• bence bu pezevenk evde gizli gizli gitar çalıyor, solo atıp kendinden geçiyor ama kimseye söylemiyor.
  • geçmişte çalmış ve hâlâ çalmakta olan yüzlerce efsane gitarist var. şu sitede pek çoğunu görebilirsiniz. bunların arasından birini öne çıkarıp, "en iyisi bu" demek için pek çok kişinin seçeceği isim john frusciante olmaz. 100 kişiye sorsanız belki 1 kişi söyler adını. o kişi ben olayım istedim.

    john frusciante'nin gitar çalarken büründüğü hâl ve tavır, girdiği translar bana hiçbir zaman rhcp şovunun bir parçası gibi gelmedi. adam baştan aşağı esrarengiz zaten. suratına baktığınızda, adamın kederinden sizin içiniz boğuluyor.

    eğer saniyede 50 nota basılan, sıfır hatalı fabrika çıkışı ruhsuz bir müzik ise en iyi gitarist kıstasınızı oluşturan, bu ismin john frusciante olmayacağı çok açık. frusciante, virgülüne kadar kitabı ezberleyip 100 alan öğrenciden ziyade, kendi fikir ve düşünceleriyle kağıdı doldurup gelecek puanı önemsemeyen bi müzik tarzına sahip; pek çok büyük gitaristte olduğu gibi. ama ben bu durumun(duyguyu müziğe aktarma diyelim) john frusciante'de, diğerlerine oranla çok daha baskın, açık ve net görülür olduğunu düşünüyorum.

    rhcp'nin, la cigale, alcatraz ve özellikle slane castle konserleri izlenirse kendisinin ne denli büyük bi gitarist olduğu çok daha rahat anlaşılacaktır. bu arada, ister uzun saçlı olsun, isterse saçları 3 numara; ister çıplak olsun, isterse üzerinde oduncu gömleği... her şekliyle, dünya üzerinde gitarın en çok yakıştığı kişidir kendisi.
  • uzaktan bir avustralya programına katılmış:

    https://youtu.be/ztgu9pbbujq

    gayet keyifli ve akıcı konuşmuş, özlediğimiz şeyler bunlar. kedisinin ölümünü, elektronik müziğe girişini anlatmış. özetle de şunları söylemiş:

    “davul çalmayı öğrendim ama chad’le bambaşka şekillerde çalıyoruz tabii. değişik aletleri öğrendim elektronik müzik zamanımda, ama rhcp ile olabileceğim en iyi gitarist olma peşindeyim her zaman. son 12 yıldır gitar hayatımın en önemli müzik aleti olmamıştı, şimdi tek gitardan en fazla neler yapılabilir deniyorum.

    rhcp’nin kimyası hala tutuyor çok şanslıyız, müzisyenlik hayatımın yarısını bu grupla geçirdim ve geri döndüğümde kaldığımız yerden devam ettik, sanki hiç ayrılmamış gibi olduk. istisnalar oldu tabii, chad’le diyaloğumuz zamanla oturdu mesela.

    rhcp’ye girdiğimde 18 yaşındaydım, daha bir yetişkin bile değildim. yetişkin olmayı beğenseniz de beğenmeseniz de anthony ve flea’den öğrendim *.

    chad, anthony ve flea bir grupta bulabileceğiniz çok iyi insanlar. diğer gruplarda kişisel egoların nerelere sürükleyebileceğini görüyoruz, bu insanlarda öyle bir durum yok. son derece keyifli birlikte vakit geçirmek onlarla.”

    provalara devam ediyorlarmış bu arada *
  • kendisi bugünün debe'sine ilginç bir entryle girmiş.
    (bkz: #123281798)

    şu başlığa 10 tane entryim var ve içlerinde debe'ye girenler oldu ama konumuz bu değil. debe'ye giren entryde aynen şunlar yazıyor;

    --- spoiler ---

    "mükemmel teknik ve kusursuz bir gitarist değildir hala amatör punk grubu gitarist leri ruhuyla çalar çalarkende çok hata yapar fakat halen ruhunu kaybetmemiş ve karşıdakine direkt duyguyu verebilen sayılı gitaristlerden birisidir."

