• bu deneyimi yaşadığını iddia eden insanlar genellikle benzer şeyler söylüyor. kaybettikleri yakınlarını ya da melekleri gördüklerini, kalmalı mı yoksa gitmeli miyim çelişkisinde kaldıklarını, bir tünel, ışık gördüklerini, kendi vücutlarını yukarıdan seyrettiklerini vb. bilim adamlarının bazıları bunun tamamen beyin fonksiyonlarıyla açıklanabildiğini söylerken bazıları da doğa üstü bir olay olduğunu kabul ediyor. bana en ilginç gelen durumlardan biri, yalan değilse tabii, doğuştan kör bir hastanın beyin ameliyatı sırasında bedenini yukarıdan seyrettiğini söylemesi, doktorların ne yaptıklarını tam anlamıyla tarif etmesi ve kulakları tamamen kapatılmış olduğu halde ameliyatta konuşulan her şeyi tek tek hatırlaması. bir diğer örnek de beyin fonksiyonu tamamen durmuş bir hastanın benzer bir deneyim yaşadığını söylemesi. henüz gerçekliği yüzde yüz ispat edilmiş ya da çürütülebilmiş değil. gerçek olsa da olmasa da son derece şaşırtıcı bir olay olduğu kesin.

    bu konuyu da yine bilimdeki gelişmeler aydınlatabilecek.
  • çok küçükken kolluklarımı bacaklarıma geçirip suya atladığımda yaşadığım deneyim. çıkamıyodum az daha. dünyanın en gerizekalı biçiminde ölüp gidiyodum az kalsın. şimdi görsem öyle bir çocuk bacaklarında kolluklarla sudan çıkan "ay töbe estafurullah sinirim bozuldu" der gülerim. aynen böyle derim.

    zekasız. minik beyinli.
  • nde alanında yapılan araştırmalar koma halindeki insanların tecrübelerini de incelemektedir. derin komadayken kendilerini bulundukları odanın tavanından algılayan, kendi hasta yatağının yanında kendisini izleyen ve bu esnada öldükleriyle irtibata geçtiğini iddia eden insanların anlattıklarından yola çıkarak incelemelerde bulunan araştırmacılar beyinle ilgili şöyle bir devrimci varsayıma yönelmek durumunda kalmışlar: beyin, bilincin üretildiği değil tutulduğu yerdir (bir nevi bilinç anteni).
  • dalgalı bir gün denizde açılarak rahatlıkla yaşayabileceğiniz deneyim. hele ki ne kadar açıldığınızı farketmediyseniz, kıyının ne kadar uzakta olduğunu görünce birden panikleyebilirsiniz. panikleyince gücünüz daha hızlı tükenmeye başlar, kıyıya hiçbir zaman ulaşamayacağınızı düşünmeye başlarsınız. dalgaların sizi açığa doğru sürüklediğini sanırsınız. gücünüz yetmeyecekmiş gibi gelir. bir süre sırtüstü yatıp dinlenerek gitmeye karar verirsiniz. gözünüzü kapayıp sakin olmaya çalışırsınız. bu arada geriye doğru kulaç atmayı sürdürürsünüz. bir müddet sonra acaba yaklaştım mı diye gözünüzü açtığınızda aslında hala kıyıdan uzaklaşmakta olduğunuzu görürsünüz. sırtüstü yüzdüğünüz o zaman içersinde nasıl olduysa ters yöne gitmişinizdir. işte tam o noktada film şeridi geçmeye başlar.
  • neredeyse ölmek üzerine birinin yaşamış olduğu bir deneyimden mi yoksa tüm yaşamsal faaliyetleri durmuş birinin yaşamış olduğu deneyimden mi bahsediyoruz yahu?

    öyle ki 25, 28 dakika gibi sürelerce yaşamsal fonksiyonları tamamen durmuş şahıslardan söz ediliyor. üstelik bir vatandaş ki morga kadar gitmiş oradan dönmüş olduğunu iddia eden bir şahıs ((bkz: dannion brinkley) bunun üzerine kitap yazmış.

    bir de beyin fonksiyonları durduktan sonra nasıl hala hayal meyal görülüyor onu da ben anlamadım ki.
  • bedenin oksijen azlığı, kan basıncı azalması gibi tehdit edici durumlardan birçoğuna bir arada maruz kalmasına karşı verdiği kimyasal bir tepkidir.

    bu durumlara korku da eklenince beynin temel eksitatör transmitteri olan glutamat yüksek miktarlarda salınır. bu miktarlar beyin hücreleri için toksiktir ve beyin kendini korumak için glutamatın bağlandığı reseptörleri bloke edecek başka kimyasalların üretim ve salınımına hız verir. bunlardan en güçlüsü şizofreni ile ilişkisi yakın zamanda türkiyeli bilim adamları tarafından ortaya konan agmatindir. agmatin sayesinde beyin geçici olarak psikotik belirtiler ortaya koyabilir bunlardan biri de ölüme yakın deneyimdir.

