• "ortaokuldaydım ve ben bu lafı ettim arkadaş" desem aslında birçoklarınız (özellikle erkek olanlarınız) tam olarak ne demek istediğimi anlayacak, gevrek bir sırıtışla arkalarına yaslanacak ve bir sigara yakarak kendi çocukluklarını düşünecekler...lakin gene de açıklıyım:

    ortaokuldaydım. artık her nerden öyle salakça bir inanışa kapıldıysam first class'ın dünyanın en güzel kokusu olduğunu düşünmekte, saçlarımı amerikan kestirip jöleleyerek tavuk götü yapmakta ve yalnızca 1 yaz tatili süresinde sınıftaki kızların anlamlı bir çoğunluğunun memelerinin çıkmış olmasını hayret ve şaşkınlıkla izlemekteydim. modada takip ettiğim akım, okul gömleği altına balıkçı yaka beyaz penye (maksimum 2 tane olur bu meretten,kirlideyse ikisi de, giyemezsin), michael jackson paça pantolon ve boğazlı beyaz spor ayakkabı (gönül isterdi şuraya "reebok pump" yazayım,şu devirde bile hatunların aklını alayım ama olmadı işte a dostlar,almadı babam. ben hep boğaç'ın pump'larını şişirip şişirip fıslattım..santral kundura'dan esem sport aldı adam bana,son modeliymiş,onların döneminde en süpermiş...peeh...) kışları pofuduk tiffany&tomato gocuğu, bahar aylarında kot mont, haftasonları ise ebeveyni 501 almayan her çocuğun olduğu gibi (yine babam...yine babam...) "levis 516" (şu modeli, allem ettiler kallem ettiler, taksit yaptılar, salı pazarı fiyatına düşürdüler ve bu ülkenin memur çocuklarına peynir ekmek gibi sattılar arkadaş ya...ne kesimi doğru düzgün,ne mavisi böyle has levis mavisi...züğürt tesellisiydi lan bu kot...bu kot, "ama..." ve "hmm..." kotuydu,şöyle ki:

    - ooo depeyi kot yapmışsın!
    - hehe evet abi ya,aldık işte
    - 501 mi bu?
    - yok abi 516 bu
    - hmm...
    -ama çok nefis di mi? hep zaten iskenderun'dan gidiyomuş bunların kumaşı,amerika'da dikiyolarmış bi tek)

    velhasıl, şekil bu. sen bu şekli kafanda "uluslarası kabul görmüş yakışıklılık standardı" bellemişsin bi defa, çevrendeki hemen her erkek aynı. bu standardın dışına çıkman mümkün değil, rahatsız hissedersin kendini. misal,başına gelmesini istediğin her güzel şey o lanet olası balıkçı yaka beyaz enfes penyeler kirlideyken olur. kızın arkadaşı gelir "ben neslihan'a çıtlattım, bu öğlen tanıştırcam sizi" der...önce bi düşünürsün "lan neslihan kimdi ki" diye, koridoru paylaştığın sınıfları beyninde tararsın bi "1-a..1-b...1-c...hah, tamam tamam 1-c'den göğüslü neslihan,tamam" dersin ama o öğlen o buluşmaya gidemezsin. balıkçı yaka beyaz penyen yok, annen sabah soğuk olur diye yün fanila giydirmiş içine.beyaz gömlek alttan vuran yün fanila aromasıyla kırık sarı bir hal almış, yazı yazarken sıyrıldığında gömlek bileklerinden yünün gözüküyo. sonuçta, senin balıkçı yıkanıp ütülenene kadar kapar başkası hatunu; nice ilişkim böyle böyle sekteye uğradı iki kirli penye yüzünden işte dostlar.diyorum ya, her erkek aynı; kız için hiçbirşey değişmiyo ki...her kim ki güzel giymiştir balıkçı penyesini gömleğin içine, o gün hayatında yeni bir ilişkiye yelken açar..

    o yelken açan adamın işi zor işte. standart tip tamam, tamam ama konuşmak gerekiyor bir de üstüne. halbuki gönül istiyo ki konuşma olmasın, basit bi akış şemasıyla çözülsün herşey:ben neslihan,ben depeyi,bak saçım tavuk götü,bak balıkçı giydim senin için,demek benim için?,evet evet senin için,peki o zaman hadi memelerimi elle...olmuyo,olmaz.zeki ve duygusal bi yaratık karşındaki. "zeki" kısmına oynamak ya çalışkanlıktan (ilk buluşmada yanında oturup test çözemiyosun ki,çözsen açarım fen lisesi hazırlık kitabımı, önceden arka sayfasından çözümlerine baktığım bi matematik testinden yaparım 30 net,ama olmuyo işte..) ya da komiklikten geçiyo ki ben o dönem maksimum keto taklidi yapabiliyorum. dolayısıyla "duygusal" kısım tek şansım...

    allahtan "belirginleşmiş göğüse uzanan en kısa yol" (hayatta operations research'ün işe yaradığı nadir alanlardandır) konusunda tipin yanısıra duygusallık için de geliştirilmiş standarlar mevcut, belli bir takım kilit sözler, sevgi dolu kelime öbekleri, aşk kalıpları var. balıkçıyı giyiyosun, öğle tatilinde bahçede yürürken bu kalıpları söylüyosun ve bir umut beklemeye başlıyosun hatundan gelecek tepkiyi. hah, işte bu kalıplardan bir tanesi de zamanında shakespeare'in söylediği anlatılan (ama kimsenin emin olmadığı) "kalbim seni sevmeyecek kadar adi ise..." kalıbı..nice farklı kullanımlarını gördüm:

    kalbim seni sevmeyecek kadar adi ise....
    ...hislerim onu parçalayacak kadar asidir

    kalbim seni sevmeyecek kadar adi ise...
    ...ömrüm sana yetecek kadar fanidir

    kalbim seni sevmeyecek kadar adi ise...
    ...ellerim onu parçalayacak kadar asildir

    kalbim seni sevmeyecek kadar adi ise...
    ...ellerim onu parçalayacak kadar isildur,isiiiiilduuuuuuuurrr!
    - ne var amına koyim bi sigara yaktırmadınız şu ateşten ya
    - çabuk at o yüzüğüüüü!
    - oooolduu! kaç para verdim ben buna biliyo musun sen? karanfil'de yaptırdım olum,içi yazılı bak
    - aa ne yazdırdın lan bakiim?
    - bak,bak..."isildur kalp neslihan...15 mayıs 1991..."
    - hobaaa 1-c'den neslihan değil mi bu? e hani depeyi'yle çıkıyodu o?
    - yok abi ayrıldı onlar sonra
    - aa hadi ya,neden ayrılmışlar?
    - hiç sorma elrond abi, kardeşimizin yün fanilası gözükmüş bilekten
    - hadi beh!
    - valla bak...allah düşmanıma vermesin, büyük talihsizlik
hesabın var mı? giriş yap