• benim bir kızkardeşim var. yıllarca dizimizin dibinde büyüdü sıpa, sevdik, okşadık, öptük kokladık. annemin kucağında eve geldiği günü hatırlıyorum. 10 yaşındaydım. belli bir yaşa gelene kadar onu sadece sevdim ama lise hayatı boyunca eğitimiyle de ilgilendim. her yorulduğunda, umutsuzluğa kapıldığında, yıkıldığında tutup kaldırdım. hassas bir çocuktu çünkü, kimseye kendini açamazdı, kısa boylu ve tombuldu. ben de ergenlikte öyleydim, sonradan boyum uzadı, zayıfladım, toplumda insan muamelesi görmeye başladım. hep destek oldum ona. 4 yıl boyunca çözdüğü soruların analizlerinden tutun da, ona uygun çalışma stilleri, programları ayarlamakla, annemi babamı bile karşıma almakla didiştim. sonunda kazandı gitti bizim kız. onu kayda götürmüştüm. dönüşte otobüste ağladım utanmadan ve ona çaktırmadan. bu yolları yalnız başına nasıl gidip gelecek, nasıl alışacak, kimlerle dostluk edecek diye içerledim.

    biz erkekler garip varlıklarız. ben de üniversite hayatımı yurtta geçirmiştim. anadoludan gelen yeni çocuklara hep yardım eder, ağabeylik yapar, her şeylerine koşardık. bir lokma ekmeği bölüşütüğümüz o kadar güzel yıllar geçirdim ki o da yurtta kalsın, paylaşmayı öğrensin, iyi dostları olsun istedim. ona da uygun, devlet memuru çocuklarının kaldığı bir de yurt buldum. yerleştirdim. çocuk ilk tatile geldiğinde yarı yarıya zayıflamıştı. kızım yemek yemiyor musun, hasta olursun desek de yiyorum diyordu. saçları seyrelmişti geçen hafta geldiğinde. belliydi, bir sıkıntısı vardı. sordum, kurcaladım anlattı.

    kardeşimin oda arkadaşları her fırsatta çocukla dalga geçiyor, alay ediyor, her hareketine kahkahalar atıp sağda solda anlatıyor, telefon şakaları yapıyorlarmış. yani, çocuğun hayatını birkaç ayda zindana çevirmişler. tamam, bizim kız küçük şehirde büyüdü, herşeyi bilmeyebilir, herşeyden sizin kadar anlamayabilir, sizin gibi güzel olmayabilir, fodul, şişman, çirkin, bakımsız bir kız olabilir ama dalga geçip rencide etme hakkını nereden buluyorsunuz? üniversite okuyan genç kızların böyle davranmasını anlayamıyorum. elimden de bişey gelmiyor. ne yapabilirim ki? benimiçin dünyanın en önemli, en güzel, en tatlı çocuğunu şuh kahkahalarına meze ediyor, bununla eğleniyor, utanmıyorlar. elli üniversite bitirseniz ne olur?

    edit: dünün en beğenilenlerine girdikten sonra sayısız mesaj geldi. şu ekşi sözlükte çok kıyak insanlar olduğuna dair inancımı yitirmemiştim, yanılmamışım. isimlerini tek tek zikredemeyeceğim kadar çok kişi destek ve önerilerini sıralamış. hepinize çok teşekkürler. umarım kardeşimin karşısına da sizler gibi insanlar çıkar tez zamanda.

    edit: kardeşim üçüncü sınıf oldu. derslerinde son derece başarılı bir genç kıza dönüştü. fazla kilolarından tamamen kurtuldu. çıtı pıtı cici bir hanım kız oldu. büyük şehirde sosyalleşti kendini buldu. zarif, nadide bir çiçeğe evrildi. istediğim, takdir ettiğim ve herkesin gıpta edeceği birisi haline geldi. sorun halloldu. mutluyuz.

