• tüm gün hayvan gibi çalışan insanların, kadınlar aracılığıyla sosyal hayatı, kendi benliklerini yeniden tanımalarını anlatan turgut uyar şiiri.

    öyle çalıştılar ki bir kadını hak ettiler şuralarda buralarda
    sıcağıyla bir kadını, elleri ayakları doğurganlığıyla tenha
    kadınlar bütün güçlerin vardığı, yeniden bir baktığımız
    dünyaya
    bütün arabaları iten bütün güneşleri getiren ahşap konaklara
    durduğu yerde besleyici, kendine yeten, haydi dedirten hep
    adamlara
    merdivenler güzel oldu, masalar pek uygun, sevgiyle baktılar
    parlayan ışıklara
    nasıl köpüren sabunlarımıza nasıl yerli yerinde aynalara

    eksikli penceresiz su içinde adamlar
    tükenik adamlar gecede kente başladılar

    güç güç dayanırlardı erkekler, kadınların kendisi olmasa
    yürekler dayanmalar, küçük küçük yumurtalar dökülürdü sokaklara
    ama ona akşam mı demeli öyle, karasız dağsız hele eşkıyalar
    inmemişse yollara
    hani dağdan inmiş herifler biri bıyıklı öbürü daha daha
    korkudan bir türlü doğal anlam katan tıkalı yaşamalara
    göğüslere kulak memelerine lavanta çiçeği kokutmakla
    akşam mı denir ara sokaklarda pis lokantalara

    bir otçuk olmayınca çayırdan bir göz seğirtmeyince balıktan
    akşam mı denir yükselen küflü kentli buğuya kalabalıktan

    ama bardaklar yıkanır daha
    gazeteler birden eskir yorgun sebzeler sulanır tabaklarda
    adamın biri dalar şarap der öbürü girer o daha
    akşam derler kadınlar erkekler doluşurlar yataklara

    yorgunlar tükenmezkalemleri tüketirler kaygılarından
    susarlar yazmazlar kırk odalı evlerde artık akşama
    saygılarından

    bunlar kimin kovaladığı sürüler böyle kaçmasız dünyalarda
    dalyanlar dolup dolup boşaldıkça dip sularıyla
    ormanları boşaltan önüne durulmaz telaşla
    en güzel şeye en yakın, birden o kadar uzak dağınık sayfalarda
    kolalı yakalarda dimdik, yağlarda kaygan bütün gün
    kuytularda
    alıp gittikleri sabun bulup döndükleri köpük ne fayda
    düzen içinde ölü, huysuz alıngan düzen dışında
    onlar yalın onlar bir örnek onlar yalnız satırbaşlarında
    kadınlar olmasa güç dayanırlar tuğlalara kâğıtlara
    deniz-gök uyumuna
    kadınları düşünmeyin, durmadan alışverişte onlar
    dayanıklı tanrılarla
    karasız dağsız hiç kimsenin aklına filistin milistin
    düşmeden daha
    akşam derler kadınlar erkekler doluşurlar yataklara

    su tükenir güneş bilinir el sevilir
    kaçılır yüzyıllık avcılardan evlere girilir

    akşam dediler gökyüzü diyenleri doğruladı
    büyük kapılı evlere koşuştuk
    o yorgun o tükenmez merdivenler saatinde
    neyimiz varsa balıktan değil neyimiz varsa tütünden
    kalabalığı silkeledik üstümüzden geceyi buyurduk

    o zaman sis bastı, suları durdurduk, kurtulduk.
    susamlı bitkileri, pencereleri düşündük umutlandık. iyi ki gece vardı. alıp başını gelmiş yılkıları kuytulara sürdük. bütün balıklar ürktüler.

    bir yabanlık vardı tüfeklerimizde. kadınlar atlarının üstünde
    şapkalarının alımlı tüylerini ellediler.

    dizlerimiz sulardan akıyordu. ama ne atlardı. doru donlarına am kesmesi yeleler. aynı at üstünde hem kaçıyor hem kovalıyorduk kendimizi. vurulan bir karacanın hayvansı sesi duyurdu kendini herkese. irkilmez miydik?

    o zaman kadınlar gizliden göğüslerini ellediler. güçlerinden gönendiler. bu yetti onlara. ağ sallandı, balık vurdu. tavşanların ot kesen ön dişleri durdu. kuşlar açıldı. torbalar kana belendi. ormanı bozduk.

    sağır kadınlar denize karşı konuştular.
    köşebaşlarında bakışlar kaldı. adamlar kaçıştı heryerlerden.

    av bitti. ormanı boşalttılar. gelip dinlendiler.
    uzun parklarda tükenmemiş geyik yoktu bugünlük.

    adamların bakmasiyle birden dirildi, güzelleşti, güçlendi kadınların saçları. kadın kadın ısındılar, güvendiler, yörelerine bakıp gülümsediler hatta. kimi “ha evet” dediler. gerektiklerini bilmektendi onların güçleri.

    sonradan en güzel unuttukları olacak anları dolduruyorlardı.

