*

  • (bkz: #21471967)
  • erinç yeldan köşesinde güzel bir yazıya yer vermiştir bu konuyla ilgili. emek mücadelesinin, örgütlü dayanışmanın ne denli önemli olduğunun en belirgin örneklerindendir. bilirmisiniz o işçileri doyurmak için her gün yüzlerce araç zonguldak'tan kalkıp yemek taşırlardı. bilirmisiniz orda 100bin değil 500bin kişi olduğunu...
  • 7 ocak 2013 kozlu kömür ocağı patlamasını görünce hatırlanan, bu hale nasıl geldik diye sorgulatan, 12 eylül sonrası dönemin en büyük emekçi dayanışması ve hareketidir.
  • yakinda tekrar etmesini bekledigimiz buyuk hareket. bir semsi denizer'e bakar. iste umariz turkiye'de hala semsi denizer gibi muthis sendikacilardan kalmistir da bu bilincli eylemi orgutleyebilir.
  • özal devrinin gezisidir.
  • "80 darbesi bütün toplumsal hareketliliğin üzerinden geçti" argümanını bir hegemonik söylem olarak görmek gerekliliğini, 1990'ların hak mücadelesi kazanımlarını yeniden düşünmek lüzümunu da hatırlatan grev.

    her ne kadar düzenlenmiş bir kare olma ihtimali yüksek olsa da türkiye toplumsal tarihinin en güzel fotoğraflarından biri de bu yürüyüş esnasında çekilmiştir. buyrun.
  • (bkz: madenciden)
  • zonguldak'tan 4 ocak 1991 sabahı yola çıkan 100 bin civarı maden işçisi ve yakınlarının ankara'ya yürümesi eylemidir. 1990 yılı toplu iş sözleşmesi öncesi sendika ve hükûmetin anlaşamaması sonucu grev kararı alınır. 30 kasım'da (bkz: şemsi denizer) ttk karadon müessesesi gelik işletmesi önünde ilk grev gömleğini giyer ve canlarım, ciğerlerim diyerek başladığı konuşmasıyla grevin startını verir. bunun karşılığı olarak hükûmet 3 aralık'ta lokavt kararını yürürlüğü koyar. 3 ocak tarihine gelindiğinde bir ayı aşkın süredir işçiler maaş alamamış bir kısmı da kovulmuştur; ancak yöre halkı ve işçilerin arasındaki dayanışma had safhadadır, grev devam eder ve o gün iş bırakma eylemi yapılır. sendika ve hükûmet arasındaki görüşmeler yine sonuç vermez. bunun üzerine 4 ocak'ta toplu halde ankara'ya gitme kararı alınır.
    zonguldak'a girişler yasaklanır ve ankara'ya yola çıkmak için beklenen otobüsler şehre gelmez. bunun üzerine sabah saatlerinde şemsi denizer arabayla gidemiyoruz ama ayaklarımız var. yürüyeceğiz! diye açıklama yapar. yüz binlere varan insan herhangi bir karışıklık olmadan 5 ocak devreğ'e, 6 ocak mengen'e ulaşılır. yürüyüşün 3. gününde ankara asfaltına 8 km kala işçilerin yolu asker tarafından kesilir ve işçiler o geceyi açıkta geçirir. dördüncü gün e5'e çıkmak isteyen işçilerle çıkan arbedede bazı işçiler gözaltına alınır. yürüyüş 5.günde şemsi denizer'in yine canlarım, ciğerlerim diyerek başladığı konuşmayla son bulur ve geri dönüş kararı alınır.

    konuyla alakalı birde komik ve ilginç hikâye dinledim eyleme katılanlardan. doğruluğu kesin olmamakla birlikte hikâye şöyle;

    gözaltına alınan işçiler için ankara'da mahkeme kurulur ve hakim karşısına gelen işçiye sorar.
    h: bu işaret ne anlama geliyor (zafer işaretini göstererek)
    i: biz 2 milyon maaş istiyoruz, onun için öyle işaret yaptık
    hakim kendisiyle dalga geçildiğini düşünür ama devam eder,
    h: stalin, lenin, kimdir bunlar tanıyor musun?
    i: yok hakim bey ben hiç duymadım bunları bizim grupta değiller ama arkada çaycumalı arkadaşlar var onlar bilebilir, birde onlara sorun
    h: götürün bunların hepsini bırakın
    gözaltına alına 201 işçi serbest bırakılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap