• kopmaya hazırlandığı ahşap yüzeyle bir bütünken, ufacık odun parçası olan, ve fakat bir insan evladı ilen halvet olduğunda kabus öğesi kıvamında lezzetler bırakan ahşap...
  • temizlenmemiş, silinmememiş (zımpara, silme taşı vs...) ahşap mamülün çevresinde bulunan çıkıntılardır.
    bu çıkıntılara kıl denir aslında, kütlesinden koptuğu anda kıymık olur.

    ayous, limba ve benzeri ağaçların kıymığı ile baş edilmez; bu ağaçlar yumuşaktır ve emprenye edilmedikleri sürece çalışmaya yani yaşamaya devam ederler, bunların kıymığı elinize girdiğinde doğal olarak kuruma hızları artar bu da kıymığın elinizde kıvrılmasına neden olur, 3 mmlik bir kıymık günlerce başınızı ağrıtır diyerek sonlandırıyorum, yoksa anlatamamaya devam edeceğim galiba.
  • büyük yaralar, kanatan darbeler, sancılı düşüşlerden çok, saplandığı yerdeki sızıyla hepsini alt eden, kafaları her seferinde karıştırmayı başaran minik, ince tahta parçasıdır.
  • eski dostlarımdan biri.
    bi kıymık var sağ elimde. 1994'tü battığında. çok uğraşıp bi kısmını çıkarmıştık. bi kısmı içerde kaldı diye baya bi üzülmüştüm.
    şimdi düşünüyorum, zaten anlatmayı çok seven biri değilim. son 15 yıldır yaşadıklarımı (hayır, çok fırtınalı bi hayat da yaşamadım ama herkesin fırtınaları vardır içinde. arada kopar, arada susar) kiminle bu kadar yakınen paylaştım? kiminle paylaşabilirdim?

    iyi ki varsın.
  • sünger bob'un bir bölümünde sünger bob'un parmağına kaçıyor. hayat zehir oluyor sünger bob'a o bölümde, olmadık şeyler yapıyor. petrik doktoru bile oluyor, o derece.
    kıymık, feci metaforik bir anlatım unsuru yani; kaçmayagörsün, hayat zehir. çıkartmak veya çıkarttırmak lazım, ki biliyoruz bu işin de uzmanları var ve onlar petrik değiller. kıymık bu kaçar, hayatın fuluksu içinde onun kaçışı kompozit bir öğedir, kaçan kıymık nereye kaçmış farkında olmak gerek, bana soran varsa eğer. kıymığı yok saymamak, görmezden gelmemek, hiç yokmuş gibi davranmamak gerek. ne oluyor sünger bob'un o bölümünde sonra? sünger bob yok bişey, hayır ben mutluyum dedikçe parmak da şiştikçe şişiyor; sünger bob en yakınlarına gidiyor, onlar da napsın kendilerince deva olmaya çalışıyorlar. ama nafile tabii, kıymık kaçık; nasıl ki doğalgaz işlenikse.
    kıymık diyorum parmağa kaçmışsa, hemen yeri görünükken başı küçükken ezmek lazım diyorum, sonra parmaktan çıktı çıkıcak derken göte kaçabilir diyorum.
    ben bunların hepsini çok iyi biliyorum, çok ukalayım ve buradan herkese ders veriyorum.
  • önemli şeyler uçup gider, bir küçük ayrıntı kıymık gibi batıp kalır bellekte.

    vedat türkali
  • ing. (bkz: splinter)
  • söylemesi en güzel türkçe kelimelerden. lakin battığı zaman hiç de öyle güzel gelmiyor o ayrı. taa ilkokuldan beridir elimde taşıyorum bir tanesini.
  • vucuda battiktan sonra bu ismi alan kucuk tahta zerreleri. tahta esyalari zimparalayip cilalama geleneginin sebeplerinden biri. "dun masada kiymik gordum" diye bir sey olmaz. kiymik battiktan sonra kimligini bulur. ayrica yapi olarak kiymik sozcugu ilginc bir kelime. kiymak tan geliyor, orasi amenna. ancak sonundaki o -mık sesi soz konusu nesnenin hakikaten gicik olunan, sinir kaldiran birsey oldugunu haykiriyor adeta. hay kurban oldugumun turkcesi bea.
  • kıymık (olay daha soğumadan sıcak sıcak anlatıyorum) çıkartmak bazen kolay olsa da, bilinçsiz ellerde zor ve acılı bi uğraşa dönüşebilir. bi iğneyi önce mikroplardan arındırmak adına çakmakla kırmızı olana dek ısıtınız(bu arada ellerin yanmamasına özen gösterilmeli) sonra da yavaş yavaş kıymığın daha da derinlere gitmesine engel olarak, onu sakince çıkartınız. bu arada yanınızda hijyen açısından kolonyanın bulunması tavsiye edilir.
hesabın var mı? giriş yap