• - solculuktan tam sağ yapınca karşınıza çıkacak, beyamca...
    (bkz: abuk adres tarifleri)
  • çalım atmaya başladığında, nereye dönersen dön, hep aynı noktaya dönüyor o son damla. ha bi de luis figo ne alakaysa...
  • fransız ihtilalinden sonra ortaya çıkan kavram. ihtilal öncesindeki derebeylik sisteminde, toprak soyluların ve kralın elindeydi. hukuk kuralları da bu soylu insanların çıkarlarını gözetiyordu ve halk ezilmekten kurtulamıyordu. coğrafi keşiflerden sonra ortaya çıkan ve yeni bir sınıf olan burjuvazi, bu olaya bir dur demek ve biraz da bu işin kaymağını kendi yemek için halkı* örgütledi ve kral-soylu-kilise üçlüsüne karşı kışkırttı. velhasıl ihtilal oldu, cumhuriyet kuruldu. mecliste burjuva sınıfının partisi sağ tarafa, halkın partisi olan işçi partisi de sol tarafa oturdu ve herşey böyle başladı.
  • geçmişte solun yaptığı güzel/iyi şeyleri kendine mal eden, kendi yaptığı çirkin/kötü şeyleri ise solun üzerine yıkan ideoloji.

    (bkz: dersim katliamı)
  • dücâne cündioğlu'nun şu şekilde yorumladığı şey...

    “sağcılık her zaman sığdı, hep de böyle olacak. çünkü sağcılık her zaman tatmine dayalıdır, sol tatminsizliğe… o yüzden dinin özünü sol bir refleks olarak algılarım. politik tutumumu karakterize eden de bu muhalif reflekse sadakattir. din iktidarla işbirliği yaptığı anda erkeksi bir görünüm alır, temel özelliklerini kaybeder… sağ tatmin olmuşların ideolojisidir. sığlık tatminden geliyor. tatmin olduğunu sananların çoğu sığ kimselerdir. tatmin olmanın getirdiği bir arayışsızlık, bir kuruluk vardır sağda. o yüzden sağ edebiyat olmaz. sağcılık bir sistem ideolojisi olduğundan, yönetmeye odaklandığından, hep bir iktidar sorunu çerçevesinde örgütlendiğinden, hiçbir düşünce ızdırabı içermez. sürekli kaybetme korkusu yaşar. sağcılık büyük bir anksiyetedir. çünkü vatan elden gidecek, devlet elden gidecek, din elden gidecek… sürekli kaybetme korkusu vardır. avradın yerinde durması lazım, atın yerinde durması lazım, silahın yerinde durması lazım.”
  • sağ politikanin, uzerine oturdugu çarpık ilkelerden dolayi işçi ve emekçi kesim tarafindan ozellikle reddedilmesi gerekir; fakat ne acidir ki ozellikle turkiye'de durum bunun tersini gostermektedir. sağcılığın ve politik sağ görüşün sosyolojik tanımına bakalım:

    (1)

    ing.- right-wing describes an outlook or specific position that accepts or supports social hierarchy or social inequality.

    tr.- sağcılık, sosyal eşitsizliği kabul eden veya destekleyen siyasi bir kavramdır.

    (2)

    ing- social inequality is viewed by those affiliated with the right as either inevitable, natural, normal, or desirable, whether it arises through traditional social differences or from competition in market economies. it typically accepts or justifies this position on the basis of natural law or tradition.

    tr.- sosyal eşitsizlik, ya geleneksel sosyal farklılıklardan ya da piyasa ekonomisindeki rekabetten kaynaklandığı için sağcılar tarafından kaçınılmaz, doğal, normal veya cazip bulunur. bu durumu, doganin bir kanunu olarak kabul ederek veya bir gelenek olarak gorerek aklamaya calisirlar.

    e yani simdi boyle bir durumda bir adam "ben calisiyorum, ekmegime bakiyorum" diyip de sonra da "gardaş biz ezelden sağcıyık" diyorsa, burada buyuk bir sorun var demektir. politikacinin, patronun, sermayedarın sağ görüşü benimsemesini anlarim da; işçinin, emekçinin anlayamam...
  • türkiye'de sağcılık, tutuculuk anadır, rahimdir. solculuk, muhaliflik yani karşıcılık oğuldur, çocukluktur. ana toplum sağcı, çocukların çoğu sağcı, azı solcudur. belki aynı zamanda sağcı, çabuk büyüyen çocuk; solcu, duyarlı, sorunlu çocuk. olmayası görünen sol çocuklar yine uzun erimde kendine ve topluma gerekli. çocukluk hastalıklarını atlatmalı.

    büyüyüp gelişmesi, her şeyi değiştirmesi gereken solcular yerine atılım yapıp, canlılık gösterenler sağcılar; durağan, yakınmacı ve kaygılı değer bekçileriyse solcular. solcu, istemek ve yakınmaktan yapmaya geçmiyor, haklılığın ekmek yerine geçmesini umuyor. aşılacak sorunları, gerçekçilik ve eylemsellik bölgesinde. sağcı genç, anasının vermeyeceği memeye karşılık, suç kabahatından öldürülmeme umuduyla eyleme geçiyor. sağ çocuğun eksiklik alanı düşlem ve etik.

    çocuk sol, sistem olan anayı hatalarıyla yüzleyecek iriliğe büyümedi. ananın yaptığı ayıp oluyor: sol çocuğun sözleri sert cezalandırılıyor, sağ çocuk soyuna benziyor, yüze gülüyor diye sahip çıkılıyor. bunlar hep aile içi işler. sağcılık ana, sistem ve toplum. sağcı aidiyete güvenen, edepsiz çocuk. solcu, aileye diklenen, dövülen, ancak büyümeyi ve kopmayı başarırsa işe yarar hale gelecek çocuk.

    (bkz: direngezi/@ibisile)
  • kürtlerden, suriyelilerden nefret edip, avrupa vizesiz seyahat konusunu istemeyince "türklerden nefret ediyor avrupalilar diyerek ağlamaktır..
  • türkiye'de dindar insanların ait olduğu görüştür. fakat çoğu dindar sağcı iken tüm sağcıların dindar olmadığını hatırlatmak gerekir.

    sağ düşünce, daha huzurlu ve mutlu bir toplum için toplumda problem aramaz, bireyde problem arar. bunu gerek ahlaki gelişimle gerek aile eğitimiyle çözmek ister. dikkat ederseniz toplumda; homofobi, zenofobi, misojeni, eşitsizlik, yoksulluk gibi kavramlar bireylerin hatalarını topluma mal etmek üzere geliştirilmiştir ve ortaya atan kesim genelde sağ kesim değildir. yani hırsızı değil, yoksulluğu suçlamak; katili değil, sistemi suçlamak sol gelenekten gelir.

    sağ ve solu ayıran bir diğer nokta da sol düşüncenin vicdanen kendini rahat hissetme isteğidir, eşitlik. sol düşünce asgari ücret artırılsın der, gelir durumları yakınlaştırılsın der. sağ düşünce ise adalet ile eşitlik aynı şey değildir der. daha çok çalışan daha çok kazansın, devlet küçülsün ve özel sektör ile girişim karşılık bulsun der. dikkat çekici olan da şudur; insanı kendini geliştirmeye iten bütün motivasyonlar sağ prensiplere dayanır. aile kurmak, egzersiz yapmak, iş kurmak, para kazanmak, rekabet etmek bunlardan birkaçıdır. tutarlı bir solcu olmak bu yüzden daha zordur.

    en önemli nokta da kendi ülkelerini nasıl yargıladıklarıdır. sol düşünce, yine vicdanen rahat hissetmek istediği için kendi ülkesinin tarihini, eylemlerini, bugününü eleştirel bi bakış açısıyla değerlendirir. sağ düşünce ise hali hazırda dünyada bütün ülkeler birbirine düşmanken kendi ülkeni daha da itin götüne sokmanın stratejik bir hata olduğunu, ülkenin çıkarları için hareket etmenin vatandaşlar için daha faydalı olduğunu söyler. peki bir ülkenin kaderini tayin ederken önemli olan vicdanen iyi hissettirmesi midir?

    işte bu yüzden sağcılık tutuculuktan çok fazlasıdır.

    not: evet solcu değilim, hiç olmadım.
hesabın var mı? giriş yap