    --- spoiler ---

    üzgünüm ama bunun ilk kısmına katılmam mümkün değil. çünkü frusciante mükemmel bir tekniğe sahip kusursuz bir gitaristtir ve çalarken hata yaptığına çok az rastlanır. tekniğinin mükemmel olmadığını ve çalarken çok hata yaptığını söyleyen birisi bunu kanıtlamak zorundadır, çünkü aksi defalarca kanıtlanmıştır.

    frusciante'nin en temel olayı müzikal dehası, yazdığı soloların müzikal olarak mükemmel olması ve bunun yanında da müzikal duygu ve mistiklik olayında aşmış bir kişi olmasıdır. çalarken hissettiği duyguları adeta bir cümle kurmuşçasına dinleyenine geçirir ve bu işi onun gibi yapabilen çok az kişi biliyorum. bunların yanında da mükemmel bir tekniğe sahiptir.

    dünyada kusursuz gitarist denilebilecek bir kişi varsa o frusciante'den başkası değildir.

    debe editi: teşekkürler.
  • laf aramızda, 30 senedir aynı soloyu atıyor dediği adam her konserde, her şarkının solosunu albümden farklı, doğaçlayarak atıyor.

    (bkz: he de geç)

    **

    debe editi:

    şuraya şöyle bir pinkpop 90 performansı bırakayım da 20 yaşındaki johnny boy kulaklarımızın pasını silsin
  • allah kimseyi john fruscianteden daha iyi kulağa ve teknik bilgiye sahip olduğunu iddia edecek kadar egoist yapmasın. amin.

    kayıtlarda en mükemmele ulaşmak için saatlerini harcayan, kendi sololarının duygusunu en iyi kendisinin verebileceğine inandığı için mixingi başkasına bırakmayan, doubling yaptığı gitar kayıtlarında farklı gunlerdeki kayıtların hava durumundan bile etkileneceğini ve asla aynı olmayacağını söyleyecek kadar takık bir adama "akordu kaçtığında düzeltme ihtiyacı duymuyor" demek deli saçması.

    kaldı ki -göreceli olmakla birlikte- müzik her zaman 2+2 matematik işi değildir. ister bilinçli ya da bilinçsiz kaçık akortla çal, istersen kalıplaşmış gitar tekniklerini bir kenara bırakarak saçma sapan gitara vurarak acayip sesler çıkararak müziğini oluştur, karşındaki insana bu duyguyu geçirebiliyorsan gitarınla bütünleşebiliyorsan iyi müzisyensindir.

    konudan bağımsız olarak bir yandan da sadece buna takık olan adamlar da var. müzik denilen şeyin sadece matematik denklemleri gibi olduğu inancında kaybolan. jam session sırasında en az 1 saat boyunca sürekli müziği kesip en mükemmel ve en doğru tonu yakalamak için pedalıyla, amfisiyle, amfisinin konumuyla, gitarının akorduyla oynayıp mikro farklılıkların peşinde koşan adamlar, atomu parçalama ciddiyetinde olan adamlar. e baba biraz da bizimle müzik yapsan? audiophile olmaya o kadar adanmışlar ki, esas amactan sapmışlar, o odadaki kişiler arasında yakalanacak kimya, doğaçlama çıkacak bir groove, enstrumanınla butunleşmek, seninle birlikte çalan kişiyi hissedip onunla uyum yakalayabilmek.. müziğin amacı daha çok bu olmalı benim müzik anlayışıma göre. fakat bazı adamlar var ki sanattan çok mikro farklılıklardan oluşacacak matematiksel mükemmelliğe adamışlar kendilerini. ya da bir konserde müziğin keyfini çıkarıp anı deneyimlemek yerine ciddiyetle odaklanarak gözlerini kapatıp tonemeister'in neleri hatalı yaptığını ifşa etmeye çalışan adamlar. bunlar önemsizdir ya da gereksizdir demiyorum fakat iyi ki frusciante gibi hem müzikal zenginliğe, hem deneyselliğe hem de tonal mükemmeliğe bir bütün olarak takık adamlar var ki böyle müzisyenleri hala hayattayken dinleme/deneyimleme imkanı bulabiliyoruz.