    sözlerin sözlerin dayanılmaz kösnüsü idi artık bizi buraya
    çekip getiren, konuşmak konuşmak…

    avdan ve ateşten…
    ve her şeyden…
  • öyle çalıştılar ki bir kadını hak ettiler şuralarda buralarda
    sıcağıyla bir kadını, elleri ayakları doğurganlığıyla tenha
    kadınlar bütün güçlerin vardığı, yeniden bir baktığımız
    dünyaya
    bütün arabaları iten bütün güneşleri getiren ahşap konaklara
    durduğu yerde besleyici, kendine yeten, haydi dedirten hep
    adamlara
    merdivenler güzel oldu, masalar pek uygun, sevgiyle baktılar
    parlayan ışıklara
    nasıl köpüren sabunlarımıza nasıl yerli yerinde aynalara

    eksikli penceresiz su içinde adamlar
    tükenik adamlar gecede kente başladılar

    güç güç dayanırlardı erkekler, kadınların kendisi olmasa
    yürekler dayanmalar, küçük küçük yumurtalar dökülürdü sokaklara
    ama ona akşam mı demeli öyle, karasız dağsız hele eşkıyalar
    inmemişse yollara
    hani dağdan inmiş herifler biri bıyıklı öbürü daha daha
    korkudan bir türlü doğal anlam katan tıkalı yaşamalara
    göğüslere kulak memelerine lavanta çiçeği kokutmakla
    akşam mı denir ara sokaklarda pis lokantalara

    bir otçuk olmayınca çayırdan bir göz seğirtmeyince balıktan
    akşam mı denir yükselen küflü kentli buğuya kalabalıktan

    ama bardaklar yıkanır daha
    gazeteler birden eskir yorgun sebzeler sulanır tabaklarda
    adamın biri dalar şarap der öbürü girer o daha
    akşam derler kadınlar erkekler doluşurlar yataklara

    yorgunlar tükenmezkalemleri tüketirler kaygılarından
    susarlar yazmazlar kırk odalı evlerde artık akşama
    saygılarından

    bunlar kimin kovaladığı sürüler böyle kaçmasız dünyalarda
    dalyanlar dolup dolup boşaldıkça dip sularıyla
    ormanları boşaltan önüne durulmaz telaşla
    en güzel şeye en yakın, birden o kadar uzak dağınık sayfalarda
    kolalı yakalarda dimdik, yağlarda kaygan bütün gün
    kuytularda
    alıp gittikleri sabun bulup döndükleri köpük ne fayda
    düzen içinde ölü, huysuz alıngan düzen dışında
    onlar yalın onlar bir örnek onlar yalnız satırbaşlarında
    kadınlar olmasa güç dayanırlar tuğlalara kâğıtlara
    deniz-gök uyumuna
    kadınları düşünmeyin, durmadan alışverişte onlar
    dayanıklı tanrılarla
    karasız dağsız hiç kimsenin aklına filistin milistin
    düşmeden daha
    akşam derler kadınlar erkekler doluşurlar yataklara

    su tükenir güneş bilinir el sevilir
    kaçılır yüzyıllık avcılardan evlere girilir

    akşam dediler gökyüzü diyenleri doğruladı
    büyük kapılı evlere koşuştuk
    o yorgun o tükenmez merdivenler saatinde
    neyimiz varsa balıktan değil neyimiz varsa tütünden
    kalabalığı silkeledik üstümüzden geceyi buyurduk

    o zaman sis bastı, suları durdurduk, kurtulduk.
    susamlı bitkileri, pencereleri düşündük umutlandık. iyi ki gece vardı. alıp başını gelmiş yılkıları kuytulara sürdük. bütün balıklar ürktüler.

    bir yabanlık vardı tüfeklerimizde. kadınlar atlarının üstünde
    şapkalarının alımlı tüylerini ellediler.

    dizlerimiz sulardan akıyordu. ama ne atlardı. doru donlarına am kesmesi yeleler. aynı at üstünde hem kaçıyor hem kovalıyorduk kendimizi. vurulan bir karacanın hayvansı sesi duyurdu kendini herkese. irkilmez miydik?

    o zaman kadınlar gizliden göğüslerini ellediler. güçlerinden gönendiler. bu yetti onlara. ağ sallandı, balık vurdu. tavşanların ot kesen ön dişleri durdu. kuşlar açıldı. torbalar kana belendi. ormanı bozduk.

    sağır kadınlar denize karşı konuştular.
    köşebaşlarında bakışlar kaldı. adamlar kaçıştı heryerlerden.
    av bitti. ormanı boşalttılar. gelip dinlendiler.
    uzun parklarda tükenmemiş geyik yoktu bugünlük.

    adamların bakmasiyle birden dirildi, güzelleşti, güçlendi kadınların saçları. kadın kadın ısındılar, güvendiler, yörelerine bakıp gülümsediler hatta. kimi “ha evet” dediler. gerektiklerini bilmektendi onların güçleri.

    sonradan en güzel unuttukları olacak anları dolduruyorlardı.

    sözlerin sözlerin dayanılmaz kösnüsü idi artık bizi buraya
    çekip getiren, konuşmak konuşmak…

    avdan ve ateşten…
    ve her şeyden…

    turgut uyar
    (bkz: dünyanın en güzel arabistanı)
  • 1960 senesi itibarı ile, edip cansever'e göre, en iyi 10 türkçe şiir'den biridir bu şiir.
  • turgut uyar'ın son zamanlarda beni oldukça etkileyen şiiri. sözlükte üzerine yazılmaması beni şaşırttı açıkçası. içime bir çok şey doğuruyor bu şiir ancak şiirin büyüklüğünü değerlendirebilecek takatim yok şimdilik. telefona da sarılmıyorum. belki başka bir zaman.

    bu arada bir uyarı: ilk entrideki metinde yazım hataları mevcut. buraya gördüğüm kadarıyla hatasız metninin linkini bırakıyorum. tekrar tekrar okuyalım :)

    o zaman av bitti
hesabın var mı? giriş yap