• herkes hakkında birçok şey söylerken, asıl herkesin okuması gereken bir yazıya rastladım..

    "gazanfer özcan, 77 yaşında vefat etti… 7’den 77’ye herkesin sevdiği büyük usta, devlet sanatçısı gazanfer özcan… ölümüne ilişkin pek çok söz söylenecektir, birkaç gün de olsa ülkenin gündeminde yer tutacaktır. ancak unutulmaması gereken çok önemli bir hususun kamuoyuyla paylaşılmasına yardımcı olur, bunu bir görev addeder ve gazanfer özcan’ın özelinde oluşan bu içler acısı duruma etrafınızdakilerin dikkatini çekerseniz, sanırım kuru bir başsağlığından çok daha fazlasını yapmış olursunuz.

    gazanfer özcan’ın basına verdiği röportajlardan da bilindiği üzere, 2002 yılında eşi gönül ülkü’nün yüklü tedavi masraflarını karşılamakla uğraşırken ödeyemediği 30-40 bin lira civarındaki vergi borcu, yıllar içerisinde katlanarak neredeyse 500 bin liraya yakın bir meblağa ulaşmıştır. ve ömrünün son yedi senesini dur durak bilmeden çalışarak geçiren bu devlet sanatçısı, gerek televizyondan gerekse tiyatrodan kazandığı paranın neredeyse tamamını bu borcu ödemek için kullanmasına rağmen tüm bu çabasının sadece faizleri ödemeye yettiği bilinmektedir.

    tek suçu bu ülkede özel tiyatro işletmeye çalışmak olan, kestiği her biletin parası eğlence kabilinden görüldüğü için %40 oranında vergiye tabi tutulan, vergi borcu yüzünden yurt dışında yaşayan oğlunu görmeye dahi gidemeyen ve yetmezmiş gibi devletin özel tiyatrolar için verdiği yardımdan mahrum bırakılan devlet sanatçısı gazanfer özcan, ömrünün son zamanlarında kesinlikle istirahat etmesi gerekirken elden ayaktan düşene kadar kulislerde, setlerde geride kalanlara onurlu bir miras bırakmak için didinmiştir. elbette ki çalışmak, hem de ölene kadar çalışmak, üretmek, sanatçıya yakışan bir duruştur. ancak inanın seçme şansı olsaydı haftanın 5-6 günü değil, bir iki günü çalışıp seyircisinden hak ettiği alkışı almak ve geride kalan günleri ömrünü bir nebze olsun uzatabilmek için istirahat etmeyi seçerdi gazanfer özcan.

    bir trilyonu hiç ettiği için yargılanan, suçlu bulunmasına karşın kendisine özel yasa çıkartılarak önce evinde cezasını çekmeye mahkum edilen, bununla da yetinilmeyip türlü güvercin taklalar sayesinde özgürlüğe kavuşan erbakan hoca kadar olmasa da, en azından faiz yükünün silineceği kadar bir imtiyazı hak etmemiş midir 11 yıllık devlet sanatçısı, 55 yıldır halkın sanatçısı gazanfer özcan ?

    tiyatro biletinden %40 vergi kesip, pırlantanın vergiden muaf tutulduğu bu ülkenin yönetim kademesini işgal eden ağalar beyler sözüm sizedir, 77 yıl onuruyla yaşamış bir sanatçının vergi yükü altında ezilmemek için didinerek ölmesine değil, onun sahnede sergilediği sanata seyirci kalmanız gerekirdi. yanlış yaptınız. üstelik konudan haberdardınız. yarın cenaze töreninde içinizden bazıları devlet kademesini temsilen sebilhane bardağı gibi dizilip saf tutacaklar tabutunun önünde gazanfer özcan’ın. haklarını helal edebilmek için saf tutacaklar. ne denir, helal olsun, ışığın bol olsun türkiye ….

    özer atik
    17 şubat 2009"
  • ölüm haberini ilk aldığımda sözlüğe baktım ve halihazırda bir sürü başımız sağolsun, nur içinde yatsın minvalinde entry görünce benim yazdıklarım da bunlardan farklı olmayacak diyerek sözlükteki binlerce gereksiz entry'ye bir yenisini daha eklemek istemedim. taa ki kendisiyle son zamanlarda yapılan bir röportajı okuyana kadar...

    eşinin ve kendisinin hastalığı yüzünden ödeyemedikleri vergilerden dolayı çok büyük borç içindeymiş son birkaç yıldır. eşime çocuklarıma rol yapıyordum sıkıntımı gizlemek için demiş. daha önce by-pass ameliyetı geçirmiş, 78 yaşına gelmiş bir adamın aman dizinin reytingi düşer de işsiz kalırsam banka faizlerini ödeyemem diye stres yapması akşam akşam dert sahibi yaptı beni. en zoruma gideni de ölsem de kurtulsam demiş olması. nur içinde yat gazafer amca. burda edemediğin rahatı öbür tarafta gani gani elde edersin umarım.
  • rahmetlinin vergi borcu ile ilgili; "kazanmis ki vergi cikmis. madem kazanmis, catir catir vergisini de odeyecek!" diyen tipler dolasiyor ortalikta. bu tipler hic sirket yonetmediginden olsa gerek, boyle genis genis konusuyorlar.

    stopaj, ssk'lar, %18 kdv, musavir ucretleri, ticaret odalarinin aldigi zirtname paralari, filanca damga vergileri, anasinin nikahi babasinin hamam parasi ucretleri vesaire adi altinda, yapilmis ticaretten alinan 100 liranin yariya yakini maliye ve bilumum resmi kurum tarafindan ucurulur. (dikkat edin daha vergiden bahsetmedik.) ticarethanenin kirasi, personel maaslari, yemekler, ulasim, iletisim, isinma ve hammadde giderleri de kalan parayi goturur. ee, hani nerede %33 gelir vergisi?

    birikir o. sen gunu kurtarma derdindeyken, o vergi borcu seni buyuk bir batagin icine ceker.
    sonra borc buyudukce, borcun faizi de buyur tabi.
    batarsin.

    bu cikmazdan kurtulmanin yolu vergi kacirmaktan baska birsey degildir.
    ve son soz olarak; nerede vergi borcu olan birini gorseniz oyle dingil dingil konusacaginiza onunde sapka cikarin; o adam namusludur.

    gazanfer ozcan gibi...
  • zamanında trt-gap'ta izlediğim usta'nın anısına yayınlanan programdan kısa bir diyalog:

    program sunucusu: sizin gibi bir ustayı ağırlamaktan onur duyduk.
    gazanfer özcan : estağfurullah.. deneyimli çırak diyelim..

    şimdi sen bu diyaloğu bir kaç entry üstte yazan arkadaşa anlatamazsın. hani çok da ünlü değilmiş diyen arkadaşa..
  • avrupa yakası'nın şirin mi şirin tahsin amcası. hatırlıyorum da, tahsin amca, volkan'ın haytalık yaptığı, sertaç'la ele ele verip türlü türlü film fırıldak çevirdiği bölümlerde volkan'a çok kızardı. haklıydı tabii. dümen ustası volkan dizinin hemen her bölümünde, ağırbaşlı babasını dahi çileden çıkartacak işlere imza atardı... gerçi kimi zaman aslı'nın da volkan'dan farkı yoktu. tahsin amca, aslı'nın kimi geceler evden kaçmalarını, evlenmeden önce gizli gizli cem'le buluşmalarını hiçbir zaman tasvip etmezdi. yeri geldiğinde aslı'ya da kızardı. fakat babacanlığını kaybetmeden, çocuklarının iyiliğini isteyen iyi aile babası gibi... şimdilerin halk kahramanı olarak lanse edilen kıllı sığır gibi etrafındakilere tokat atmazdı. "konuşma layn" diye etrafına çemkirmezdi. kızmasında bile hoş bir sevecenlik olurdu. her şey olduktan sonra da "yine başladı tık tık" diyerek kadrajın her daim solunda yer alan koltuğuna geçerdi...

    avrupa yakası'nda canlandırdığı baba rolü pek yakışırdı gazanfer özcan'a. nitekim o, hep kendini oynar gibiydi. sanki gülse birsel en güzel özellikleri bünyesinde barındıran, aile babası tahsin amca rolünü gazanfer özcan'dan esinlenerek yazmıştı. eğer böyle ise iyi de etmişti...

    garip bir giriş bir ha! ama avrupa yakası dizisinden dem vurup lafa girmemin sebebi başka. benim de dahil olduğum bir nesil gazanfer özcan'ı usta tiyatocu veyahut kuruntu ailesi dizisinin hüsnü kuruntu'su olarak tanırken, diğer nesil ise onu avrupa yakası'nın tahsin amcası olarak tanıdı, bildi. her iki neslin de karı, gazanfer özcan gibi usta bir sanatçıyı tanıması, izlemesi oldu elbette. bunda herkesin hemfikir olduğunu düşünüyorum. yalnız, gazenfer özcan'ın sanat hayatı boyunca oynadığı tek dizi avrupa yakası değildi. 57 yıllık sanat hayatına nice oyun, film, dizi sığdırdı usta oyuncu. ama asıl sıçramayı, ününe ün katmayı avrupa yakası dizisiyle gerçekleştirdiği yadsınmaz bir gerçek. bunda oynadığı dizinin popülaritesi ve televizyonun en çok izlenilen kitle iletişim aracı olması rolü büyük.
  • dün avrupa yakası'nın eski bölümlerinden biri vardı. normalde olduğundan daha aktif bi roldeydi gazanfer özcan. çocuklarının ve karısının kendisini huzur evine kapatıcağını düşünüyodu. birçok yanlış anlaşılma vardı bölümde. hepsine farklı mimiklerle cevap verdi gazanfer özcan. herkese değişik şekillerde trip attı. beni de her mimiğinde güldürmeyi başardı. hem de kaçıncı kez izlememe rağmen. çok büyük ustaydı, çok önemli bi adamı kaybettik. dün yüzümde oluşturduğun sırıtmalar için sağ ol usta. en azından kalıcı olarak bıraktıklarınla sağ ol.
  • josh holloway hakkında seksen altı milyon tane entry girilirken, kendisi için otuz yedi entry girilmiştir sağlığında. daha sayfalar doldurulsa da boş.

    edit: bu yazar gazanfer özcan hakkında bir şey yazmayıp şimdi çok büyük sanatçıydı diye başlığını yüzlerce aynı entry ile süsleyen yazarlara seslenmiştir, josh holloway'le de iyi arkadaşlardır, kendisine laf atmak amacıyla yazmamıştır bunu.
  • 78 yıllık yaşamına, 70 li yıllarda, çocukluğumuzun en popüler çizgi filmlerinden,
    taş devri'nin fred çakmaktaş'ının dublajını yapmak gibi bir detayı sıkıştırmış "seslendirme sanatçısıdır" da aynı zamanda.
  • dün yayınlanan avrupa yakasının bir bölümünde , daha yaşım kaç şimdikiler 100'üne kadar yaşıyor , ben orta yaşlıyım diyen ve hüzünlendiren saygıdeğer, yüce insan...
  • yazıp yazıp siliyorum. ne yazacağımı bilemiyorum. gönül ülkü'nün başına gelenlerden sonra daha da bir dik durmaya çalıştı ama bir yere kadar işte.

    allah rahmet eylesin. güle güle ehtiyar.
hesabın var mı? giriş yap