passenger
-
sözlerin hangi kısmını chino hangi kısmını maynard james keenan söylüyor ayırt etmekte zorlananlar için sözleri açıklamalı yazmakta fayda var.
chino: here i lay
maynard: still i'm breatheless
chino: just like always
maynard: still i want some more
chino: mirror's sideways
maynard: who cares what's behind
chino: just like always
maynard: still your passenger
maynard: the chrome buttons buckled, leather surfaces
these and other lucky witnesses
chino: now to calm me
maynard: this time won't you please
chino: drive faster!
maynard: roll the window down this
cool night air is curious
let the whole world look in
who cares who sees anything
i'm your passenger, i'm your passenger
chino: drop these down then put them on me
nice cool seats there to cushion your needs
there to calm me
maynard: take me around again
chino: don't pull over
maynard: this time won't you please
chino: drive faster!
maynard: roll the window down this
cool night air is curious
let the whole world look in
who cares who sees, what's at night
roll these misty windows
down to catch my breath and then
go and go and don't just
drive me home and back again
chino: here i lay just like always
maynard: don't let me go, go
take me to the end -
bu şarkıdan sonra diyebiliriz ki maynard james keenan kadar güzel "curious" diyebilen insan yoktur. olmayacaktır.
-
eğer "roll the window" derken "pencereyi indir ki rüzgar suratıma suratıma püff desin" şeklinde algılıyorsanız, henüz maynard dinlemeyi beceremediğinizi gösteren şarkıdır... ha ben mi ne anlıyorum? belki kendimce ama:
here i lay: -- sistemin/düzenin bir parçası olmak
still unbreatheless : -- dolayısıyla özgür olamamak, hala unbreatheless olmak.
just like always : -- hep olduğum gibi.
still i want some more : -- daha fazlasını istemek, özgürlüğü istemek...
mirror's sideways : -- geçmişi bildiğimiz aşikar
who cares what's behind : -- ii de bu kimin skinde ki? tarih tekerrürden ibaretmiş?
just like always : -- hep olduğum gibi.
still your passenger : -- senin/dünya'nın oturttuğu bu düzenin bir parçasıyım
the chrome buttons buckled on leather surfaces
these are the other lucky witnesses:
-- deri ceketin üstüne dikilmiş krom düğmeler tabii ki değerlidir. çünkü o yüzeye fazladırlar. tıpkı bu ucuz dünyaya fazla gelen insanlar gibi; ki bu kişiler, olup biten "bokluğun" farkında olan şanslı tanıklardırlar.
drop...these down
then...put them on me
nice...cool seats there
to cushion your needs:
-- elindekileri at, ve onları bana ver. bak ne güzel kaplamalar (koltugun kaplamaları, arabanın iç döşemeleri, yani hayatın güzellikler, para, sex, başarı vs. vs.) to cushion your needs : isteklerini/açlığını besleyecek yönde.
now to calm me
take me around again
don't pull over
this time won't you please...
drive faster! :
-- bu boktanlığa tanık olan kişiler, müdahale edememekten yakındıklarından, kendilerini sakinleştirmek için "bana bi tur daha attır (tarihte) ama kenarda durma sakın ha, (don't pull over - o aptal devrimleri-savaşları-krizleri-açlıkları tekrar yaşatma, hızlı sür!" derler şöföre. dünya'nın yolcusu olduğumuz için de şöför zamandır...
roll the window down this
cool night air is curious
let the whole world look in
who cares who sees anything?
i'm your passenger
i'm your passenger :
-- pencereyi indir ki, insanlar içeride olanları görebilsin. burada "içerisi", dinleyicinin kafasındakilerdir. kafandakileri dışarıya yansıt ki "let the whole world look in" yani arabanin içini görebilsinler. zaten dışarıdakilerin olup bitenden bir fikri olmadığı için (onlar hava olduğu için) soğukturlar, karanlıktırlar ve meraklıdırlar. (cool night air is curious) peki dışarıdakiler içeride bişey göremezlerse? kimin umrunda? ben senin yolcun/parçanım zaten. herşey senin suçun. bu düzeni/bu insanları sen yarattın, o insanlar benim düşündüklerimi göremeyince neden benim suçum olsun ki, ben de senin bir parçan/yolcun olduktan sonra?
here i lay
just like always
don't let me
go...
take me to the end... :
-- hala burda yatıyoruz. ve hep olduğu gibi, bi boka yaramıyor. sür şöför efendi, bari sonu görelim de kurtulalım bu "anlatamamama" kabusundan... -
mükemmel şarkılara sahip olmayabilir fakat balkondan bir kaç bozukluk atıp bana bi winston blue ve ekmek al diyebileceğiniz samimi görüntüye sahiptir. para üstünü iç etmeyecek kadar temiz bi adam gibi duruyor.
samimi olan her insan evinize mümken mertebe uğrasın istersiniz , sonra oturup dinlersiniz.
tıpkı passenger gibi.
o ,let her go demeye başlarken siz çayları koyabilirsiniz. sonra et balık kurumundan ve helal et kesiminden konuşabilirsiniz. -
her dinlediğimde bunu yapan insan olamaz dediğim, insanı ağlatan, fazla dinlenmesi durumunda intihara bile sürüklemesi mümkün, maynard'ın yine yardırdığı bir parçadır. hayatımda dinlediğim en damar şarkılardan biridir.
-
deftones'un tool'dan maynard'la birlikte yaptigi super bir sarki.a$mi$ adamlar.ayrica daha once elektrik gitarda armonigi boyle kullanani gormemistim.
-
şöyle derler chino ve maynard ikilisi:
here i lay
still unbreatheless
just like always
still i want some more
mirror's sideways
who cares what's behind
just like always
still your passenger
the chrome buttons buckled on leather surfaces
these are the other lucky witnesses
now to calm me
this time won't you please...
drive faster!
roll the window down this
cool night air is curious
let the whole world look in
who cares who sees anything?
i'm your passenger
i'm your passenger
drop...these down
then...put them on me
nice...cool seats there
to cushion your needs
now to calm me
take me around again
don't pull over
this time won't you please
drive faster!!!
roll the window down this
cool night air is curious
let the whole world look in
who cares who sees what tonight?
roll these misty windows
down to catch my breath and then
go and go and don't just
drive me home and back again!
here i lay
just like always
don't let me
go...
take me to the end... -
kanımca konusu kaçmak, dertlerden kurtulmak değil de, arabada sevişmek olan, gelmiş geçmiş en iyi şarkılardan biri.
-
24 haziran 2006 deftones istanbul konseri'nde calmayacaklarina emindim sanki. "calarlar mi acaba yahu?" diye soranlara, gayet ukala bir sekilde, "niye calsinlar olm, maynard'siz olmaz ki ihhe" seklinde cevaplar veriyordum.
mevzubahis gunde, saatler 22:32'yi gosterirken beni cok pis got, bir o kadar da mest eden sarkidir.
not: maynard'siz gercekten olmuyor, ama chino da cok iyi idare ediyor. -
dinledigim her sarkisi istisnasiz guzel olan nadir gruplardan biri.
bugunlerde let her go'dan sonra surekli dinledigim bir diger sarkisi ise things you've never done .
dinleyelim,dinletelim.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap