6 entry daha
  • turkiye cumhuriyetinde ikame etmis yedi yasindan gun almis bir insan dahi yoktur ki bu siiri ezbere bilmesin. nasil bir ahenk, nasil bir tiniymis ki su gun su saatte butun ruhum turkiyeden arinmis, konusma arasinda dusunurken "aaaam" dememek icin kendimi zor tuttugum su cografyada dahi, bunca yilin ardindan su siiri cocuk vurgusuyla hecelerin basini ezmeden okuyamiyorum? bir kisi ciksin ve desin ki "bu siiri bilmiyorum, duymadim, tamami ezberimde degil", mumkun mu? tilsimli, buyulu bir eser belli ki. bu gece bos bir vaktimizde sirrina ermek icin cheja ile kafa patlattik.

    ezberlemek icin hic bir caba gostermedigim halde aklimdan cikmamasi bu tekerlemeye varan ahengi midir, bir cocugun korpe dimaginda olsuturdugu imgelemler midir bilemedim. ama siiri soyle sesli bir okuduk ki ummadigimiz bir sey oldu: siiri o ritmik ahenginden bagimsiz metin ici butunlugu ile duyduk. satir satir size de analiz etmek isterim.

    "saat dokuzu beş geçe
    atam dolmabahçe'de
    gözlerini kapamış
    bütün dünya ağlamış"

    simdik. siirin saat dokuzu bes gece ile acilmasi hos bir detay. atanin dolmabhcede olmasi, gozlerini kapamasi da aristo tipi bir metin ici butunluk sagliyyor.

    kim? ata
    nerede? dolmabahcede
    ne zaman? tam saat veriyorum- saat dokuzu bes gece
    ne yapiyor? gozlerini kapiyor.
    netice? butun dunyanin aglamasi.

    bastan olayin orgusunu, siire hakim yas duygusunu veren hos bir giris. ama, amasi var. atanin gozlerini kapamis, butun dunyanin aglamis olmasi neden "rivayet" kipli? atanin gozlerini kapamamis olmasi ihtimali de var mi? yani siir bir yandan da emin degil. diyor ki "evet boyle bir seyler duydum, sati maati bu. ama orada degildim. ata gozlerini kapadi, buna senkron butun dunya agladi mi tek tek saymadim, bilemiyorum. siirin kararli ilk iki misrasi, kararsiz saskin iki misra ile devam ediyor.

    neyse bu kurulumun uzerine devam edelim:

    "doktor doktor kalksana
    lambaları yaksana
    atam elden gidiyor
    çaresine baksana"

    bu dortlukte isin rengi degisiyor. siirde ataya rakip olacak derecede yer kaplayan, lakin ilk dortlukte ortaya atilan, atanin gozlerini kapayisi, butun dunyanin aglayisi hadisesinden bihaber ebleh bir doktor ile karsilasiyoruz. bu doktor kimdir? atanin saat dokuzu bes gece olmus oldugu realitesinden uzak, butun dunyanin aglamis oldugu gercegine yabanci midir? karanlikta uyuyor mu? yoksa siirin kurgusu boyle biraz citizen kane bir havada mi? yani atanin olumuyle aciliyoruz da sonra flashback ile bu olumu hazirlayan ihmalkarligi, karanlikta yatan doktoru mu taniyoruz? ama gelin kronoljik sira icinde olayi bir yeniden canlandiralim: doktor doktor emir uzerine kalkti, lambalari yakti.

    simdi orada dur.

    aylardan kasim 10, saat sabah 9, bilemedin bes geciyor. bir: bu doktor niye uyuyor? atanin sagligindan sorumlu bir doktor ata komaya girmisken neden 9 u bes geceye kadar kebap mi yapiyor? hangi curetle? okuz mu kendisi?

    doktordan neden ve niycun lambalari yakmasi isteniyor? kendisi tesisatci mi, mustahdem mi, ari studyolarinda part time isik sefi mi? uyandiktan sonra isiklari yakmayi unutup, karanlikta doktor cantasini hiyar gibi aramasin diye alinmis bir onlem mi bu lambalari yakma emir kipi? oyleyse dahi bu doktor norvecte mi yasiyor, kasim ayinda havalarin hala karanlik oldugu bu yer neresi? kimligi belirsiz doktor, kimligi daha belirsiz baska bir guc tarafindan neden atanin "caresine bakmak" ile gorevlendiriliyor? reis i cumhurun sagligiyla gorevlendirilmis bir doktor'un bu konudan az cok haberdar olmasi gerekmez mi? tibbi taniyi eger siiri okuyan dallama koyacak, "ata elden gidiyor" diyebilecekse, atanin caresine niye o ibne bakmiyor? doktoru kaldirma, lambalari yaktirma rutinine girmenin alemi ne?

    yine diyelim ki sair bir bilinmezlik, bir gerilim yaratmaya calisiyor. doktor atayi acaba kurtabilecek mi? dedirtmeye calisiyor desek, mumkun degil. atayi bastan oldurduk, butun dunyayi aglattik. su halde bu doktor atanin nasil ve neye dayanarak caresine baksin? acaba mim kemal oke'den hayir kesildi, geriye witch doctor'iydi kabile buyucusuydu, necromancer'iydi onlar mi kaldi?

    ama diyelim ki simdi su noktada az evvel tum dunyayi aglatmisken doktor lambayi yakmak suretiyle bir isik terapisi yapsa, atanin caresine baksa? ol zeman butun dunya ile iliskilerimiz gerilmez mi? bak misal

    - eee merhaba turkiye cumhuriyeti cumhurbaskanligi konutundan ariyorum
    - uhuhuhu evet?
    - eee sey agliyorsaniz sonra arayayim, rahatsiz etmeyeydim mosyo.
    - onemli degil, soyleyiniz.
    - e.. bugun biz bir haber gecmistik ya size...
    - evet, atanin gozlerini kapamasi ile alakali. hala agliyoruz. butun dunyacanak.
    - ee..o tamam o.
    - ?
    - onu hallettik.
    - si vuple?
    - yani o is tamam. caresine bakildi onun.
    - neyin caresine baktiniz?
    - e doktor doktor geldi...mmh..lambalari yakti (fisiltiya donusen bir ses ile) caresine bakti.
    - ne?
    - yani yok oyle bir sey diyorum. cozduk o olayi. atanin gozleri acik. suuru yerine. durumu iyi.
    - nasil olur? o kadar agladik? yuz goz sisti?
    - ya biz de cok agladik ama, doktoru cagirinca tabi... isler degisti. caresine bakildi. agladiginiz icin tesekkur ediyoruz.
    - ama mosyo bu bir rezalet? o kadar haybeye mi agladik? gozlerini kapadi demistiniz? butun dunya cinden macine salya sumuk agliyoruz?
    - ya ata gozlerini kapadi dediysek oldu mu dedik? gozlerini dinlediriyormus. doktor lambalari acinca, soyle bir kendine geldi. dogruldu. saat kac dedi? dokuzu bes geciyor dedik. ya cok gec olmus neden uyandirmadiniz dedi. calisirken dalmisim dedi.
    - e ama biz ne diyecegiz halkimiza?
    - ya uydurun bir seyler. biz de bir cozum bulacagiz. olmazsa, korkuyorum resmi tarihin bekaasi icin belki de...
    - efendim?
    . neyse, bizim de dolmbahcenin onune top arabasi geldi, tabur geldi. ben kapatiyorum.
    - durun! atanin durumunda bir degisiklik olursa haber verin
    - tamam. siz de cok aglamissiniz sesiniz catllasmis. bir ihlamur icin.
    - e kolay mi ata bu? bogure bogure agladik.
    - valla burada atanin yaveri salih bozok da kendini oldurdu. siz yine iyisiniz.
    - (dandoldenyus uyardi edit geldi: arkadan bir ses gelir) efenim salih bozok olmemis! kendisini kurtardik. caresine bakildi?
    - doktor doktor mu bakti?
    - evet, lambalari yakinca...caresine.
    - tamam anladim. susunuz. maymun olduk cumle aleme.
    - ask olsun sevinmenizi beklerdim.

    ...

    neticede ne oluyor, son bolume geciyoruz. son bolum guzu cagristiriyor:

    "uzun uzun kavaklar
    dökülüyor yapraklar
    ben atama doymadım
    doysun kara topraklar."

    evet. kavaklar var. yapraklari dokuluyor. demek ki guz gelmis. atada doyulamadan topraklara karismis. o kadar velvele ettik ama doktor lambalari yakamadi, caresine bakamadi. ozetle bunu ogreniyoruz, sairin topraga ilencini paylasiyoruz.

    lakin cok mu zor lan, su sirada olsa siir kendini bulmayacak mi bak:

    doktor doktor kalksana
    lambaları yaksana
    atam elden gidiyor
    çaresine baksana

    saat dokuzu beş geçe
    atam dolmabahçe'de
    gözlerini kapamış
    bütün dünya ağlamış

    uzun uzun kavaklar
    dökülüyor yapraklar
    ben atama doymadım
    doysun kara topraklar."

    gayet super. siralama dogru. saskinlik ile baslayan, tirmanisa gecen, olaylari neden sonuc iliskisi icinde anlatan bir siir. ama sorunu ne? sorun saat dokuzu bes gece diye baslamiyor, doktor doktor diye basliyor olmasi. yani siirin konusunu sona sakladigimiz, doktoru ataya sirk kostugumuz icin (ki doktor siirin 3 de birini kaplayan bir karakter) bu girizgah da olmuyor, olamiyor.

    ee bir seyler daha yazacaktim ama uykum geldi. lambalari sondurmek, saat dokuzu bes geceden epey evvel uyanmak zorundayim.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap