarılmasını beklemekten, ev sahibinin kahvaltıda zorla yedirmeye çalıştığı peynir çeşidinden, "sen yabancı değilsin" fütursuzluğuyla yanıbaşımda edilen sevgili ya da aile kavgalarından, "bak bak bu şarkı çok güzel mutlaka dinlemelisin" dayatmalarından, "sen geliyorsun diye aldık hep beraber izleriz" filmlerinden, "ama neden bizimle oturmuyorsun bi yüzünü görelim" ısrarından, ince gelip üşüten yorganlardan, "sen çok üşüyorsun galiba battaniye de çıkardım o yüzden" şaşırmalarından, sürekli muhabbete dahil edilme çalışmalarından, uzun uzadıya anlatılan anılardan, "bu saatte kahve içersen uyuyamazsın" akıl vermelerinden bir an önce kaçmak, kendi evime, odamın sessizliğine, mutfağımın ısı derecesine, bornozuma bile kavuşmak, kanlı canlılarmış gibi kucaklamak isterim hepsini.
    mesafeli insanım zira, herkesi uzaktan sevmek de aşkların en güzeli.
119 entry daha
hesabın var mı? giriş yap