    edit: kız kardeşim dağ gibi bir adamla evlendi. mutlu, güzel bir yuva kurdu. çok da tatlı bir yeğenim oldu. kız. ellerinizden öper. ben de iyi bir dayı oldum he.
  • sıklıkla şişman kızlara, çok zayıf erkeklere, kısa boylu insanlara bazen açıkça bazen üstü kapalı yapılan eziyet. bu minareyi çalanlar genelde "takılıyorum yaaa, n'oldu bozuldun mu?! off sen de amma alıngan çıktın" ya da "ne var yani, dürüst bir insanım ben, doğruyu söylüyorum, yalan mı?" kılıfına sığınır.
  • ilkokuldan sonra bitmesi gereken olay, görünen o ki bu konuda bir sıkıntı var.
  • özellikle çocukken yaşandığında, hele bir de dalga geçen kişi yetişkin biriyse, bünyede özgüven eksikliği olarak uzun süre etkisini gösterir. yapan da net orospu çocuğudur.
  • evvela şöyle düşünüyordum bunun için..
    insanların, kendi seçim ve müdahaleleriyle değiştiremeyecekleri hiçbi şeyle alay edilmemeli!
    çünkü, bu özelliklerin tamamı doğuştan ve bunları bir noktadan fazlasına uzanacak kadar geliştirip değiştirmeleri imkansız.
    o yüzden, sabit ve bir ömür o insanı takip edecek bir şeyle dalga geçmek yakışıksız..
    fiziksel özellik, ne kadar bu dediğimin kapsamındaysa, zeka da aynı oranda bu kapsamdaydı mesela bence..

    yani, bir insanın fiziksel görünümüyle alay etmek ne kadar bayağıcaysa, zekasıyla alay etmek de aynı oranda çirkindi benim görüşüme göre..
    temel neden ise burda, bu gibi özelliklerin kişinin insiyatifi dışında varoluşuydu..

    sonra kanaatim şu yönde değişti..
    fiziksel özelliklerle alay edilmemeli.. çünkü, fiziksel özellikler, "ekseriyetle" bir insanın tüm hayatını etkileyebilecek kadar önemli olmakta o insan için..
    ve gördüm ki, neredeyse her insan haddinden fazla şekilde etkileniyor fiziksel özelliklerine edilen sözlerden..
    yani, hiçkimse kendisine, -eğer onun hayatında çok mühim bir yere sahip değilseniz- "aptalsın sen işte aptal" derseniz, bunu günlerce dert edinip, "aptal mıyım acaba sahiden.. :( aptallıklar mı ediyorum hep.." gibi kaygulara düşmüyor..
    çünkü bu biraz da görecelere olan inançtan sanırım..

    ancak bir insanın, herkesçe malum genel beğenilerden uzak bir şekli var ise ve siz direkt bu şekle yönelik bir incitici söz sarfettiyseniz, bu çok acıklı sonuçlara gebe...
    çünkü bilin ki, o insan yüzünüze o sırada, ayağı takılıp düşen insana başkaları gülmeden önce kendi kendisinin gülmeye yeltenmesi gibi, kahkahalar atıyor olsa da, gece eve gidip de başını yastığına koyunca, ya da sabah uyanınca, ya da ertesi gün sevgilisiyle buluşmak için ayna karşısında hazırlanırken, ya da bir mağazada bir elbise denerken, ya da kahvaltıda zeytini çatallarken (bu ya da ların miktarı ve türevi bahsekonu kişinin psikolojisine göre değişebilmekte) içteniçe, bu alayın acısını hissedecek..

    bu neden çok acıklı..
    bu, bir insanın günlerine saatlerine yaşamına sinen bir kedere neden olduğu için bu kadar acıklı..
    yerine göre bir enkaz, yerine göre bir maymun, yerine göre ise diğerlerine nefret dolan bir yaratık meydana getirebilme potansiyeli olduğundan, bu kadar acıklı..

    her ne kadar kabul etseniz de etmek istemeseniz de edemeseniz de.. dünya üstünde çok az insan vardır, fiziksel görünümüyle edilen alayları, yara almadan kalkanlarıyla ruh dünyasından uzak tutabilecek..

    işte, fiziksel görünümle alay etmek, tam da bu nedenlerden dolayı, bu kadar sakıncalı..
  • kompleksli insanların kendini tatmin etme biçimi. sizin herhangi bir özelliğiniz ile dalga geçen bir insanı gözlemleyin. göreceksiniz ki kendisinden aslında hiç memnun değil.
    ben hep dalga geçilen tarafta oldum. ilkokulda, ortaokulda, lisede, üniversitede yani hangi ortama girdiysem insanlar benim eksik bir tarafımı buldular ve yüzüme bir güzel vurdular. ilkokulda ellerimde yaralar vardı, mevsimsel olarak artış veya azalış gösteren ama hiç geçmeyen, bir alerji çeşidi.çocukları bilirsiniz, acımasızdırlar. beraber oynadığımız oyunlarda hiçbir arkadaşım elimi tutmak istemezdi, çember oluşturulan ve elele tutuşulan oyunlara katılamazdım.oysa ki yaralar bulaşıcı değildi, bir zararım varsa o da kendimeydi.
    ergenliğe girdiğimde kilo almaya başladım. ağır bir astım geçiriyordum ve içtiğim ilaçlar çok kilo aldırıyordu. ergenliğe girmiş çocuklar da çok acımasızdırlar. şişman bir insan dalga geçilmek için vardır. onlar da bu fırsatı kaçırmadılar ve okula gittiğim her allah'ın günü beni kilolarım yüzünden ötekileştirdiler. çok takılmadım. üstüste ağır astım krizleri geçiriyorsan eğer bu tip şeyleri çok umursamıyorsun.
    lisede bunların hepsini atlattım. ellerimdeki yaralar geçti, kilo verdim. aynaya baktığımda kendimi beğeniyordum, etraftan ilgi görüyordum. bu tip şeyler dışardan çok önemli gözükmeyebilir ama emin olun o yaşlardaki bir kız için gerçekten önemlidir. kişinin özgüveninin yerine gelmesini, topluma karışmasını, hayata adapte olabilmesini dolaylı da olsa bu tip şeyler etkiler.
    iyileştim, düzeldim, istanbul'da istediğim okulu da kazandım. açık konuşmak gerekirse beni asıl üzen ve şaşırtan şey büyük bir özgüvenle başladığım üniversitede oldu. üniversitede de lise psikolojisinden kurtulamıyorsun maalesef. bir grubu ait olacaksın illaki, tersi mümkün olmuyor. benim de bir kız grubum vardı. beş altı kızdan oluşan bir kız grubu. kız grupları gariptir. dışardan sonsuz bir arkadaşlıkları varmış gibi görünür ama içeride çok çatlak vardır. birbirlerini acımasızca üzebilirler, söylenmeyecek şeyleri söyleyip kırabilirler. bunu yapmakta bir beis görmezler çünkü hepsi senin iyiliğin(!) içindir. neyse efendim, üniversite üçüncü sınıftayız sanırım. dersi asmışız, taksim'de bir kafede oturuyoruz. bir de kızlar arasındaki konuşulan şeyler her ne olursa olsun bir şekilde erkeklere bağlanıyor. o gün de konu erkeklere geldi. arkadaşlarımdan bir tanesi imalı bir şekilde ve gülerek aynen şöyle dedi benim hakkımda diğerlerine " serenade de çok güzel bir kız olduğu için hep yakışlı çocuklarla çıkacaktır eminim". kahkahalar ve kahkahalar.
    bunu duyduğum an içimin nasıl acıdığını anlatamam size. çok dalga geçilmiştir benle ama inanın hiçbiri canımı bu kadar yakmadı. ben belki güzel bir kız değildim ama aşkın da güzellikle doğru orantılı olmadığını bilecek kadar zeki bir kızdım.
    o senenin yazında bir adamla tanıştım. yeşil gözlü, yüzüne baktıkça insanın içine mutluluk dolduran bir adam. o zamana kadar gördüğüm en yakışıklı adamdı. üstelik bana aşık olduğunu söylüyordu. hayatımın belki de en güzel günlerini yaşadım onunla.ilk kez aşık oldum. bir gün taksim'de dolaşırken, benim güzelliğimi sorgulayan arkadaşımla karşılaştık. o an yüzünde oluşan aptal ifade seneler geçmesine rağmen bugün bile hafızamda. sanırım hiç unutmayacağım da.
    ben güzel bakarım, güzel gülerim. dilim kötü kelam bilmez, her daim tatlı dilliyimdir. insanları; mevkilerine, başarılarına, kıyafetlerine, paralarına, kilolarına göre sınıflandırmam. yanlış anlaşılmasın kendimi övmek değil niyetim, sadece durumu açıklamak için anlatıyorum bunları.şimdi bütün güzellikler onların olsun, bana çirkin desinler ne çıkar.
  • herhangi bir kaza sonucu * kendisinin daha beter bir duruma düşeceğini düşünemeyen zihniyetin ürünü
  • sinir bozucu bir şeydir.
    benim eski sevgilim vardı-aq, sürekli benimle dalga geçerdi. hani övünmüyorum ama boylu poslu, fiziği düzgün, kendini geliştirmeye çalışan, işi gücü olan bir insanımdır, tüm eski sevgililerim ve dostlarım da bunun hakkını verirdi. ama ben bu kızla çıkmaya bir başladım,
    "yok senin "a" harflerin biraz açık fark ettin mi?"
    "yok senin "e" harflerin biraz sivri"
    "az da olsa göbeğin var" (yok aq ne göbeği, 180 boyunda 82 kiloyum ki kas ağırlığım zaten fazla-o dönem de karateye gidiyorum zaten iyice fitim) bu arada kendisi 1.56 boyundaydı!
    "resimden çok anlamıyorsun" (lan eşek sen mondrian'ı bilen başka adamla tanıştıysan bana söyle de bileyim)
    "evdeki tablolarla bu ebru uyumsuz" salak senin bir evin bile yok!
    sürekli fizikten kimyaya kadar eleştiri eleştiri.
    bir gün canıma tak etti, pat diye "bitti git daha iyisini bul" dedim.
    6-7 ay kurtulamadım sonra özürler, pişmanlıklar, tehditler neler neler... ben de bir bitirince ölsem geri dönmüyorum ya.
    neden anlattım bunu,
    demem o ki, bir insanın sizinle alay etmesi sizin bir probleminizden kaynaklı olduğunu göstermez.
    alay etmek biraz da alay eden kişinini kompleksiyle alakalıdır.
  • dalga geçilen insanın kendiyle barışık olmasıyla alakası olmayandır. artık aynı şey temcit pilavı gibi sürekli önüne konduğundan gına gelmiştir.

    insanların dalga geçilen özellikleri yıllardır onlarla ve inanın bir başkasının akıl vermesine ya da onlarla dalga geçmesine gerek yok.

    "olgunluk dalga geçmektir hülööğ" diye diye düşünüyo olabilirsiniz, o zaman siktirin gidin klan kurun kendi aranızda dalga geçin. çünkü ilk okulun ilk gununden beri insanların dalga konusu oşan bir insan olarak kendinizi bir kaç saniyelik tatmin etmeminiz hayatımın sonuna kadar taşıyacağım hasarlara ve izlere sebebiyet verdi.

    ben kendimden geçtim, ama gerkes benim kadar "olgunlukla" karşılayamaz. ve işte o sizin gülüp geçtiğiniz insan yarın bir gün tüm bunlara dayanamayacak noktaya geldiğinde kanı sizin elinizde olacaktır. kalın kafanıza sokun bunu.
  • evet ben hiç yapmadım. hem de hiç.
    yapanlar vicdanlarını rahatlatmak için herkesin de yaptığı düşüncesiyle avutadursunlar kendilerini.
    tanım: nahoş bir davranıştır.
hesabın var mı? giriş yap