• arçelik’in maskotu çelik’in “benim milyonlarca annem var!” kampanyası çerçevesinde 10 anneyle birlikte fotoğrafı çekilip gazetelere gönderilmiş. milli gazete, anneleri çok açık bulup rötuşla kapatmış:

    http://www.milliyet.com.tr/…&date=12.05.2008&ver=28

    fotoğrafı dikkatle inceledim. berbat bir uygulama olduğunu söylemem lazım. analarımızın, bacılarımızın mahrem yerleri itinayla kapatılırken arçelik'in maskotu çelik'in apış arası hayvani şekilde açık kalmış. siki taşağı ortada kalmış robotun. görünce midem bulandı, kusmak istedim. lütfen bu konulara biraz daha hassasiyet gösterin. çoluğumuz çocuğumuz görüyor bunları...
  • paint kullanılarak yapılmışa benzeyen sansür. sabah sabah güldürürken düşündürmüştür.
  • çelik'in çekimden önce içtiği gazozuna ilaç karıştırıldığı için kendisine dokunulmamış sansür. o sayılmaz.
  • (ara: din iman)
    (bul: para)
  • bokunu çıkartmak tabirinin ete kemiğe bürünüp vücut bulduğu bir hadise..

    kadının omuzu ile dirseği arasındaki bölgesini "sansürleyerek"(?!) kimi neden koruduklarını bir öğrensem, kendimi acayip mutlu hissedicem.
  • babalar günü sebebiyle 'benim milyonlarca babam var' sloganı ile yayınlatılmaya kalkılsaydı benzeri bir reklam, hiç yayınlanmazdı muhtemelen. bu zihniyette bir 'türk ahlakına uygunluk düzeltmesi'dir bu sansür.
  • arçelik' in milli gazeteye açması gereken davanın konusu...
  • hafta sonu, star tv'de yayınlanan ruhat mengi'nin programında milli gazete yazarı mehmet şevket eygi de konuklardan birisiydi. anneler günü için hazırlanan reklama uygulanan sansür burada da gündeme geldi. ruhat mengi mehmet şevket eygi'ye "nedir bu?" diye sorduğunda hah du bakalım ne diyecek diye geçirdim içimden. ancak duyduklarım en az "gazozuma ilaç kattılar ben de 14 yaşındaki kıza tecavüz ettim herhalde, hatırlarmıyorum, bu bir komplo" savunması kadar saçma ve ahlaksızcaydı. birebir ne dendiğini söyleyemeyeceğim ancak özetlersek "ne yani kıyamet mi kopar, gazeteci özgürdür, bu gazetecinin özgürlüğüdür, ne yani kıyamet mi kopar, gazeteci kendine göre yorumlamış, ne yani kıyamet mi kopar, kime ne zararı var, ne yani kıyamet mi kopar, gazeteci özgürlüğüdür, hukuka aykırı bir şey mi var, suç mu işlenmiş, kime ne zararı var, kıyamet mi kopar" şeklinde bir savunma yapıldığını söyleyebilirim. sonra da laf gargaraya getirilip konu değiştirildi.

    anlayışa bakar mısınız? adamlar oturmuş kendi fantezilerinden* olsa gerek böyle bir sansür uygulamış, bu nedir diye sorduğunuzda da gazeteciler özgürdür diye bir savunma ile karşınıza çıkabiliyorlar. ortada bir haber yok, fikir beyanı yok ama çarpıtmaya bakar mısınız? yüzsüzlüğe, takiyeye bakar mısınız? gören de pek bir özgürlükçüler sanır. hayır bir de çıkmış hukuka aykırı bir şey mi var, şuç mu işlenmiş, kime ne zararı var savunması var ki... sen bir resmi kafana göre izin almadan değiştiriyorsun sonra da hukuka aykırı bir şey mi var diyorsun? eh iyi ben de senin köşe yazılarını senden izin almadan kafama göre değiştireyim, ekleme ve çıkarmalar yapayım, sonra da ne var bunda deyim? hatta bu benim özgürlüğüm deyim, benim yorumum deyim, böyle daha güzel oldu deyim, kıyamet mi kopar deyim... olur mu?

    peki ya parayı alıp reklamı yayınlarken kafaya göre değiştirmeye ne demeli? bu da ayrı bir ahlaksızlık. madem bahsi geçen resmi onaylamıyorsunuz, size göre ters e o zaman ne diye reklamı kabul ediyorsunuz?

    bakın daha kadınların cinsel obje haline getirilişi konusuna girmedim bile. gözünüzü açın. kıyamet mi kopar, ne var yani kime ne zararı var, özgürlüktür bu diye diye sonunda kıyamet de kopacak, herkese zararı da olacak, kimsenin de özgürlüğü kalmayacak. gidiş kötü bir gidiş...
  • anladığımız kadarı ile arçelik milli gazete'ye ekstra para vererek böyle bir sansür uygulatmış. bu sayede reklam gündeme gelmiş ve daha geniş kitlelere ulaşmış. ben de yarın gidip arçelik'ten buzdolabı falan alayım. lazım...

    hayır o mantıkla gidersek türkiye'nin %99,9999999999999999'unun müslüman olduğunu düşündüğümüzde bence arçelik'in işi bozulur. sonuçta saçı başı açık, kolları gözüken kadınlar ile reklam yapıyorlar. ahlaksızlığa bakar mısınız? yani arçelik falan alıp paranızın fuhuş ve zina yatağına gitmesine izin vermeyin de denebilir... derler...

    görüyoruz ki tıpkı hüseyin üzmez olayında faturanın küçük kıza kesilmeye çalışıldığı gibi burada da fatura arçelik'e kesilmeye çalışılıyor... yani burada bir firmanın reklamından çok daha ötede bir sorun olduğunu, anlayışın veya zihniyetin eleştirildiğini bile anlayamıyoruz. yazık.
  • korkutucudur. bir kadının omuzunu, diz kapağını ahlaksız ya da tahrik edici bulabilen insanlarla aynı ülkede yaşadığını hatırlatır adama.
hesabın var mı? giriş yap