    aynı etki eksojen olarak ketamin ile sağlanmaktadır. şu ya da bu amaçla ketamin almış olan kişiler ölüme yakın deneyimler yaşadıklarından bahsederler.
  • ilk tanimda yer verilen kalp durmasi hadisesini kucukken tecrube etmis, damardan adrenalin enjeksiyonuyla hayata donmus ve kisitli bir sureyle kalp durmasi hadisesini yasayip da aktaran kayda deger sayida insanin vurguladigi metalik bir ses esliginde karanlik bir boslukta done done dusme hissiyatini hayal meyal hatirlayan bir insan olarak belki ampirik degeri daha yuksek bir entrye imza atabilirdim ama ben bunun yerine daha yetiskin caglarimdaki ikinci salvia divinorum deneyimimden bir kesiti aktarmak istiyorum. bilenler bilir salvia divinorum'un kisa sureli ve yogun bir etkisi vardir. entrymin degeri daha da dusmesin diye etkisi diyorum bakin, kafasi demiyorum. bir defasinda bu maddenin tesiri altinda salonda yerli dizi izlerken vefat ettim sandim. manita mutfakta bulasik yikiyordu, mutfakla salonu ayiran pencereden baktim o kanli canli bir fani, bense coktan ote alemlere intikal etmisim. orayi ziyaret edip gelmis biri olarak ya da asgariden orayi ziyaret edip gelmis olsam hissedecegimi tahmin ettigim seyleri hissetmis biri olarak, hevesinizi de kirma pahasina itiraf etmem gerekir ki, artik araf midir, cennet mi, cehennem mi bilemem; ote taraf bizim eski salon. istanbul'da sisli ilcesi sinirlari dahillinde 2 oda 1 salon bir evin bildiginiz salonu. guzel buyuk ekran tv var, ust kalite laminat parkenin rengiyle uyumlu sari metal saksida singapur orkideleri, yeterli buyuklukte kalorifer petegi ve camdan arka taraftaki varosla bulundugunuz siteyi ayiran duvar manzarasi. yani oyle cok nefis bi yer degil ama fena da degil. orasi cennetse fena degil de cehennemse sahane aslinda. simdi olsa gene olurum, o kadar rahat, konforlu. ama biraz sikici. ya da oynattiklari dizi oyle, tam bilemedim simdi. insan bongunu temizleyip cayini icerken olmeyi hic beklemiyor. ben de hic beklemedigim bir anda olunce dedim naapicam lan simdi. o sirada hatun bi takim talimatlar veriyordu, kalk coraplarini katla, duman alti yaptin pencereyi ac falan diye, dedim ilk is sunu bi duymamazliktan geleyim. oyle ya geberip gitmisim ne duyucam. harika bisey olmek. o elleri lavabonun icinde, cevirebildigi kadar cevirdigi kafasini sallaya sallaya talimat yagdirdikca ben irgalamazlik katsayimi artirdim. oyle mal gibi bos bos baktim. bana 10 dakika gibi gelen bir 10 saniye kadar oyle baktiktan sonra da, yine bana 50 dakika gibi gelen bir 5 dakika icinde ve olabildigine kesikli hareketlerle kafami koltuga dogru cevirdim. koltugu gorunce hissettigim huzuru dunyevi kelimelerle yansitmam imkan dahilinde degil. iste o 'isigi gordum' duygusunu ben boyle tecrube ettim. dedim ki madem vefat ettim, gidip suraya yatayim. gittim gassaray battaniyemi uzerime cektim oracikta ölü ölü yattim. bu arada bu son ölüleri de klavyem turkce olmadigi icin baska bir web sitesinden faydalanarak cok zor imal ettim. yoksa killigimdan turkce karaktersiz yaziyor degilim, yanlis anlasilmasin. iste ben boylesine tirt bir olume yakin deneyim yasadim. daha once tirt olmayanini da yasamistim ama sizin hakkiniz budur, tirt olani layik gordum sizlere, bunu anlatiyorum. olume yakin deneyimmis de bilmem neymis, lan oldun mu, öldün mu daha dogrusu daha once, nerden biliyon uzak mi yakin mi. bos isler pesindesiniz yine canlarim.

    edit: salvia divinorum'un turkiye'deki yasal statusunu bilmiyorum ama ben kullanirken legaldi (legal derken decriminalized manasinda). herhalde guzel yurdumuz simdi daha bi ozgurlukler ulkesi oldugu icin hala oyledir ama arastirmadan kullanmayiniz.
  • insan bunu, çok ama çok sevdiği birisi öldüğünde de yaşayabiliyor. onun yerine koyuyorsun kendini istemsizce. "acaba o an ne hissetti?" diye sorgulamadan edemiyorsun içinden. çok ama çok sevdiysen onu, ölüme yakın bir deneyimi yaşayabiliyorsun.
    sanki senin de bir kısmın, onunla ölüyor gibi. tarifsiz.