    edit: boy boy albüm credits'i paylaşmak yerine şu video'da 1:07'den itibaren kendi gitarlarının miksine nasıl el attığını kulaklarınızla duyabilirsiniz. https://youtu.be/ryoiugaqrzi

    bir diğeri ise zamansız çalıyor diye örnek gösterilen şarkı charlie. halbuki bu sarkının orijinalinde zaten davul/bass ve gitarın farklı ölçülerde ilerlediğini bilmek/duymak için aşmış kulaklara sahip olmaya gerek yok. ki onu da burada açıklıyor (0:54) https://youtu.be/yhhvkxlcwts

    bir de esas gitar tonunu marshall silver jubilee den alan bir adama, tamamen farklı karakterlere sahip olan "twin reverb kullanıyor işte ya" demek bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın bir başka göstergesi. bir de tonunu şu pedalboarddan alan adamı "standart strat, orange squeeze kompresor, twin reverb " e indirmek (hele ki orange squeeze hiç kullanmıyorken) saçmalamanın daniskası.

    edit 2: bir de john diye josh'un olduğu videoyu paylaşmış ne kadar kötü çalıyor diye. ajsndsa. ya trollük ya da cahil özgüveni bu
  • şu hayatta hayran olduğum çok az insandan biri.

    kim olursa olsun gözünde fazla büyütmemek gerektiğini bilecek kadar hayat tecrübesine sahibim. bu adam söz konusu olduğunda ise bu gerçek, yerini başka bir ruh haline bırakıyor. bir insanın bir müzik aletine nasıl ruhunu teslim ettiğini, onun üzerinden nasıl kendini gerçekleştirdiğini düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. dünyanın gelmiş geçmiş en iyi rock gruplarından birinde yaptığı işler, her bir şarkı için her konserde farklı çaldığı sololar, bunları yaparken ikinci seslerden yaptığı eşsiz back vokaller..sonra bir de dönüp tek başına yaptığı işlere bakıyorum ve "acaba rhcp onun potansiyelini mi kısıtlıyordu" diye soracak kadar ileri gidebiliyorum.

    günde 16 saat çalınan gitarlar, 20'li yaşlarında onu bir deri bir kemik zombiye dönüştüren o eroin bağımlılığı ve ödediği tüm bedeller.. sanki hep biz faniler içinmiş gibi. onu biraz yakından tanımayı çok isterdim. rhcp'yi bıraktıktan sonra bulaştığı o elektronik müzik olayının neye karşılık geldiğini, böyle bir gitarist olarak birden yok olmanın dayanılmaz hafifliğini ve daha nice bir sürü şeyi sormak isterdim.

    umarım onu bir kere yakından görebilir ve belki biraz daha şanslıysam gitarını dinleyebilirim.
  • gitar çalarken bek vokal yapışı sanki götünden kıl çekiyolarmış gibi böyle kısık gözler, ağızda bi "huuuuuufff nanıskym!" ifadesi ile ince sesden giren gitarist şantör.
  • birisinin rhcp'nin ne kadar boş beleş ve kendisinin ne kadar detone ve kusurlu olduğunu savunmak amacıyla paylaştığı woodstock 99 konserini açmamla flea'nin çüküyle merhabalaşıp konseri dinlemeye koyuldum. şu enerjiye bak. seyirci nasıl da yıkılıyor. şarkıların orjinalliğine, rifflerin, basların davulların vokallerin uyumuna, olgunluğuna, estetiğine bak (şu an give it away'de black sabbath'ın sweet leaf riffini yedirdiler şarkıya). işte bu grubun gitaristi bu adam. gitaristliğini yaptığı grubun basçısının sahnede tüm gücüyle zıplarken çüküne daireler çizdirdiği, ekşisözlük'te de birilerinin notalarında tekniğinde kusur bulduğu usta gitarist.*
  • yeryüzünde müzikal anlamda ne yaparsa yapsın saygı duyacağım birkaç sanatçıdan birisidir herhalde. gitarı bırakıp elektronik abukluklara daldığı ve benim dinlemeye tahammül edemediğim eserlerinde bile vardır bir bildiği, ustaya karışılmaz diye düşündüm. adam gitarla yapabileceği her şeyi yaptıktan sonra doğal olarak gitardan uzaklaştığı öyle bir döneme ihtiyaç duydu. yakın zamanda hevesini almış ve gitarını özlemiş olacak ki zaten red hot chili peppers'a yeniden dahil oldu.

    bakın john abim bugün çıkıp açıklama yapsa, "türkiye'de ajdar ve demet akalın diye iki harika sanatçı var ve onları çok sevdim, artık müzikal kariyerime onların şarkılarının coverlarını yaparak devam edeceğim." dese, ben yine john abimin bir bildiği var der geçerim.

    yeni albümde yaptıklarını merakla bekliyorum.
hesabın var mı? giriş yap