    ölmek; sen ne garipsin! seninle başka şartlarda tanışmış olmak isterdim, ama bu halini hiç mi hiç sevmedim.
  • yaşadık, gördük, şimdi bir başka deneyimi dinleyip yorumlara göz atınca fatkettim.

    yorumlarda balıktan zehirlenmiş bir kadın; tüneli, ışığı, sen geri döneceksin vaktin dolmadı diyen sesi anlatmış. aynılarını yaşadım.
    birisi bunu yazan kadına soruyor, "sana bunu söyleyen kadın sesi miydi erkek sesi mi?"
    kadın cevaplamış, "ses gibi değildi, telepati gibiydi"

    ya birbirinden bu kadar habersiz insan, bu kadar spesifik bir senaryoda nasıl birleşebilir?

    ben 21 yasinda ağır bir motosiklet kazası geçirdim. vücudumda çok sayıda kırık vardı. muayene bulgusunda suphelenmemisler ve hastanenin tomografi mi mr mi ne işte bilmem, o cihazı arızalı olduğu için de beni o kadar kirikla dışarı yollamak istememişler. hasılı, kirik bir kaskla beraber hastaneye kaldirilmis bir kaza yaralisi oldugum halde beynime bakılmamış.
    meğer beyin kanaması geciriyormusum.

    beni beyin kanaması geçirirken ağır narkozlu, uzun bir ortopedi ameliyatına almışlar. narkozdan geç uyanabilmisim.
    o narkoz sonrası sarhoslukla anneme ilk o ışığı anlatmışım.

    benim deneyimimde tünelin sonunda değil ortasında bi yerindeydi ışık. yerde, rögar yuvasi gibi yuvarlak bi açıklık vardı. inanılmaz güzel bir ışık ve hiç dünyevi olmayan, hicbiseye benzemeyen bir mutluluk ve huzur hissi.
    o ışıklı deliğin başında durdum. çok güvende hissediyordum, sanki zaten oraya aitmisim ve evime dönmüşüm gibi.
    yanımda, o ışığın etrafinda 2 ya da 3 varlık vardı. ınsan formuna benziyorlardı ama detay hatırlamıyorum. yani öyle kaş göz filan yok hafızamda.
    bunlar bana "dönmek mi istiyorsun, kalmak mı?" diye sordular. kararsız kaldım biraz. ne kadar bilmiyorum çünkü orada zaman kavramı daha başkaydı sanırım.
    sonra daha yetkili bir varlık "vaktin dolmadı daha, geri gidiyorsun" dedi ve ben hızla tünelden çıktım.
    videoda anlatıldığı gibi, acı dolu paramparça bir bedene geri döndüm.

    bana da sormuşlardı "nasıl bir sesti" diye. ve ben de aynı cevabı vermiştim;
    "konuşuyorduk ama seslerle, kelimelerle değil. nasıl olduğunu bilmiyorum, sadece düşünerek iletişim kuruyorduk"
    bu kadın da "telepati" demiş. güzel ve doğru bir özet.

    benim bir dini inancım olmadığı gibi, bir yaratıcıya dair inancım da yok.
    ama yaşadığım şeyi biliyorum.
    bunun bir çeşit narkoz kafasi olmadığına da, birbirini tanımayan ve daha önce ölüme yakın deneyimlerle ilgili hicbisey okumamis/öğrenmemis bu kadar birbirinden habersiz insanın aynı şeyi tarif ediyor olması sebebiyle emin gibiyim.

    ...

    (beyin kanamami ameliyat sonrası ağır bir epilepsi krizi geçirdiğimde farkedip apar topar dışarıda beyin filmi cektirmisler. sağ ön lobdaki kanama için ailemle papaz olmuş hastane. bizimkiler beyin ameliyatı icin imza mi atmamış, onay mi vermemiş ne bilmiyorum ama ilaç ve gozlemle beklemişler bi süre. 1 ay filan hastanede kaldım. bu arada gene baktılar beynime, kanama devam etmediği için kafatasimi açmadılar sanırım. öyle kanamış durmuş o)
  • (bkz: öleyazmak)
hesabın var mı? giriş yap